Bir Kadının Dokunuşu

55 32 5
                                    


Evine doğru yürürken, yüzünde bir ağrıma hissetti Ferdi. Kardelen yanındayken yüzünde peydahlanan, hiç alışık olmadığı gülümsemesi hâlâ devam ediyordu ve artık çenesini ağırtmaya başlamıştı. Senelerdir kendi zifiriliğinde bu güzergahtan evine doğru yürürken fark edemediği güzelliklerin ayırdına varmaya başlamıştı.Bir sanatçı edasıyla şuncacık mahalleye anlamlar katıyordu. Sokak lambalarının; mahalle aralarındaki o amansız, dipsiz karanlıklara, birer umut gibi parıldaması yüreğinde de vardı. Ömrünü, ayaklarıyla nakışladığı, yüreğini buz kestiren, elem dolu, gam dolu kaldırımların soğukluğu kayboluvermişti. Bu selametin sebebi sıcak, içten ve aynı yolun yolculuğu muydu? Tabiki de değildi. Bir erkek hayatında kadın; ressamın boyası gibidir. Resme can veren, anlam katan, derin düşüncelere daldıran o renklerdir. Kardelen inde Ferdi üzerindeki etkisi buydu işte. O renksiz, hissiz, soluklaşmış silüetine renk vermişti. Daha ilk konuşmalarında bu canlanma başlamıştı bile. "Hayatımda eksik olan şey buymuş" diye düşünüyordu Ferdi. Bir kadının sesi, bir kadının o gökkuşağını kıskandıran duruşuymuş diyordu zihninde haykırarak. Bir erkek için ne büyük dokunuştur Yaratıcı tarafından.
Onlarca şey yazılmıştır kadınlar için. Yüzlerce anlam verilmeye çalışmıştır kalem sahipleri. Oysa anlamlanacak, tefsiri yapılacak olan kadın değildir. Kadın elinin, sevgisinin, sıcaklığının deydiği yeri anlamlandıracak kadar güçlüdür. Ve kadın her zaman her çağda aslında bir erkekten daha savaşçıdır. Kendilerini süzen bir çift gözle, güçsüz olduğunu düşünen insanlarla, hayatına giren beş para etmez insanlarla, hayatında olan beş para etmez insanlarla, hayalini kurduğu gelecek için, yapılması gerekeni bazen tek başına yapması gerektiği için... Kadın tabiatı gereği güçlüdür.
Kadın-erkek eşitliği derler ya hani. Bir erkek bir kadının savaşçılığına, yapıcılığına, yüreğindeki şefkat pınarına, yaratılışındaki nazeninliğe, zerafetine nasıl eşit olabilir ki? Bir erkek, erkekliğini dahi kadından öğrenir.
Evine varmış yatağına uzanmıştı Ferdi. Bu akşam yatağı ona kabir gibi değildi. Kardelen hakkında merak ettiği onlarca şey vardı. Soracağı soruları hazırlıyor gelecek cevaba göre başka sorular tasarlıyordu. Bir den hiç olmadık birşey oldu. Telefonuna bir mesaj geldi. Ferdi ye kimse mesaj atmazdı bilgilendirme mesajları dışında kimse onu merak etmezdi. Hemen telefonuna baktı ve Kardelen den bir mesaj gelmişti. İçindeki mutluluğu ve huzuru bir kat daha artmıştı.
_ İyi geceler . Yarın sabah 7.00 da dolmuş durağında görüşürüz.
Bu mesajı belki on sefer okumuştu. Yüzünde yine anlamsızca beliren tebessümü çenesini ağrıtmaya başlayınca cevap vermesi gerektiğinin farkına vardı
_ İyi geceler. Seni tekrar ne zaman göreceğim sorusunun cevabını arıyordum. O zaman sabah 7.00 de görüşmek üzere iyi uykular Kardelen.

İçini yargıları kemirmeye başlamıştı. Kardelen hakkında değil kendisi hakkında yargılardı bunlar. Ferdi nin kendi içine kaçmasına neden olan yargılardı. Ama Ferdi artık bu mahkemeye çıkmayı redediyordu. Kardelen hakkında bir şey de kafasında kurmak istemiyordu. Sadece onunla bir kere daha görüşmek ve uzun uzadıya konuşmak hatta sadece onun konuşmasını dinlemek istiyordu. Bundan sonraki tüm muhakemelerini onunla yapmak arzusundaydı. Kardelenin kalbiyle, Kardelenin sesiyle, Kardelenin gözüyle. Telefonunu yanına koydu yorgun bedenini teslim almaya gelen uykuya bıraktı.

KARDELEN ÇİÇEĞİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora