17

3.3K 346 845
                                    

--

"Felix..."

Bilinci tam yerine gelmese de hafiften ayılıyordu. Saatlerdir kapalı olan gözleri birbirine yapışmış gibiyken hafif acıyla gözlerini araladı.

Tavanla karşı karşıya iken iyice kendine gelmeye çalışıyordu. Gözlerini tamamen açtığında tanımadık bir yerde olduğunu anlamıştı.

Burası biraz soğuktu. Tavandan anlaşıldığı üzere normal bir odada değildi. Duvarlar lavabonun duvarlarına benziyordu.

Nerede olduğunu düşüneyim derken bilinci hafiften yerine gelmeye başlamıştı.

Aynı zamanda uyuşan bedenindeki acı kendini belli etmeye başlamıştı.

Tam üç yerinden vurulmuştu; Sağ bacağının üstü, sol ayak bileği ve sağ kolu olmak üzere.

Bu yerlerinden vurulması onun için çok büyük bir şanstı. Eğer Changbin bilinçli bir şekilde belirli yerlere vursaydı şuan ölmüştü. Ama o sinirle gözü kararmış ve titrek elleriyle rastgele ateş etmişti.

İki bacağından da mermi yediği için Hyunjin iki tarafını da oynatamıyordu. Kolu ise bir taşın altında kalmış gibiydi. Bu hisler netleşince ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Sadece o havalandırmadan aşağı doğru düştüğünü hatırlıyordu. Daha sonra da bu hale neden geldi açık açık belliydi. Peki ya neden öldürmedi? Neden Hyunjin ölmedi ? Neden hastanedeydi? Kim getirmişti?

Bu sorular Hyunjin'in ağrıyan başını iyice karıştırırken hafiften kafasını kaldırmaya çalıştı. Yastığı düz bir biçimde olduğu için kafasını kendisi kaldırması gerekiyordu. Böyle saatlerce tavanı izlemeye niyeti yoktu.

Sadece hareket ettirebildiği kafasıyla kıpırdanırken yataktan çıkan ses ile ayak sesleri geldi. Gelen bir kız doktordu. Yanına doğru yaklaştı ve ciddi kibar havasıyla elini Hyunjin'in başına koydu. Ateşini ölçtükten sonra Hyunjin'in bağlı olduğu bazı serumları ayarladı. Daha sonra hiç bir şey demeden aynı şekilde ilerlerken Hyunjin seslendi.

"Hey! Bakar mısın! Hey ben neredeyim!"

Pürüzlü çıkan sesiyle birlikte onu takmayan doktora sinir olmuştu. Kadın Hyunjin'in yanından biraz yürüdükten sonra Hyunjin'in yanında olan büyük perdenin ardından konuşma sesleri geliyordu.

"Ateşi düşmüş, zaten ayılmış yani hayati bir risk yok. Kolunda ki yara çok ufak, bir haftaya kalmaz iyileşir. Sol ayağı da aynı şekilde sadece sağ ayağı biraz daha tehlikeliydi, hemen müdahale ettiğimiz için o da kısa zaman da iyileşir diye umuyorum."

"Anladım. Çıkabilirsin."

"Yalnız efendim, bunlar her gün ilacını aksatmadan içerse gerçekleşir. Yoksa iyileşmesi bir ayı bulur."

"Ben hallederim. Çık şimdi."

"Peki efendim."

Yine aynı topuk sesleri geldiğinde çıktığını anlamıştı. Kapı sesi biraz farklıydı. Sessiz bir kapıdan çok gıcırdayan bir kapıydı. Yerler de aynı şekilde topuk sesleriyle birlikte gıcırdıyordu.

Selfish | Hyunlix Onde histórias criam vida. Descubra agora