18 - Yapboz Parçaları

4.7K 526 123
                                    

♫zor zamanlar olur; nasıl çıkarsan içinden, omurgan öyle şekillenir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

zor zamanlar olur; nasıl çıkarsan içinden, omurgan öyle şekillenir.

Hissettiğim müthiş huzur, soluduğum eşsiz kokuyla araladım gözlerimi. Özgür'ün göğsünde uyuyakalmıştım. Başını arkaya yaslamış, dışarıyı izliyordu. Omzuma sardığı eliyle saçlarımın ucunu okşuyordu. Uyandığımı henüz fark etmemişti. Yalnızca gözlerim açıktı, onun görüş açısında değildi gözlerim.

Başımın üzerine derin bir öpücük bırakıp tekrardan cama döndüğünde hafifçe tebessüm ettim. Üzerime örttüğü montunu yeni fark etmiştim. Koltuktan destek alarak yavaşça doğrulurken bakışları bana kaydı.

"Nasıl uyuyakaldım ben?" dedim gözlerimi ovuşturup. "Uykum yoktu hiç."

"Yorgundun, saçlarını okşadığımda uyudun hemen." dedi tebessümle. Başını arkaya yaslayıp beni izledi. Karanlık ve sessiz otobüste fısıltıyla konuşuyorduk.

"Sen uyumadın mı?"

"Uykum yok."

"Ne demek yok? Basbaya var işte." diyerek avucumu yanağına yerleştirip baş parmağımla göz altını okşadım. Bileğimden tutup nabzımın attığı noktaya dudaklarını bastırdı.

"Sen benim yerime de dinlendin."

Bitkin ama canlı tutmaya çalıştığı sesiyle tebessüm ettim. Otobüs yavaşlayıp, ışıklar açılınca gözlerimi kıstım hemen. Işığa alışmaya çalışırken otobüs durmuştu. Molaya geldiğimizi fark ettiğimde Özgür üzerimdeki montu aldı.

"Dön arkanı güzel gözlüm." dediğinde uyku sersemi küçük bir şekilde esneyip arkamı döndüm. Omzuma montu bırakıp tekrar kendine çevirdi beni. Montun bir düğmesini kapatıp, omuzlarımdan düşmesini engelledi. Son olarak alnımdan uzunca öpüp elimi tuttu.

"Bir şeyler atıştıralım." dedi ayağa kalkarken. Ben de ona ayak uydurarak indim otobüsten. Soğuk gece çenemi titretmişti.

"Özgür, şu montu alıp giyer misin hemen? Hava buz gibi."

Konuşmamla birlikte çatık kaşlarıyla bana baktı. Elimi bırakıp beni kendine çekerek kolunun altına aldı. "Çok mu üşüyorsun?" dediğinde küçük bir nefes verdim. Kendini hiç düşünmüyordu.

"Çok." diyerek küçük restoranın içini gösterdim. En azından orası sıcak olurdu, Özgür de ısınırdı. "Oraya geçelim."

"Gel." dedi hızlıca yürüterek. Montumun cebindeki telefonumu alıp saate bakar gibi yaptığımda, tahmin ettiğim gibi Eylül abladan cevapsız aramalar olduğunu gördüm. Ona haber vermem gerekiyordu bir şekilde.

İçeri girdiğimizde Özgür beni bir sandalyeye oturtup yanıma yerleşti. Menüyü önüme bırakırken, kolunu sandalyemin arkasına atıp çenesini omzuma yasladı. Şakağımı hafifçe onun şakağına yasladım ben de.

YUVAWhere stories live. Discover now