La tristesse du diable

4 3 0
                                    

Meimuma- La tristesse du diable
...
Sugawara, gece gördüğü kabuslar ve zihnine bir zehir gibi yayılan düşünceler sonucu geceyi oldukça zor geçirmişti. Atölyede ders başlamadan önce biraz uyumak istese de gözünü kapattığı an gördüğü rüyalar gözünün önüne geliyor, kusmamak için kendisini kasıyordu. Bu şekilde fakülteden çıktıktan sonra proje tüpünü unuttuğunu farkedip geri dönmüştü.

Sugawara üniversitede ikinci yılı olan bir animasyon öğrencisiydi ve hala arkadaş edinememisti. Genelde atölyede ya da ikisinin de dersi boşsa Daichi ile vakit geçiriyordu. Proje tüpünün içinde bir eksiğin olup olmadığını kontrol edip ilerlerken Daichi ile  oturduğu ağacı görünce aklına gelen anılar ile ister istemez  gülümsemiş, içinden konservatuar öğrencilerinin mucizevi bir şekilde derslerinin bitmesini istemiş, gerçekleşmeyeceğini bildiği halde, sıkıntılı bir nefes vermisti ve yoluna devam etmişti.

Sugawara, yolun ortasında durdu, bir daha geç kalırsa işten kovulacağı hakkında uyarı aldığını hatırladığında kalbini kocaman bir korku hakim olmuş, korkuyla koşmaya başlamıştı. Nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde son dakika yetişmiş, işinin başına dönmüştü. Çalıştığı yer çok geniş sayılmayan ancak müşterisi hiç eksik olmayan bir kafeydi. Kafede genel olarak pastel tonları hakimdi ve koyu ahşap masaları ile oldukca güzel bir yerdi. Beyaz ve üstünde siyah iple kafenin adi yazılmış önlüğünü giyip tezgahın arkadasına geçmiş, müşterilerin kahvelerini hazırlarken bir yandan da arkada varlığını hissettiren şarkıya eşlik ediyordu. Baristalıktan kesinlikle nefret ediyordu ancak malzeme alacak ya da faturalarını ödeyecek parayı ancak burada çalışarak kazanabiliyordu ve ne kadar söylense de aldığı paradan oldukça memnundu. Zor, yorucu ve iğrenç mesainin bitmek üzere olduğunu Daichi'nin gelmesiyle anlamış, bağırıp üstüne atlamamak için zor duruyordu. Daichi'nin düzenli olarak mesai saatinin bitimine gelmesi ve onunla vakit geçirmesi hoşuna gidiyor, günün yorgunluğunu unutuyordu. Suga Daichi'yi önlüğünü çıkarıp yanına gitmişti.

Daichi, oğlanın yüzünü dikkatlice incelerken "Yorgun gözüküyorsun, bir sey mi oldu?" dedi, bunları söylerken de Sugawara'nın elinden eşyalarını aldı. "Bugün normalden fazla müşteri vardı, bir şeyim yok." dedi ve koluna girip kafeden çıkınca derin bir nefes almıştı. Daichi ters giden bir şeyleri sezmiş olsa bile Sugawara şimdi anlatmak istemediğini sayıp üstelemeden onun kaba müşterilerden şikayet edişini dinlemeye devam etmisti. 

  Sugawara, Daichi ile yolları ayrılınca istemsizce yüzü düşmüştü. Daichi bunu görmüş olsa da bir sey diyememiş, elini omzuna koyup görüşürüz tarzı şeyler geveleyip gitmek zorunda kalmıştı. Sugawara Daichi'nin arkasından bomboş gözlerle bakmış, ardından kendini koltuğa bırakıp içindeki ağlama istediğini bastırmaya çalışıyordu. Daichi, akşam ailesinin yanına gitmesi gerektiği ve yanından erken ayrıldığı için  Sugawara ile vakit geçiremedigi için pişmanlık yaşıyordu.  Daichi için Sugawara ile  geçirilen vakit onu asla kabul etmeyecek babasıyla geçirilen vakitten kat ve kat değerliydi ve onun da kendisiyle birlikte gelmesini, yaşayacağı kasvetli havayı onunla beraber geçmek istemişti.

  Aklına Sugawara'nın mesai bitimindeki hali gelince yüzü düşmüştü. Onun yanında olmak, ilgilenmek istiyordu ancak küçük kardeşinin tek dileği ağabeyi ile birlikte olmak iken Daichi onu göz ardı edemezdi ve biliyordu ki  Sugawara ne de annesi  bunu istemezdi.

Daichi kısa bir araba yolculuğu ile ailesinin yanına gitti, kardeşinin doğum gününü kutladı. Babasıyla ve diğer akrabalarıyla geçen o gergin atmosfere rağmen onlarla vakit geçirdi, güldü ve uyuması gerekiyordu, her ne kadar ailesinin evinde rahat edemese de sabah kalktığı gibi evden gitmek için sabırsızlanıyordu. Yıllardır uğramadığı eski odasına girince ister istemez içini buruk bir mutluluk kaplamış, yatağına oturup odasını incelemeye, her santimini unutmamak istermisçisine merakla bakıyordu. Camdan baktığında eski katedrali görüncr yutkunamamış, göğüsünün tam ortasına oturan yumru ile eli oraya gitmiş, kasabada bir süre daha kalma kararı almıştı.

Düşünceleri ve anılarıyla saatin kaç olduğunu farkedememiş, uykunun gözlerine yaptığı baskıyı anlayınca Sugawara'ya yarın akşama doğru döneceğini ve iyi geceler dileklerinde bulunduğu bir mesaj   yazıp uyumuştu. Sugawara ise Daichi yazmadan bir kaç saat önce mesaj beklerken gözleri iyice şişmiş bir süre sonra uyuya kalmıştı.
...

unloved servants of god || DaisugaWhere stories live. Discover now