🍷i was born in the tomb of love 🍷

584 77 34
                                    

TXT- Can't You See Me?

❝Her şeyin acı verici bir rüya olmasını diliyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Her şeyin acı verici bir rüya olmasını diliyorum.

Geçmişin izleri peşimi bırakmayı reddediyor, bedenimde ve ruhumda çoğalmaya devam ediyordu.

Onlara rağmen hayata tutunmam sinirlerini bozuyor, pes etmemi istercesine zihnime giriyorlardı. Ülkenin bulunduğu bu lanet durumun ilk başlarında, masum küçük bir çocukken benimle beraber gelmeye başladı bu izler. Güldüğümde, ağladığımda veya uyuduğumda her an başımdalardı. Kötü yanlarını bana göstermekten çekinmeyip üstelik bundan zevk aldılar. Bu yüzden hep şuna inandım ki; geçmişin izleri yalnızca üzerine gittikçe silinecek.

Tamı tamına on dokuz sene önce kural tanımaz bir vampirin ailemi söküp almasıyla bitmişti her şey. Dört yaşında mezara gömdüler küçük bedenimi. Babamın kemikli ellerinde, annemin ipek saçlarında uğurladım ben kendimi. İnsan hafızasının beş yaşından itibaren gerçekleşenleri ortaya çıkarması tamamen palavra. Hangi doktor bana koskocaman, karanlık ve ıssız ormandaki çaresiz annemin sesini hatırlamadığımı söyleyebilir? Kaç dedi bana annem, hiç unutmam.

Bir erkek çocuğunun ilk aşkı her zaman annesidir, derler. Benim ilk aşkımı mezara gömdüler. Ben aşkın mezarında doğdum.

Oldukça cılız bedenimle kaçtığımı hatırlıyorum. Neyden kaçıyorum? Annem nerede? Babam neden daha gelmedi? Tüm bu düşüncelerin içinde üzerimdeki mavi yağmurluk, sol ayağımdaki tekini koşarken düşürdüğüm ayakkabımla beraber koştum. Sağ elimde sıkı sıkıya tuttuğum annemin çantası var. Bu çantayı al ve ormanın çıkışına doğru koş, oğlum. Sen çok akıllı bir çocuksun, Beomgyu. Kaç defa aynı cümleler yankılandı beynimde? Lisede okul birincisi seçildiğimde veya üniversite sınavında. İlkokul zamanlarımda annem olmadığı için ezildiğimde bile aynı şeyleri söyledim kendime. Ben çok akıllı bir çocuğum.

Gözlerim kapanacak gibi oluyor, dudaklarım susuzluktan sızlıyordu. Yine de çocuk aklı, söz verdim ben anneme dedim kendi kendime. Çantanın içinde bir su şişesi ve iki paket çikolata var, Beomgyu. Eğer çok hızlı olursan ve ormanın çıkışında seni bekleyen arabaya ulaşırsan onları alabilirsin. Bana söz ver, oğlum. Sırf bunun için pes etmedim ve koştum. Ta ki önüme çıkan bedeni görene kadar. O anki aklımla annemden daha küçük olduğunu seçebiliyorum sanki. Bana neden yalnızsın diyor. Çok korkmuşum, çantanın kulpunu iyice sıkıyorum. Derin sesi küçük bedenimi titretirken koşuyorum sadece diyorum kendim kadar güçsüz sesimle. Yavaş yavaş adımlamaya çalışıyorum çıkışa doğru ama nafiledir ki çekilmiyor önümden. Ne yaptığını değil, neden yalnız olduğunu sordum diyor. Gözlerimden yaşlar süzülürken soğuk çıplak ayağımı yakıp geçiyor.

Ama gözleri kadar değil. Gözleri yakıyor asıl tüm bedenimi.

Annem 'git' dedi. Başka bir sebebi yok. Söylediğime anlam veremeden yanından sıyrılıp koşuyorum. Bilmiyorum ki o bir vampir ve eğer isterse beni saniyesinde tutup yakalayabilir. Annemin bahsettiği arabanın ışıkları vuruyor yüzüme. İyice hızlanıyorum. O sırada arkamdan bir bağırış. Hızlanmaya devam ettikçe gülümsediğimi hatırlıyorum.

the tomb of love • beomjunWhere stories live. Discover now