Saatler Yirmi Beşi Gösterirken

326 35 9
                                    

Hayırlı geceleriniz olsun Haşim Bey

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayırlı geceleriniz olsun Haşim Bey.

Saatim yirmi beşi gösteriyor. Seviyorum kimselerin bilmediği bu ıssız vakti. Bütün şehir uykuda. Evlere sessizlik çöktü. Ama ben hep uyanığım. Çocukken de böyleydim. Annem çok kaygılanırmış, kızım ilelebet çelimsiz kalacak deyip üzülürmüş. Uzun saçlarımı kesmelerine katiyen izin vermezdim. Yine dediklerine göre bütün vitaminler saçıma gittiği için her daim hasta gezermişim. Doğrudur bünyem çok zayıftır benim. En ufak bir hava değişikliğinde hemen yataklara düşerim.

Yorgunum avukat bey. Listeler çok yordu beni. Bahtsız bir ismim var, yıllardır hiçbir listede yer edinemedim. Ne yarışma başvurularında ne de iş başvurularında. İstediğim üniversiteye gidemedim. Asil listesinde kendime bulamadım bir satırcık. Ne ki yedeklerde bile barınamadım. Burs müracatlarında inatla seçilmedim. Daima kaybeden tarafta bulundum. Söz uçar yazı kalırmış ya hani. Ben hiçbir kalemin yazmaya tenezzül etmediği bir cümleyim avukat bey. Biliyorum ki yok olup gideceğim ve kimseler hatırlamayacak bu isimsiz kadını.

*

Vakit yine yirmi beş. Merhaba Haşim Bey.

Tek kişilik hastane odasında, en sevdiğim ıssız saatte Ezginin Günlüğü'nü dinliyorum. İntihar etmeyi birçok kez düşündüm. Girişimlerim de oldu hatta. Ancak iyi yürekli kız kardeşiniz her seferinde buna engel oldu. Biliyorsunuz onun sayesinde tanıdım sizi. Bana yardım edebileceğinizi söylediğinde ilkin inanmak istememiştim. İnsanların yardım tekliflerini hiçbir zaman samimi bulamadım. Hepsi gönülsüzce söylenmiş sözcüklerdi. Başımdan kötü bir olay geçtiğinda çevremdeki tanıdık kalabalık; omzuma dokunup bir şeye ihtiyacımın olup olmadığını soruyor, sonrasında cevabımı bile duymayı beklemeden çekip gidiyordu. Yapmak istedikleri sadece vicdanlarını rahatlatmaktı belki de.

Bu kez yanıldığım için çok mutluyum Haşim Bey. Meğer ki kardeşiniz haklıymış. Siz gerçekten yardım etme gayesiyle bana yaklaşan ilk insandınız.

Böbrek nakli için geçen ay bekleme listesine kaydımı yapmıştım. Durumum her geçen gün daha kötüye gidiyor fakat hâlâ bir donör bulunamadı. Sıra bana gelene kadar çoktan öleceğim. Listelerle aram iyi değildir benim. Önceki mektubumda anlatmıştım size, hatırlamışsınızdır. Bugün yoğun bakımda yatan yaşlı bir adam son dönem böbrek yetersizliğinden öldü. Karısı ve kızlarının ağlayışları saatlerdir kulaklarımda çınlıyor. Ölüleri kıskanıyorum. Arkamda benim için ağlayacak birilerini bırakmayı dilerdim. Bencilliğimi bağışlayın. Ölüleri kıskanıyorum.

*

Haşim Bey,

Size mektup yazmak için hep aynı saati kolluyorum. Söyleyin bana dava hakkında yeni bir gelişme var mı? Avukatıma karşı dürüst olmam gerekiyor. Gerçek şu ki artık bu hukuki süreci hiç umursamıyorum. Uğradığım haksızlıklardan ötürü eskiden sinir krizleri geçirirdim. Son birkaç haftadır bütün bunlar gözümde ziyadesiyle kıymetsiz görünüyor. Onca yıl kendimi boşuna harap etmişim.

Kız kardeşinizin kalbi öyle geniş ki! İçine nasıl bu kadar sevgi sığdırabiliyor anlayamıyorum. Aslına bakarsanız hastanedeki hemşirelerin hepsi çok sıcakkanlı insanlar. Fakat kardeşiniz aralarında güneş gibi parlıyor. O benim umut ışığım. Her gün muhakkak odama uğrar ve kocaman gülümseyerek nasıl olduğumu sorar. Ben de heyecanlanır ve sesimin titremesini engellemeye çalışarak iyiyim derim. İyiyim... Uzun zamandır kimse nasıl olduğumu sormamıştı.

Bir itirafım daha olacak avukat bey. Kalan sayılı ömrümde mektuplar beni mutlu eden yegane şey. Size yazmama izin verdiğiniz için teşekkür ederim. Hiçbir vakit tarafınızdan cevap beklemedim. Sonuçta meşgul bir adamsınız.

*

İyi geceler Haşim Bey. Geceler yeterince güzeldir. Neden iyi olmasını temenni ederiz ki?

Bugün neredeyse bütün saatlerim diyalizde geçti. Son zamanlarda halsizliğim çokça arttı. Kız kardeşiniz daha sık odama uğruyor. Bana öteki dünyadan ve cennetten bahsediyor. Annem vefat ettiğinden beri bu meseleler hakkında konuşmayı veyahut düşünmeyi bütünüyle bırakmıştım.

Yağmur yağıyor şimdi. Uyanık mısınız merak ediyorum. Yağmurun sesini işitiyor musunuz? Ezginin Günlüğü'nü dinliyorum yine. Sanki ben gittikten sonra kimse sevdiğim şarkıları dinlemeyecekmiş gibi hissediyorum. Üzüyor beni böyle düşünmek.

Sonbahar en sevdiğim mevsim aslında. Melankolik bir ruhum var. Oldum olası bulutlu kapalı havalara ve yağmura aşığım. Çoğunluğun aksine güneşli havalarda yapayalnız hissederim. Bahçelerdeki neşeye ve hareketliliğe ayak uydurmakta zorlanırım ben. Keşke yaz mevsimini atlayıp doğruca eylüle kavuşabilseydik.

*

Uzun ve sancılı bir dönemden sonra nihayet size yazma fırsatım oldu. Nasılsınız Haşim Bey? Nasılsınız sorusuna kız kardeşiniz alıştırdı beni. Karşındaki insana değerli olduğunu hissettiren bir kelime. Sevdiğim bu kelimeyi sizinle, en çok da sizinle, paylaşmak istiyorum. Nasılsınız? Nasılsınız Haşim Bey?

Saatimde bir sorun var, son günlerde yirmi beşi hep atlıyor. Ne yazık ki ben de artık uyanık kalamıyorum. Size mektup yazmayı ihmal ettiğimi düşünmenizden çok korkuyorum. İnanın kolumu kıpırdatmaya dahi takatim yok. Kardeşinizin yardımıyla yazıyorum bu mektubu. Nöbeti bittikten sonra size teslim edeceğini söyledi. Ona canı gönülden minnettarım. Kardeşiniz olmasa mektupları size nasıl ulaştırabilirdim ki?

Nakil için umutsuzca bekleyen çok fazla insan tanıdım hastanede. Benim adıma da hâlâ bir gelişme yok. Dünya üzerindeki bütün listelerden nefret ediyorum.

*

Elveda Haşim Bey,

Yarın sabah kız kardeşiniz yanıma geldiğinde bana kelimeyi şehadeti öğretmesini isteyeceğim. Annem gibi huzurlu bir şekilde son nefesimi vermeyi hayal ediyorum. Geçmişten bir sahne var kafamın içinde ve her vakit oynatılıyor. Annemin ölüm anını hiç unutamıyorum. Ağzından dökülen Arapça mırıltı, son kez bana bakması, şiddetli ağrıları sanki bir anda yok olmuş gibi yüz kaslarının gevşemesi ve ardından tebessüm etmeye başlaması... Öyle genç, öylesine güzel görünüyordu ki bilmem o halini nasıl tasvir edebilirim size. Ölümün bir insana yakışacağına asla inanmazdım. Lakin en sevdiğim insanı kaybederken buna bizzat şahit oldum.

Beni mazur görürseniz küçük bir ricada bulunacağım. Söyleyeceğim şeyi kimsesiz hasta bir kadının vasiyeti olarak da düşünebilirsiniz. Siz avukatsınız ve vasiyetimi önemseyeceğinizi düşünüyorum.

Ben öldükten sonra olur da sevdiğim bir şarkıya denk gelirseniz beni hatırlayabilir misiniz? Ve saatler yirmi beşi gösterdiğinde şayet uyanıksanız bana bir mektup yazar mısınız?

Gül DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin