9. Bölüm -Evrim

135 18 2
                                    

Hikaye başında uyardım mı hatırlamıyorum ama hikayede hassas içerikler (Kan, uzuv parçaları yamyamlık vb.) mevcut uyarmamışsam uyarmış oldum...

Keyifli okumlar.

_____________________________


Kanlar içinde yatan bir aile. Bir erkek, bir kadın, on yaşlarında bir kız. Yetişkinler yolun ortasındayken çocuk ormanın kenarındaydı.

 Ya anne-baba saldırıya uğradığında çocuk kaçtı ya da saldırı sırasında saklandı ve çıktığında yakalandı.

Ölümlerinin üzerinden uzun zaman geçmemiş. 

Biliyorum çünkü yırtık pırtık giysilerindeki kan hâlâ parlak kırmızıydı. 

Kedi mamasını midemde tutmak için yutkunup kendimle savaşmak zorunda kaldım.

Kafaları sağlamdı. Neyse ki kızın saçları yüzüne savrulmuştu. Ancak vücutları kötü durumdaydı. 

Gövdelerinin parçaları kemiklerine kadar çiğnenmiş ve et parçaları hala kemiklere yapışıktı.

Ayrıca, kol ve bacakları yoktu. Daha yakından bakmaya cesaretim olmadı ama Hope yaklaştı.

Adamın vücudunun önünde, asfaltta diz çökerken, ''Diş izleri.'' dedi.

"Ne tür bir hayvandan bahsediyoruz?"

Sorumu düşünerek cesetlerin yanına çömeldi. "İki bacaklı ve düz dişleri olan türden."

Midem bulandı. "Ne diyorsun sen? İnsan olduklarını mı?"

"Belki. Alışılmadık derecede keskin ama insan şeklinde."

"Olamaz." Ama olabileceğini de biliyorum. İnsanlar hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapar.

Yine de mantıklı değildi.

 "Bu çok israfça. Yamyamlık yapacak kadar çaresizsen, sadece birkaç ısırık alıp gitmezsin." 

Ama bu cesetlerden birkaç ısırıktan fazlası alınmıştı. Şimdi kendimi bakmaya zorladığımda, yarısının yendiğini gördüm. Yine de, neden yarısını geride bıraksınlar ki?

Hope, çocuğun bacağının olması gereken yere baktı. "Uzuvlar yerinden koparılmış."

''Yeter'' dedim iki adım geri atarken. Çevremizi taradım. Açık bir alandaydık ve kendimi şahinlerle dolu bir gökyüzüne bakan, bir tarla faresi kadar gergin hissettim.

"Pekala," dedi ayağa kalkarken, ağaçları inceledi. "Umarım bunu yapan kişi hâlâ bu alanın kontrolündedir."

"Niye?"

"Çünkü uzun süre aç olmayacaklar."

Bu beni daha kötü hissettirdi. "Çok hastasın, biliyorsun değil mi?"

"Ben mi? Bunu yapan benim halkım değil."

"Nereden biliyorsun? Bizimle aynı dişlere sahipsiniz."

"Ama halkım umutsuz değil." Bunu sanki çaresiz olmamızla meleklerin hiçbir ilgisi yokmuş gibi söyledi. "Ayrıca deli de değiller."

İşte o zaman kırık yumurtayı gördüm.

Yol kenarında, çocuğun yanındaydı, sarısı kahverengiye dönmüş ve yumurtanın akı donmuştu. Burnuma kükürt kokusu geldi. Annemin çürük yumurta patlatması, son iki yıldır kıyafetlerimi, yastığımı ve saçımı bulandıran tanıdık koku. Yanında küçük bir yabani dal buketi vardı.

Meleklerin İstilası - Hosie (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin