23. Bölüm

1.8K 214 19
                                    

İşe resmen uyuyarak gelmiştim. Serviste uyuklamama rağmen hala uykumu alamamıştım. Mahvolmuş durumdaydım. Dün gece çok kez uykum bölünmüştü. Berbat kâbuslar görmüştüm. Hiç tadım yoktu o yüzden. Tadım yok, uykum vardı.

Hala bazen ofise girer girmez adımlarım alışkın olduğum yere gidiyor, son anda başka ekipte olduğumu hatırlayarak aksi istikamete yolumu çeviriyordum. Bu sabah da dalgınlığım sonucu o sabahlardan biri olmuştu. Tam masama gidip eşyalarımı bırakmıştım ve millete "Günaydın," demiştim ki, bana doğru yaklaşan sert topuklu ayakkabı seslerini duyunca başımı o yöne doğru çevirdim. Alara dik bakışlarla bana bakarak resmen üstüme yürüyordu.

Ben daha ağzımı açamadan "Benimle iki dakika toplantı odasına gelir misin?" dedi gergin bir sesle. Diğerlerinin de bakışları çaktırmadan bize doğru kayarken, panik tüm vücudumu sarmaya başladı. "Tamam," diye ürkekçe mırıldanarak montumu çıkardığım gibi Alara'nın peşi sıra, kabahat işlemiş çocuklar gibi ardından yürüdüm. Tanrım tüm gözler üzerimizdeydi.

Alara bizi medeniyete en uzak olan toplantı odasına getirdiğinde korkum iyice artmıştı. İçimden bir ses bunun işle alakası olmadığını söylüyordu.

Kapıyı ben girdikten sonra okul müdürü edasıyla kapattığı gibi geniş ekranlı telefonunu suratıma tuttu. Gösterdiği şeyi görebilmek için bir adım geri gitmem gerekti.

Ve korktuğum başıma gelmişti. Ekranda benim Tolga'yla sarmaş dolaş yan yana durduğumuz bir fotoğraf vardı. Dün gece çekilmişti. Açıya bakılırsa da çok alakasız bir yerlerden çekilmişti.

Alara hiçbir şey demeden gözlerime baktı. Resmen gözleriyle bin bir laf ederek her şeyi sorguladı. Fakat ben bir şey diyemedim. Dilim tutulmuşçasına karşısında kalakaldım. Bunun başıma gelebileceğini biliyordum. Hep biliyordum. Ama kendimi hiç hazırlamamıştım. Bu benim hatamdı. Tolga yarı ünlü bir insan sayılırdı. Nereye kadar saklayabilirdik ki? Nereye kadar kaçabilirdik ya da?

"Zeynep konuşacak mısın?" Dayanamayıp hesap sorduğunda sesi bana karşı ilk kez böyle yüksek ve hesap sorar gibiydi.

"Ben neresinden başlasam bilmiyorum," diye geveledim. Alara bir anda daha çok üstüme gelerek benim iyice arkamdaki duvara yapışamama neden oldu. Muhtemelen benim tek hareketimle yere yapışacak bir sıklette olan Alara'nın beni bu kadar korkutmasına da ayrı şaşırıyordum. Suçluluk bilinci böyle bir şey olsa gerekti.

"İstediğin yerinden başla! Bu fotoğraftan başlayabilirsin mesela! Tolga'yla ne işin var senin?! Aranızda ne var?"

"Biz bir süredir konuşuyorduk."

"Konuşuyordunuz?!"

"Şey... Öyle düşündüğün gibi değil. Birbirimiz olduğunu bilmeden konuşuyorduk." Alara anlamamışçasına yüzüme bakmaya devam edince açıkladım. "Match-catch partisinde tanışmıştık biz. Listede yüzde doksan sekiz eşleşmiştik."

"O saçmalık sen miydin?" diye bağırdı birden. Korkuyla toplantı odasından dışarı baktım. Kimseler yoktu ama eğer biraz daha bağırırsa sesi içeri kadar gidecekti.

Demek benden haberi vardı. Yani en azından Tolga'nın birileriyle mesajlaştığından haberdardı. Sadece kim olduğunu bilmiyordu. Gerçi hakkını yiyemezdim, Tolga da çok geç öğrenmişti kim olduğumu.

"Ben biliyordum ama! Her şeyi biliyordum! Defalarca kez söyledim ona. Nazikçe söyledim hem de! Şu olan bitene inanamıyorum! Resmen erkek arkadaşımı çaldın ya! Hem de senden ölesiyle nefret ederken..."

"Hayır!" diye bağırdım can havliyle. "Ben kimseyi kimseden çalmadım. Ben ondan uzak durdum. Sonra... Sonra oldu işte."

Alara hırsla başını iki yana salladı. Onun hiçbir şeyi kabullenmeyeceği çok aşikârdı. "Her zaman ikiyüzlü pisliğin teki olduğunu biliyordum ama bu kadarını inan tahmin edemezdim. Ne zannediyorsun? Tolga'nın uzun süre boyunca sana kanacağını mı? Bu işin sonsuza dek süreceğini falan mı umuyorsun? Sen hayatımda tanıdığım en ezik insansın! İki aptal mesajlaşmayla Tolga'nın seni tanıdığını, birbiriniz için yaratıldığınızı falan zannediyorsan çok yanılıyorsun! Dünyaya döndüğünde öyle bir yere çakılacaksın ki mahvolacaksın! Sen ona ayak uyduramazsın! Allah aşkına, sen yan gelip yatmak ve tıkınmak üzerine bir hayat yaşıyorsun. Tolga yaşam enerjisini dahi spordan alan birisi. Siz apayrı iki insansınız ve birbirinizle aynı yaşam görüşüne sahip olduğunuzu mu sandınız? Hah!"

MESAJIN VARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin