10. Sihirli Kitap Evi

1.2K 196 55
                                    

"Bahşedilmiş her şeyin ziyanı gibiydik; sen ve ben..."

Eskimiş apartmanın önünde durduğumuzda şaşkınca başımı kaldırdım. Arkamdaki araba beni bu sokakta yalnız başıma bırakıp gittiğinde dudaklarım birbirinden ayrıldı. Egzoz sesi kulaklarımdan silindiğinde çantamın kolunu sıkıca tuttum ve derin bir nefes aldım.

"Neden olmasın Elisa?" dedim fısıltıyla. "Bunun böyle olmasını sen istememiş miydin?"

Dudaklarımı yalayıp paslanmış demir kapıyı ittirdim ve içerinden atlayıp çıkan büyük fareye korkulu gözler ile baktım. Çığlık atmamak için dilimi dişlemiştim resmen. Kahrolası başrolün fakirliği!

Topuklu ayakkabılarım korkunç binada büyük ekolara sebep oluyordu. Öyle ki her adımımda korku filmlerine ses efekti çıkıyordu. Bir adım atsam da defalarca duyuyordum resmen. Gözlerimi devirip üç kere üfledim. Sonrasında ise bütün dualarımı okuyarak pis merdivenleri çıkmaya başladım. Üst kata geldiğimde gıcırdayarak açılan bir kapı yüzünden telaşla arkamı döndüm. Ayyaş bir adam öğürerek kendini dışarı atmıştı. Korkuyla çantamı açtım ve titreyen ellerimle anahtarları çıkardım.

"Vıy!" diyerek kendini yere attığında buruşmuş suratımla üzerindeki ıslak atlete baktım. Sanırım içerken bir hayli eli bol bir insandı. Atletiyle bile paylaşmış.

Kapının kilidine anahtarı soktuğum sıra içeriden ufak bir kız çıktı. Yalın ayaklarıyla seke seke kapının önüne geldiğinde göz göze geldik. Altıda beyaz bir pijama vardı, üstünde ise askılı bir atlet. Babasına bak kızını al gibi bir durumdu. Ancak kızın bakışlarındaki öfke ayyaş babasından daha çok sarhoş gibi gözükmesine sebep oluyordu. Elinden damlayan şey ile kaşlarımı çatmıştım ki bir den bacaklarını açıp saldırır gibi pozisyon aldı. Telaşla anahtarla kilidi zorlarken elindeki şeyi kaldırıp attığında koca bir çığlık attım.

"Seni zarhoş pisliğk!" diye bağıran kız ile "şlap" sesini duymam bir oldu. Anında çığlımı kesmiş ve yerde yatan adamın suratına yapışmış ıslak marula şaşkınca bakmıştım. Damlayan şeyler...suymuş.

Açılan kapı ile gözlerim kapıya kaydı. Ayyaş adamdan çok küçük kızdan korktuğum için telaşla kendimi içeri attım. Elimdeki çanta gürültüyle yere düştüğünde sırtımı kapıya dayamıştım. Derin derin nefesler aldım. Saçmalama Elisa, o kadar kötü çocuk gördün karşı komşunun velet kızından korkamazsın.

Kendime verdiğim özgüven gözlerimi açtığımda son buldu.

"Bu lanet yer de neyin nesi?"

Saçlarımı geriye atıp kendi eksenimde defalarca kez dönsem de anlamlandıramadım resmen. Karanlık odada yanıp sönen aptal sarı ışığın aydınlattığı yer çöplükten ötesi değildi. Etraf darmadağınıktı. Üçlü koltuk ve ufak bir masa vardı. Yerde bir sürü ayakkabı ve tahtadan bir askılığa asılmış tonlarca elbise vardı. Ensemi tedirgince kaşıyıp arkamı döndüm. Stüdyo tarzı bir evdi. Ufacık , iğrenç, çirkin mi çirkin bir mutfağı vardı. Tek ocaklı aygaz da ilk kez görüyorum.

Ağlamaklı bir şekilde baktıktan sonra ayaklarımı yere sürterek birkaç adım attım ve masanın üzerindeki mücevherleri inceledim. Bunları alacak kadar parası varsa bu fare deliğinde neden yaşıyordu?

Sinirle ellerimi yumruk yaptım ve ayağımdaki kahrolası topukluları odanın bir köşesine fırlattım. Yüzümden histerik bir gülüş oluştu. Odanın en uzak köşesindeki ayakkabı çok da uzakta değildi çünkü...

Alt dudağımı emerek kendimi üçlü koltuğa attım ve gözlerimi kapattım. Tamam sadece uyumak istiyorum. Gergince gözlerimi kapatmıştım ki çalmaya başlayan telefon ile sinirlerim iyice bozuldu. Ayaklarımı defalarca kez koltuğa vurup ağlamaklı bir ses çıkardım.

Sihirli Kitap EviWhere stories live. Discover now