Bölüm 26 =DÜNYA'NIN EN GÜZEL SESİ=

766 47 47
                                    

.........................4 hafta sonra...........................

Tam bir ay geçmişti o geceden sonra. Kris iyice kendini ve ümidini kaybetmiş durumdaydı. Luhan'ı yanındaydı ama gözlerini açmıyordu. Bu öyle bir duyguydu ki, ölüm bile bu duygunun yanında hiç birşey kalıyordu.

Sevdiğiniz hayatta,yaşıyor,nefes alıyor ama uyuyor. Ne zaman uyanacağını bilmiyorsunuz, ya da uyandıktan sonra nasıl olacağını bilmiyorsunuz. Kris 25 yaşına kadar çektiği acıları bile bu acının yanında hiç birşey olarak görüyordu. Luhan'ı kaybetme korkusu tüm acılardan çok daha fazlasıydı.

O geceden bu yana yani tam 1 aydır Luhan'da tek bir belirti bile olmamıştı. Sadece o gece Luhan durmak bilmeyen gözyaşlarını dökmüştü. Öyle ki, gözyaşları Kris'in omzunu ıslatacak kadar çoktu. Kris de böyle uyanmıştı uykusundan. Doktorlar bile nedenini bulamamışlardı o gözyaşlarının, neden uyanmadığının. Sadece 'Bilmiyoruz' diyorlardı. Ne kadar boş bir cümle. Madem bilmiyorlar neden doktor olmuşlar ki, nasıl tıp okumuşlar. Kris' e göre kimseye güveni,inancı kalmamıştı. Sadece şuan yanı başında huzurla uyuyan bedeni bekliyordu o. Sadece Luhan' ını bekliyordu.

Zaman geçtikçe beklemek daha da acı vermeye başlar olmuştu. En can alıcı, Kris 'i en çok kahreden şey ise; bu kadar zaman geçiyordu ve bu zamanla beraber bebeği de Luhan'ın karnında büyüyordu. daha şimdiden 3,5 aylık olmuştu bile bebeği. Sadece doktorların sayesinde ve Luhan ın atan kalbi sayesinde annesinin karnında hayata tutunmaya çalışıyordu.Hatta doktorlar bebeği aldırmayı bile teklif etmişlerdi.Söz de Luhan' ın iyileşmesini engeller demişlerdi. Ama Kris bunu asla kabul etmemişti. Böyle önemli bir birşeye kendisi karar veremezdi.

Hem nasıl kıyardı ki Luhan ından ve kendisinden olan bir parçaya. Kris her gün, her saat Luhan ın göbeğini açıp bebeğini seviyor ve onunla konuşuyordu.

Biliyordu bu masum bebeğinin kendisini duyduğunu biliyordu. Luhan uyandığı zaman kim bilir nasıl tepki verecekti. Belki çok sevinecekti, o kadar çok sevinecekti ki ağlayacaktı. Belki de şaşıracaktı ilk önce. Belki de.... belki de.... Kris bu olanağı düşünmek bile istemiyordu. Luhan ın bebeği istememesi düşüncesi bile Kris i mahvediyordu. Hem masum Lu'su bir cana kıyamazdı ki.

Yine odaya doktorlar dolmuştu her sabah olduğu gibi. Bu sefer ki tek fark sie aralarında doğum doktorunun da olmasıydı. Bu hergün olan birşeydi, tüm doktorlar her birimden bir doktor her sabah Luhan ı kontrol ediyor ve aralarında tartışıyorlardı. Sonuç ise kocaman bir 'BİLMİYORUZ' oluyordu her zaman.

Doktorlar günlük kontrolleri yapıp gitmişlerdi oda da sadece doğum doktoru kalmıştı. Doktor Luhan'ın karnını kontrol ettikten sonra Kris' e döndü ve konuşmaya başla

'Bebek 3,5 aylık oldu bay Wu. Kürtaj için çok geç artık. İsteseniz bile aldıramayız. Bu arada annesinin durumuna göre çok sağlıklı büyüyor.Eğer isterseniz size onun kalp atışlarını dinleteceğim'. doktor sözlerini tamamladı.

Kris i tarifsiz bir heyecan kaplamıştı. Zaten bebeğinin orada olduğunu biliyordu ama onun hissetmek, kalp atışlarını duymak,yaşadığını,orada olduğunu kanıtlamak olağanüstü birşey gibi gelmişti. Kris dolan gözlerini kırpıştırdı ve;

'Lütfen.. lütfen duymak istiyorum. Onu hissetmeye ihtiyacaım var. Hem belki.. belki.. Luhan da onu duyar ve uyanır'. Kris biliyordu Luhan'ın onu hissettiğini, bebeğinin kalp atışlarını duyacağını biliyordu.

Hep istiyordu, her olayda belki.. belki... diyordu. Belki uyanır diyordu Kris. Doktor Kris'in haline acı bir tebessüm sundu ve konuştu;

'Umarım... umarım hayal kırıklığına uğramazsınız Bay Wu. Umarım bebeğinizi annesi duyar ve uyanır. O zaman şimdi bebeğiniz ile tanışma zamanınız. Dikkatle dinleyin Lütfen'

ULAŞILAMAYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin