16- More than a boyfriend

9.8K 1.2K 187
                                    

Son zamanlarda cidden iyice çöküyordum ve buna engel olmadan, öylece gelecek olan şeyleri beklemek çok yoruyordu. 

Annemle giderek artan tartışmalarım, tartışmamızın hemen sonrasında Damhee annemin beni savunup Yejin annemle tekrardan tartışması kafamı davul gibi yapmıştı. O kadar sık tekrarlanır olmuştu ki bu engel olmak imkansızdı. 

Jeongyu evde olmadığında tartışmaların gerçekleşiyor olması onun için iyiydi. Annemle o dışarıdayken tartışıyorduk, eve geldiğinde annelerim arasında sorun çıkacağını anladığımda onu odama alıp kulaklığın sesini en yükseğe alarak şarkı dinletiyordum. Yeni şarkılar keşfettiğimi söyleyerek bunu yapsam da o durumun farkındaydı. Yine de beni geri çevirmiyordu. Büyük bir sorun olursa benim engel olacağımı biliyordu. Buna güvenerek o kulaklığı takıyor, ardından şarkıyı yorumluyordu. 

Onu odamdan kovduğum zamanki sorunun çok üstünde durmamıştı ayrıca. Özür dilemiş, öpmüştüm yanaklarını. O da affetmişti hemen. Bana kıyamıyor oluşunun yanı sıra beni anladığını biliyordum. Kavgaların beni nasıl etkilediğini biliyordu. O yüzden sonrasında yanıma gelmeye çalışıyordu hep.

Annemle olan tartışmalarım artık ikimizle son bulmuyordu. Benim çocukça davrandığımı söyleyip kızıyordu. Kardeşimi odamdan atmama takıldığı için bunu ısıtıp ısıtıp önüme koyuyordu ve kardeşimi kıskandığımı, bunun gereksiz olduğundan bahsediyordu. Tüm bunların yanı sıra Jeongyu ve benim eşit şartlarda olduğumuzu söylüyordu. 

Sadece gülüyordum bende. Ağlarken deli gibi gülüyordum o an. Tek yaptığı bu garip tavırlarımı izlemek oluyordu. Ne ona cevap veriyordum, ne de yüz ifademden kızgınlığımı, kırgınlığımı belli ediyordum. Tamam. Tamam, diyordum sadece. Başımı sallıyordum, onu onaylıyordum ve konuyu en kısa sürede nasıl kapatırım derdine düşüyordum.

Benden sonra Damhee annemlede tartıştığında sadece onun nasıl yorulduğunu düşünüyordum. Aynı anda hem çocuğuyla hem eşiyle tartışmak onu nasıl üzmüştür diye düşünüyordum. Düşünürkende kırılıyordum işte. Ben düşünebiliyordum bunları. On dokuz yaşındaydım ve annemin üzüldüğünü, kırıldığını düşünebiliyordum. O neden benim için düşünemiyordu?

Bunca zaman her şeyi sakladığım için fazla mı umursamazdım gözünde? Hiçbir sorunum olmadığını mı düşünüyordu? Aklında ne dönüyordu bilmiyorum ama bilmek istiyordum.

Tanrı aşkına hiçbir şey yapmıyordum. Sadece eve geliyordum, yemek yiyip ders çalışıyordum. Sonrada uyuyordum. Beni bu aralıkta görüyordu ve ben bir şey yapmadığıma emindim. Neden bana kızıyordu o halde? Her hareketim niye gözüne batıyordu? Neden öfkesini kustuğu tek kişi bendim?

Cidden düşünmekten delirecektim artık. 

Her tartışmamızda eline bir şey almasına alışmıştım. Normal gelmeye başlamıştı biraz. En fazla çizerdi, sorun yoktu. Yine de kırılıyordum.

Bana değil, duvara fırlatıyordu. O ses kulağımda yankılanıyordu sabah okula gidene kadar, uyuyamıyordum. Kırılma sesi beynimin içinde dönüyordu ve kurdumla sabaha kadar ne yaptığımı düşünüyorduk. Bir şey bulamayınca daha sinirleniyordum.

Suçlu olsam her şeyine gerçekten hak verebilirdim. Haksızım, sinirleniyor. Bunları derdim, olay kapanırdı.

Ama bir şey yapmıyordum. Yemin ederim ki bir şey yapmıyordum. 

Kafayı yiyecektim en sonunda. 

Ben bir şey yapmıyordum! Niye kızıyordu bana?

Kardeşime bir kere bile sesini yükseltmemişti bugüne kadar. Hatta tartışacağımız zaman onu gönderir psikolojisinin bozulacağına dair şeyler söylerdi. Kardeşim tartışmaları duyduğunda kötü hissedecek kadar hassastı ama ben eline aldığı camı ya da yüksek ses tonunu normal karşılayacak kadar serttim. 

Make LoveWhere stories live. Discover now