15

823 92 55
                                    

İyi okumalarrrr 💜💜

"Sevgilim bu kadar valize gerek yoktu ki nasıl taşıyacağız bunları?" Valizlerimizle birlikte havalimanında uçağımızın saatini beklerken herkes Chan hyungun valizleri hakkında konuşuyordu.

"Ya yemin ederim hepsi gerekli olan şeyler aşkım. Biliyorsun dolabım büyük."

"Çocuklar tamam karışmayın Chan'e." Bay Lee, Chan hyungun sırtını sıvazladıktan sonra Felix'e döndü. "Felix tek başınıza idare edebileceğinize emin misin oğlum? İsterseniz bizimle birlikte kalın."

"Hayır baba ya kaç yaşına geldik merak etmeyin daha kaç kere söyleyeceğim aaa. Hem uçağın saati yaklaşmadı mı hadi gidelim."

Herkes anlaştıktan sonra yerlerimizden kalkmamızla karnıma bir ağrı girmişti. "Benim lavaboya gitmem gerekiyor. Siz gidin ben size yetişirim."

Hyunjin bana döndü ve konuştu. "Ben de geleyim mi Jeongin?" Ellerimi reddeder anlamda salladım. "Hayır hayır gerek yok siz gidin hemen geleceğim ben de."

"Tamam tatlım hızlı ol uçağın kalkmasına az kaldı." Bayan Lee'yi başımla onayladıktan sonra uzaklaştım.

...

Aradan yaklaşık on dakika geçmişti fakat lavabonun yerini gösteren herhangi bir şeye rastlamamıştım. En sonunda birisine sormaya karar verdim.

"Merhaba lavabonun nerede olduğunu biliyor musunuz acaba?"

Yaklaşık aynı yaşlarda olduğumuzu düşündüğüm genç çocuk parmağı ile bir yeri işaret ederken konuştu. "Aa evet lokantaların olduğu yere git bak tam karşıda oradan sola dön. Tabela görürsün zaten."

"Teşekkür ederim." Çocuğun gülümsemesinin ardından lokantalara doğru hızla ilerleyip sola döndüm. Sonunda bulabilmiştim. Telefonumdan saati kontrol ettim. Uçağın kalkmasına son on beş dakika kalmıştı. Çok hızlı olursam yetişebilirdim.

...

"Jeongin burada mısın?!" Ellerimi yıkarken birden adımı duymamla kapıya döndüm. Gelen kişi soluk soluğa olan Hyunjin'di. "Uçağı kaçırıyoruz aptal!" Konuşmama fırsat bile vermeden kolumdan tuttu ve beni hızla oradan çıkardı.

Koridorlarda koşturuyorduk. "İki saattir çişini yapamadın mı amına koyayım?!" Koşarken telefonunu çıkarıp saate baktı. "Ananı sikeyim yedi dakika var uçağa almazlarsa boku yeriz koş koş!"

...

"Jeongin gerçekten inanamıyorum sana. Saati kontrol etmedin mi? Neredeyse almıyorlardı sizi. Annene ne diyecektim ben?" Hyunjin ile yerlerimize oturduktan sonra Bayan Lee tarafından azarlanmaya başlamıştım. "Gerçekten özür dilerim bayan Lee. Fark etmemişim. Hyunjin gelip almasaydı muhtemelen uçağı kaçırmış olacaktım."

Önümüzdeki koltukta oturan Felix arkasına döndü. "Acaba villa mı tutsak? Havuzlu falan?" Felix zengin olduğu için her istediğinin olmasına alışıktı. Fiyatının sorun olmayacağını biliyor, bize güzel bir tatil yaşatmak istiyordu. "Ne gerek var oğlum otelde kalalım işte." Hyunjin'in söylediği ne kadar hevesini kırmış olsa da umursamadı ve babasına döndü.

"Baba otelde kalmak yerine bize villa falan kiralayamaz mısınız? Ayrı ayrı otel odalarında kalmak yerine rahat rahat hep birlikte kalsak olmaz mı?" Bay Lee kafasını okuduğu dergiden kaldırmadan oğlunu onayladı.

...

"Dört odamız var kim kim kalıyor?" Kalacağımız yere geldiğimizde çok yorgunduk ve hepimiz dinlenmek istiyorduk. Felix'in ailesi tarafından uzunca bir süre aradıklarında açmamız, geç saatte dışarı çıkmamamız, yabancılarla gerekmedikçe iletişim kurmamamız, ocağa dikkat etmemiz gibi şeyler konusunda tembihlenmiştik.

"Ben Chan ile kalıyorum valla gerisi beni ilgilendirmiyor." Seungmin Chan hyungun koluna yapışmıştı. "Ben zaten Changbin ile kalıyorum. Hyunjin ile Jeongie, Minho hyung ile de Jisung kalsın. Ev sahibi ben olduğum için en büyük odayı da Changbin ile ben kapıyorum hadi bir saate görüşürüz." Felix, Changbin hyungun kolundan çekiştirdi ve merdivenlerden çıkmaya başladı.

"Neden büyük odayı siz alıyorsunuz amına koyayım?" Minho hyung sesini yükselterek Felix'e doğru bağırmıştı.

"Dediğim gibi ev sahibi benim" Felix ile Changbin hyung merdivenleri çıkarken Minho hyunga öpücük yolladıktan sonra gözden kayboldular.

Hyunjin bana yol vermek amacıyla kolunu uzatırken "E hadi biz de gidelim o zaman." demişti. Alt kattaki büyük odadan kimsenin haberi olmadığı için orayı biz kaptık.

...

"Gece kulübüne gidiyoruz değil mi?" Hepimiz bahçedeki masada otururken Felix'in bize içecek getirmesini bekliyor aynı zamanda sohbet ediyorduk. Kafamı Chan hyungun omzuna yaslarken konuştum "Yongbok ayarladı mı ki o işi? Yaşımız yetmiyor ya."

"Ayarladım tabii. Ne sandınız oğlum?" Felix elinde tuttuğu şişelerle masaya oturdu.

"İçki mi lan onlar?" Seungmin yayıldığı sandalyesinden doğrulur pozisyona geçmiş ve şişelerin birine uzanıp almıştı. "Yok be ne içkisi gazoz bunlar. İçkiyi daha sonra içeceğiz." Sinsi bir şekilde gülümsemişti.

"Hayır anne merak etmeyin aptalca şeyler yapmayacağız." Minho hyung sesini Felix'in sesi gibi dalga geçer şekilde çıkartarak bir kaç saat önce annesine söylediğini tekrarlamıştı. Daha sonra kolunu Jisung'un omzuna atmış ve klasik sırıtmasını yüzüne yerleştirmişti. (IFYKYK)

Felix kendi şişesini kafasına dikip tekledikten sonra göz devirdi. "Ne yapayım hyung güzel bir tatil geçirelim diye yapıyorum amına koyayım." Minho hyung surat ifadesini değiştirmemişti.

Jisung da gazozundan bir yudum aldı ve Felix'e döndü. "Kimse sormadı ben sorayım nasıl ayarladın lan?" Felix'in dudağının bir kenarı kıvrılırken böbürlendi ve konuştu. "Meslek sırrı bebeğim." Kendi gazozu bittiği için Hyunjin'in gazozunu kapmış ve içmişti. Hyunjin göz devirmişti. "Niye benimkini içiyorsun amına koyayım?"

Felix, Hyunjin'i duymazdan geldi. Kendi gazozumu Hyunjin'e doğru uzatıp göz kırptım. Aldıktan sonra gülümsedi. "Neyse çok merak etmeyin diye anlatayım. Eskiden buralarda yaşadığımız için çocukluk arkadaşım olan bir hyungum var. Bildiğim bir gece kulübünde barmenlik yapıyor. Rica ettim bir şekilde bizi alabilmesi için. Kabul etti. Kolaydı ez." Oldukça basit bir şeymiş gibi anlatıyordu.

"Yakalansa yarrağı yer amına koyayım. Hiç akıl yok mu senin şu hyungunda?" Chan hyungun konuşmasıyla omzu ile birlikte kafam da sallanmıştı. "Yok be tenha yerde polis falan geçmiyor oradan. Sorun olmayacak yani. Konum attı bana 1-2 saate gideriz."

-
Yazmaya çok üseniyorum aqqq bi kaç stok yapayım da atayım arada

i'll be your man, hyunin ✓Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum