7.Bölüm

16 3 0
                                    

Bazen bazı şeyleri yapmak zorunda kalırız. Yapmamaktan başka bir seçeneğimiz yoktur. Sonuçları kimi zaman tahmin edemeyeceğimiz kadar iyi olur. Kimi zaman da o sonuçlar hayatımızı çıkmaza sokabilir. Ama bu çıkmazdan kurtulmanın da bir yolu vardır. Ya daha kötü bir duruma düşeceğiz ya da zaten var olan kötü durumu kabulleneceğiz. Bu durumda çoğu insan kabullenmeyi tercih eder. Aksini tercih edenlerse etkilerini ömür boyu bile taşıyabilir.

Ancak bazı durumları ise bizler kendi hür irademizle tercih ederiz. Bu tercihleri yaparken aslında sonucun iyi olmasını isteriz. Ama hayat bizim istediğimiz gibi işlemez. Tanrı seçimlerimizin bir kısmını iyi sonuçlandırırken bir kısmını da bizi sınav etmek için kötü sonuçlandırır. 

İşte hepimizin hayatı kısaca böyledir. Bende Çağrı'ya yemek yapmak için evine gitmiştim. Bu benim tercihimdi. Sonucunda kötü bir şey görmemiştim. 

Yatağımda doğrulduğumda uykunun verdiği sersemlikle gözlerimi zor açıyordum. Ama etrafı bulanık görmem garibime gitmişti. Ama çok birazdan geçeceğini düşünerek çok takılmadım. Adımlarımı banyoya doğru çevirip yürümeye başladım. Aynanın karşısına geçip gözlerimi açtığımda lenslerimle uyuduğumu fark ettim. Korkunç görünüyordum. Saçlarım dağılmış, göz altı torbalarım belirginleşmiş en önemlisi de lenslerimle uyuduğum için gözlerim kızarmıştı. Hızlıca yüzümü yıkayıp saçımı toparladım. En son olarak ise gözlerimdeki lensleri çıkarıp gözüme lens suyumdan damlattım. Kesinlikle daha iyi görünüyordum. Banyodan çıkıp mutfağa yürüdüm. Bir şeyler yemek istemediğimden sadece su doldurup odama geri döndüm.

Telefonumun ekran kilidine bastığımda bildirim geldiğini gördüm. Üzerine tıkladığımda Çağrı'nın ismi çarptı. Bildirim mesajtı ve Çağrı'dan gelmişti. Mesajı okuduğumda dudaklarım kıvrıldı.

Derin bugün müsait misin?

Neden müsait olup olmadığımı sorduğunu anlamamıştım. Bekletmemek için cevabımı yazmaya koyuldum.

Müsaitim de neden sordun? 

Tam telefonu kapatacakken Çağrı'nın çevrimiçi olduğunu gördüm. Mesajını beklemeye başladım. O anda dizlerimin titrediğini fark ettim. Üzerine basarak titremeyi durdurmaya çalıştım. Ama ekranıma düşen mesajla tüm dikkatimi telefonuma verdim.

Bir tane boş lunapark biletim var. Seni davet edicektim. Gelmek ister misin?

Mesajı okuyunca istemsizce kafamı kaldırıp karşımdaki aynaya baktım. "Beni davet etti." diye tekrarladım bir kaç kere. Tekrar bildirim sesi gelince kafamı çevirip ekrana baktım. Sadece neden cevap vermediğimi soruyordu. Harflere basarak beklediği cevabı yazıp yolladım.

Tabi ki, gelirim

Güzel bir kaç saat sonra seni alırım o zaman 

Peki

Mesajının sonuna gülümseyen yüz eklemeyi de ihmal etmemişti. Nedense bu küçük detay içimin huzurla dolmasına sebep oldu. 

                                                           ******

Çağrı on- on beş dakika sonra geleceğini mesaj atmıştı. Onu bekletmemek için  hızlıca dolabımı karıştırmaya başladım. Elime siyah pantalonumu ve bordo kazağımı alıp onları üstüme geçirdim. Saçlarımı da toparlayıp hızlı adımlarla dışarı çıktım. Asansör bulunduğum kata uzakta olduğu için merdivenden inmeyi tercih ettim. Kapıyı açtığımda esen sert rüzgarla titredim. Ama merdivenlerden inerken karşımda arabanın ucuna oturan Çağrı'yı göürünce tüm titremem gitmişti. Şimdi de alev alev yanıyordum. Özellikle yüzümün domatesden farksız olduğuna emindim. Adımlarımı hızlandırıp karşısında durduğumda ciğerlerimi hava ile doldurdum.

Bagajdaki CesetWhere stories live. Discover now