26- Holiday

10.7K 1.2K 180
                                    

Tatil olduğu için herkes gezmelerde ya da memleketindeyken öylece oturuyor olmak canımı sıkıyordu. Oflayarak arkadaşlarıma mesaj gönderiyordum. Onların neler yaptığı hakkında bilgi edindikten sonra tatillerini güzelce yapmaları adına sıkmıyordum ve kısa bir vedalaşmayla geri sıkıcı anıma dönüyordum.

Daegulu olup Daegu'da yaşamak, tatil zamanları zehir gibiydi. 

Tek iyi yönü sahillerdi. 

Telefonumu sehpanın üstüne koyduktan sonra uzandığım şezlongtan biraz doğruldum. Güneş kremi sürmeme rağmen yanmaya başlayan tenime baktığımda yüzümü buruşturdum. Esmer değilmişim gibi daha da yanıyor olmamı sevmiyordum ama yapacak bir şeyim yoktu. Deniz sesi rahatlatıyordu ve hafiften yaydığı kokuyu seviyordum. 

Annelerimin ilerde beraber yüzdüğünü gördüğümde ayakta dikilen kardeşime döndüm. Üstünde giydiği şorttan başka bir şey yoktu. Annemlerle bayadır yüzdüğü için kızarmıştı teni ve gece gelip bana "Sırtım acıyor öyle, uyuyamıyorum." diye ağlamasını bekliyordum.

"Dondurma alalım." 

"Soğuk içecek daha mantıklı." dediğimde omuz silkti.

"Ben dondurma alacağım."

"Tamam, ne alıyorsan al." diyip yerimden kalktım. 

Beraber bar tarzındaki büfeye ilerledik. Hızlıca dondurmalara yöneldiğinde göz devirdim. İçecek bölümünde gözümü gezdirdim. Aromalarına dikkat ederek elime gelenlerden birini almıştım. Jeongyu aldığı dondurmayla yanıma gelince kasaya bakan kişiye parasını ödemiştik ama gitmek yerine orada bulunan küçük masalardan birine oturduk.

Açtığım içeceğimi içerken Jeongyu arada bana bakıyor, arada etrafa gözlerini gezdirip dondurmasını yiyordu. 

"Neye bakıyorsun öyle?" diye ona takıldığımda kaşlarını çatarak baktığı yerden gözlerini çekmişti. 

"Keşke alfa olsaydım."

"Bu nereden çıktı?" Etraftaki kişilere göz attım. Okuldan arkadaşlarına mı denk geldi ya da ona saçma bakışlarını atan var mı diye kontrol ederken bize bakan birkaç kişiyi görsem de kardeşime yönelik olan herhangi bir şey görmediğim için geri önüme döndüm. "Biri mi bir şey dedi?"

Dondurmasını yerken başını sağa sola salladı. "Hayır. Sadece," Kötü bakışlarını çevremizdeki kişilerde gezdirdi. "alfa olsaydım sana bakmalarına izin vermezdim."

Bunu demesiyle içime su serpilmişti çünkü birinin kardeşime kötü hissettirmesini sevmiyordum. Hele ki bu cinsiyetsiz oluşu hakkında olursa ortalığı birbirine katma ihtimalim oldukça yüksekti. 

Elimi burnuna götürüp sıktım. Homurdanarak geri çekildi ama onun aksine gülüyordum. "Kıskanç bebek."

"Hyung!" Oflayarak dondurmasını masaya bıraktığında kollarını göğsünde birleştirmişti.

"Bana bakmalarını bu kadar kafaya takma." dememle gözlerini bana çıkarmıştı. "Ben rahatsız olursam bunu belirtirim zaten. Kafanı yorma böyle şeyler için. Dondurmanı ye şimdi."

"Bana ne." diye mırıldandığında somurtuyordu. Yanaklarını ısıracaktım şimdi! "Bakmasınlar."

"Tamam. Birazdan derim 'Kıskanç bir kardeşim var, bana bakmayın.' diye." Ciddiyetle başını salladığında bu hallerine güldüm. "Beni sevgilimle gördüğünde ne yapacaksın acaba?" dememle mızmızlanmaya başlamıştı. 

"Yemiyorum dondurma falan. İştahım kesildi."

"Abartma." Dondurmasını masadan alıp eline tutuşturmaya çalıştığımda keçi inadıyla direnmişti bana. Almayacağını anladığımda gözlerimi üstüne dikmiş, dondurmayı işaret etmiştim. "Almak için üç saniyen var."

Make LoveWhere stories live. Discover now