kar küresi

375 46 116
                                    

Arkamı dönüp sesin sahibine diktim gözlerimi. Karşımda duran kişinin varlığı boğazımda bir yumru oluşmasına sebep olmuştu.

Kenny Ackerman karşımda dikilmiş bakışları ile beni süzüyordu. Gözleri bana hatırlamak istemediğim birini anımsatırken, tırnaklarım avuç içimi delmeye çalışıyor gibiydi.

"Seni görmek güzel Rayne, nasılsın?" dedi başındaki şapkayı çıkarırken.

"Benim nasıl olduğum sizi hiç ilgilendirmez Bay Ackerman." sesim istemsiz olarak sinirli çıkıyordu. Aslına bakarsanız zaten karşımda ki kişi kanın beynime sıçramasına sebep oluyordu.

İki elini kaldırıp "Tamam, tamam. Sakin ol." dedi. "Sadece seninle konuşmaya çalışıyorum." diye de ekledi.

"Benim sizinle konuşacak bir şeyim yok."

"Hadi ama Rayne neden?" sorduğu soru üzerine gözlerimi devirdim. Sinir damarlarımda dahi dolaşırken sakin kalmak zorlaşıyordu.

"Cevabını bildiğiniz sorular sormayın Ackerman."

Arkamı dönüp araba kapısını açtığım sırada bir el beni durdurdu tekrardan arkama dönüp Kenny Ackerman'a boş gözlerle ona baktım.

"Bir şeyler içmeye ne dersin? Eski günlerde yaptığımız gibi."

"Beni rahat bırakın Bay Ackerman. Konuşmak istiyorsanız da bir şeyler içmek istiyorsanız da bunları yeğeninizle yapmanızı tavsiye ederim. Zira kendisinin benim aksime bolca size ayıracak vakti vardır."

Tekrardan arkamı dönüp arabaya bindim ve kapıyı kapattığım sırada Kenny "Levi iki yıldır kayıp." dedi ardından bir nefes koyuverdi. "Polisler onu aramayı bıraktı. Anlayacağın bir şeyler yapabileceğim bir yeğenim yok."

Duyduğum şeyle bir anlığına kilitlendim. Direksiyonu kavrayan elimi sıkıyordum, tırnaklarımı direksiyona geçirmeye çalışıyordum. Derin nefes almaya çalıştım. Adını duymak, ondan bir haber almak göğsüme hançer saplanmış gibi hissettiriyordu.

''Kaybolarak iyi bir şey yapmış.'' Dedikten sonra ayağımı gaz pedalına güçlü bir şekilde bastım.

---

Arabayı nehir kenarına park edip, çantama uzandım. Telefonumu açıp rehberde babamın numarasını aradım. Uzun zaman sonra parmağım ''Chris Honest'' yazan noktaya tıkladı.

Telefonu kulağıma dayayıp beklemeye başladım. Telefon uzunca bir süre çaldı ardından kulaklarımı onun sesi doldurdu.

''Ben Chris Honest, mesaj bırakın.'' Hala direksiyonu saran diğer elimi sıktım.

''Merhaba baba, nasılsın? Sesini duymak için aramıştım ama meşgulsün sanırım. Müsait olduğunda beni ararsan sevinirim.'' dedikten sonra aramayı sonlandırdım.

Kafamı koltuğa yasladım. ''Ailen yanındayken benim aramalarımı neden açasın zaten değil mi?'' derin bir nefes verdim.

Annemle babam boşandıklarında beş yaşındaydım. O evin içinde yaşanan kabusların sonunun geldiğine o küçücük yaşımda seviniyordum.

Yıllar geçti annem iki evlilik yaptı, son evliliğinden ben on yaş küçük bir kızı oldu. O kendi ailesini kurup ablamla beni geride bıraktı. Yıllardır ne halde olduğumuzu bir kez bile sormadı.

Babam da dokuz yıl önce beş yaşında oğlu olan bir kadınla evlendi. Karısının bize olan tavrı her zaman iyiydi ancak babam için aynı şey söylenemezdi. Gün geçtikçe bizden uzaklaştı.

Evlendiği çocuğu karısıyla beraber büyüttüler. Çocuk ona ''baba'' demeye bile başladı. İlkokula başladığında, bitirdiğinde, ortaokula başladığında her anında babam vardı. Benim doğum günümü bile bilmeyen babam.

23 | levi ackermanWhere stories live. Discover now