14.Bölüm

76.5K 2.1K 1K
                                    

Bugün iş yerimdeki yedinci günümdü. Bunun için Boranlara börek almıştım. Sevdiğim bir börekçi vardı evimin yakınında. Ordan üç çeşit börek almıştım. Kalırsa şirkete getirir burda öğle yemeğim yapardım.

Börekleri evimdeki saklama kabına koymuştum çünkü Boran-gelecekteki kocam- elimin bu kadar lezzetli olduğunu düşünürse çok mutlu bir hayat sürerdik.

Tabakları bez çantaya koyduktan sonra diğer eşyalarımıda alıp evden çıktım. Hızlıca arabaya bindiğimde yarım saatlik yolu trafik olmadığı için yirmi dakikaya yakın bir sürede tamamlamıştım. Elimdeki eşyaları yere bırakıp çantamda evin anahtarını aramaya başladım  ama bulamadım. Evde mi unutmuştum?

Salak insan. Boran'a yaranmaya çalışacağına, işini doğru yapsan keşke.

Eşyalarımı kapının önünde bırakıp evin arka bahçesine doğru yürümeye başladım. Eğer evin bahçe kapısı açıksa rahatlıkla eve girebilirdim.

Arka bahçeye girdiğimde büyük boydan boya olan cam kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açmak için elimi attığımda arkamda birisinin varlığını hissettim. Kalbimin hızı artmaya başlamıştı bile.

"Kapı ön tarafta" diye Ozan ile rahat bir nefes aldım.

"Anahtarımı evde unutmuşum." dediğimde ona döndüm "Siz uyuyorsunuzdur diye zile basmadım. Kusura bakmayın" diye ekleme yaptım. 

Bir adım attığında aramızda sadece bir adımlık mesafe vardı.

"Kapının yanındaki alttan üçüncü tuğlayı çıkarttığında anahtar var orda. Unuttuğunda kullanabilirsin." sesi normaldekinden daha kısık ve yoğun çıkıyordu.

Ona cevap vermedim, o da bir cevap beklemiyordu zaten. Yüzünün bana yaklaşmaya başladığını ve gözünün giderek kapandığını fark ettiğimde ona belli etmeden ondan uzaklaştın.

"O zaman ben kahvaltı hazırlamaya gideyim" deidm ve ona bakmadan hemen ordan uzaklaştım.

******

Eve girip börekleri mikrodalga fırına attım. Onlar ısınırken bende Boran için kahve yazırlamaya başladım. Kahve hazırlanırken masaya kahvaltılık yiyecekleri dizdim.

Böreklerin ısındığına dair ses çıktığında geniş bir tabağa börekleri koydum.

Kahvaltının hazırl olduğuna emin olduğumda Boran'ı ve Ozan'ı çağırmam lazımdı. Ozan arka bahçeden gelmişti ve odasında hazırlandıktan sonra salona geçip işlerle ilgilenmeye başlamıştı.

"Ozan bey" diye seslendiğimde güler yüzle bana döndü "Kahvaltı hazır" dediğimde başıyla onayladı. Onun yanından ayrılıp Boran'ın odasına doğru ilerledim. Her çıktığım merdiven basamağı kalbime saplanırken sonunda kapının önüne gelmiştim. Kapıyı tıklattığımda içeriden bir ses gelmedi. Tekrar tıklattığımda yine ses gelmedi. "Boram bey" dedim. "Geliyorum efendim." cevap beklemeden odasına girdim. Sonuçta onun odasına girme fırsatını geri çeviremezdim.

Odaya girdiğimde beyaz yatak örtüsünün üstünde, yarı çıplak uyuyan Boran ile ağzım bir karış açıldı. Anadan üreme olması engelleyen tek şey kalçalarını sıkıca saran siyah bokserıydı.

Gözümü onda gezdirirken yüze bakçaya başladım. Saçları dağılmıştı ve uyuduğu için çok masum duruyordu. Telefonumun flaşımın kapalı ve sesinin çıkmayacağına emin olduktan sonra onun birkaç fotoğrafını çektim.

Selfie çekiyo gibi yapıp tiktoka atsaydın. Afgan mülteci seni.

Telefonumu siyah kot pantolonumun arka cebine koydum ve sakni ona hiç bakmamışım gibi Boran'a yaklaştım. Elimle gözümü kapatıp onun tırnaklarımın izini kazımak istediğim omzundan dürtmeye başladım.

Patron-Yarı Texting +18 |Final Yaptı|Where stories live. Discover now