11-Stay With Me

13 4 0
                                    

Ertesi gün

Dün gece tuvalette ne kadar zaman geçtiyse fark edememişler onlara bakmaya Bertus tuvalete gelmek zorunda kalmıştı. Bertus içeri girdiğinde Tavian yüzünü yıkıyordu Justus da onun saçlarını tutuyordu rahatça yüzünü yıkayabilsin diye. Bertus, Kral'ın onları sorduğunu arabaların hazır olduğunu, herkesin gittiğini ve onların da saraya doğru yola çıkmaları gerektiğini söylemişti. Hızlıca tuvaletten 3 adam beraber çıkmışlardı. Kral neden geç kaldıklarını Prens'in halinden anlamıştı. İlk defa bu kadar şarap içtiğini gördüğü için oğlunun bu haline çok da şaşırmamıştı. Saraya vardıklarında herkes odalarına dağılmış, Tavian odasına gittiği gibi uyumuştu. Justus ise ertesi gün Tavian 'a nasıl davranması gerektiğini düşünerek neredeyse sabah olurken uyumuştu.

Ertesi günkü tarih derslerine biraz geç gelen Tavian özür dileyerek giriş yaptı. Justus,

"İyi misin biraz daha?"

"Evet sanırım öyleyim, dün gece şarabı çok kaçırmış olmalıyım, midem hala bulanıyor"

Justus bu ihtimal cümlesine bir anlam veremedi başta ve,

"Evet içkiyi fazla kaçırdın, ama-"

"Sakın bana kendimi rezil edecek şeyler yaptığımı söylemeyin. En son hatırladığım şey mide bulantımdan tuvalete gittiğim. Orada bayılmış olmalıyım. Saraya nasıl döndüğümüzü bile hatırlayamıyorum. Yatağımda uyandığımda yaşadığım şoku tahmin edemezsiniz"

Justus, onlara dair bir şey hatırlamıyor olduğunu fark ettiğinde ne diyeceğini bilemedi. Böylesi daha iyi belki de diye düşündü. Çünkü birlikte olmalarının bir yolu yoktu. O bir Prens'ti. Tavian 'ın sorduğu soruya,

"Elbette kendinizi rezil edecek bir şey yapmadınız. Sizi tuvaletten almaya geldim ve dediğiniz gibi sizi yarı baygın buldum. Sonra saraya geldik." diye cevap verdi.

Tavian aslında her şeyi hatırlıyordu ancak o olanları uyandığında rüya zannetmişti. Gerçek olamayacak kadar güzel gelmişti. Uyandıktan sonra etkisinden baya çıkamamıştı ayrıca. Derse nasıl geldiğini bilmiyordu. Kafasında sürekli Justus 'un sesinden "Dayanamıyorum, Benim Küçük Prens' im" ve "Seni seviyorum Prens'im" cümleleri yankılanıyordu.

Şimdi derse geçmişlerdi artık. Ancak Tavian derse odaklanamıyordu. Başında korkunç bir ağrı vardı. Justus onun bu halini fark etti ve,

"Başınız mı ağrıyor?"

"Evet, kusura bakmayın Komutan, odaklanamıyorum."

"Sorun değil Prens'im yarın devam ederiz. Dinlenin."

Justus 'un "Prens' im" demesiyle Tavian 'ın kafasında korkunç bir çınlama oluştu. Tavian kafasını tutarak masaya yaslandı. Justus onun bu acı çeker hali için endişelenip karşısından kalkıp yanına oturdu. Justus,

"Bana bakın Prens Tavian. İyi misiniz?"

Tavian gözlerini açamıyordu. Başı dönmeye başlamıştı. Bir içkinin etkisi bu kadar sürmemeliydi. Tavian fısıltıyla,

"Ölecekmişim gibi hissediyorum. Kahretsin bu nasıl bir şey"

Justus onun koluna girdi ama Tavian'ın kolları yanmaya başlamıştı. Justus onu odasına götürdü. Yatağına yatırdıktan sonra Kral' ı ve sarayın başhekimini çağırdı. Başhekim onu muayene ettikten sonra kendisini bekleyen Kral ve Komutan Justus 'a,

"Majesteleri ve Komutan üzülerek söylüyorum ki Prens büyü ile zehirlenmiş. Akşam davette içtiği ya da yediği herhangi bir şeyin büyülü olup olmadığını araştırmalıyız. Hangi büyüyü kullandıklarını bulamazsak Prens' i kaybedebiliriz."

Lisentus Kingdom Where stories live. Discover now