6.Bölüm

19 2 0
                                    

Aşk

Kimileri için hayatın bir parçası kimileri için önemsiz bir duygu kiminin hayatını sürdürmek için en az su kadar gerekli kiminin de iğrendiği bir duygu işte hayat hep böyledir ve böyle olmaya devam edecek. -Tezatlarla dolu-
Bu evren birbirine tezat durumlar sayesinde varlığını korur. Evren de düzen değil kaos hakimdir. Sürekli yıldızlar patlar kimisi nötron yıldızı olur kimisi karadelik oluşturur yeterince büyük olmayanlar ise kırmızı veya mavi cüceye dönüşerek devamlılıklarını sürdürürler. İşte insan hayatı da böyle tezatlarla doludur. Aşık olmaman gereken birine aşık da olabilirsin sevdiğin birinden aniden nefret de edebilirsin.
"Peki ben Çağrıya karşı ne hissediyordum?"
Bu sorunun cevabı zihnimde yoktu. Bunu ilerleyen zaman bana gösterecekti. 

Sınıfa girdiğim de aklıma dün geldi. Dudaklarımın benim kontrolüm dışında kıvrıldığı hissettim. Ortalık kalabalıktı çünkü dersin başlamasına az kalmıştı. Sırama oturduğumda Lavin'in heyecanı gözlerinden anlaşılabiliyordu.

"Dün ne oldu inandı mı sana? Eğer inanmadıysa ona yapacağımı bilirim ben." ses tonu tehlikeliydi. Sırtına hafifçe vurup "İnandı inandı," dedim. İçim içime sığmıyordu. Ve bu ruh halim ses tonuma yansımıştı. Ama merakıma yenilip "Ne yapardın ki inanmasa?" dedim. Lavin'in yüzüne şeytani bir gülümseme yerleştiğinde gözlerim büyüdü. "Önce insan gibi konuşurdum sonra," dedi ve devamını getirmedi. O an söyleyebileceklerinden gerilmiştim. Zira Lavin'i tanıyordum ve her şeyi yapabilecek kapasiteye sahipti. "Sonra?" diye sordum yarım bıraktığı cümlesini tamamlaması için bir anda yüzündeki gülümseyi silip kulağıma doğru eğildi. "Orası bana kalsın ama şu kadarını söyleyeyim ki yapacaklarımı kimse tahmin edemezdi." diye fısıldadı. Ses tonu bile insanı ürpertmeye yeterdi. Elleri birbirine bastırıp önüme döndüğümde Lavin de sırada gerinme hareketleri yaparak gözlerini benden çevirdi. Göz ucuyla gülümsediğini görebiliyordum. Lavin'in kafasının nasıl çalıştığını merak ediyordum ama bunu bilmek çok zordu

Ders bittiğinde Çağrı'nın sınıfının önüne onu görmek için gelmiştim.  Ama umduğumu bulamamıştım. Sınıf boşalınca kapı ucundan gözümle sınıfı taradım. Olmadığına emin olduktan sonra omuzlarım düştü. Koridorda boş boş ilerliyordum. Sınıfa gitmek istemediğim için bahçeye iniyordum.

Bahçede dolaşırken zilin sesini duyunca adımlarımı okul binasına doğru çevirdim. Üzerime dikilen garip bakışlardan rahatsız olmuştum. Ama olabildiğince umursamaz davranarak sınıfa girdim. Bir anda aklıma Çağrı'ya mesaj atmak geldi. Telefonu çıkarıp sohbete girdim.

Bugün neden gelmedin okula?

Fazla sorgulayıcı olduğuna karar verip yazdığım mesajı sildim. Ne yazabileceğimi düşünüyordum. Ama aklıma uygun bir cümle gelmiyordu. Tekrar yazmaya devam ettim.

Bir şeyin yoktur umarım bugün seni göremedim

Bunun da Çağrı'yı kendisini çok merak ettiğimi düşündürme ihtimali olduğu için sildim. Sıkıntılı bir iç çektim. Ne yazacağım hakkında en ufak fikrim yoktu. Ya aklıma bir şey gelmiyor ya da yazdığım cümleleri de beğenemiyordum. O anda aklıma gelen cümleyi harflere döktüm.

Bugün ortalıkta yoktun?

Fikrimi değiştirmemek için hemen mesajı gönderdim. Telefonu cebime koyup yürümeye devam ettim. İçimde garipsediğim bir tedirginlik vardı. Nedenini çözememiştim. Sınıfın kapısının önüne gelince ciğerlerimi hava ile doldurup içeri girdim. Sınıfa gürültü hakimdi. Sırama oturduğumda kısa bir süre sonra sınıfa edebiyat hocamız Onur hoca girdi. Edebiyatı sevdiğim için bu ders bana çoğu kişiye olduğu gibi eziyet olmuyordu. Aksine moralimi yerine getiriyordu. 

Bagajdaki CesetWo Geschichten leben. Entdecke jetzt