1.5

93 6 0
                                    

Kulağıma doğru gelen kısık sesi ve saçlarımı yalayan nefesi beni heyecanlandırmaya devam ediyor ve söylediklerini idrak etmeye çalışıyordum. O kadar silahlı çatışmaya girmiş olmama rağmen bu kadar heyecanlanıp kalbimin deli gibi attığı başka bir ânımı hatırlamıyordum. Bir yandan doktordaki asabiyetin de farkındaydım. Belliki onu bu şekilde daraltmam hoşuna gitmiyordu. Hala elinin biri sıkıca bileklerimde ve diğeri sinirden boğazıma sarılmışken fazla güç uygulamıyordu. Fakat yine de bileklerimdeki eli bırakmayacak kadar sıkıydı.

Dudaklarından çıkan kelimeler beni bir anlık şaşkınlığa uğrattığı halde tekrar hareket etmeye çalıştım. Hareket edemeyişim beni öfkelendirse de bir şey söylemedim. Daha çok onun söylediklerine odaklanmıştım. Benim sevişmeyi bilmediğimi düşünüyordu. Fakat önemli olan bu değil bunu dile getirmesiydi. Çünkü hiçbir zaman bu kadar cüretkâr olmamıştı.

Bırakmamasına öfkelenmekle beraber "O zaman öğret!" dedim. O an aniden beni kendine çevirdi ve bileklerimi serbest bıraktı. Sırtım duvarla temas ettiğinde sinirle yüzüme bakıyordu. Neden bu kadar sinirlendiğine anlam verememiştim. Hemde onun gibi sakin birinin bu şekilde bir anda asabileşmesi tuhaftı.

Sağ eliyle çenemi kavradı ve elimden çekip aldığı, o an nereye kaybolduğunu bilmediğim silahı sol eliyle belinden çekip karnıma doğrulttu. Şaşkınlığım o an daha da artarken gözlerim büyüdü. Doktor'un böyle şeyler yapacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu çünkü.

Çenemdeki eli acıtmıyordu fakat sadece birkaç santim uzaklıktaki yüzüne bakarken karnıma dokunan silah beni geriyordu. Bu kesinlikle korktuğum için değildi. Doktorun artık neyin nesi olduğunu bilememektendi. Çenem elinde kayboluyordu neredeyse. Boyu uzun olduğu için aşağıdan bakıyordum. Vücudu vücuduma dokunuyordu fakat bundan rahatsızdı. Her hareket edişimde vücutlarımız daha çok temas etmek zorunda kalıyor ve yüz hatları daha da geriliyordu. Bu durum onu sinirlendiriyordu. Fakat neden bana karşı bu kadar katıydı duyguları? Onunla ilgili anlam veremediğim çok şey vardı.

Daha sonra yüzünü daha da yaklaştırdı ve dudaklarımızın arasındaki mesafeyi kapattı. Dudaklarımız birbirine değiyordu fakat öpmüyordu. Serbest olduğu halde hiçbir şey yapamadığım hatta yapmak istemediğim ellerimi sıktım. Terlemeye başlamıştım. Kokusunun burnuma gelişi bile beni heyecanlandırırken şuan dudakları dudaklarıma değiyordu. Bende öpebilirdim fakat yapmıyordum. O an kaskatı kesilmiştim. Sanki hiçbir hücrem çalışmıyordu. Aklım işlevini yitirmiş gibiydi. Düşünemiyordum sadece öylece duruyordum. Bayılacak gibiydim.

En sonunda sinirle kalkmış kaşlarını indirdi. "Çocuklarla ilgilenmiyorum, nedeni sadece bu da değil. Sana ilgi duymuyorum. Lütfen artık bu gibi saçmalıkların peşinde koşmayı bırak..." Dudakları konuşurken dudaklarıma dokunuyor ve içimdeki kelebeklerin adeta dans etmesine neden oluyordu. Sesi kısık ve şehvetli çıkıyordu.

"Umuyorum ki bir daha bana bu şekilde yaklaşmazsın. Eğer bu açıklama yeterli gelmediyse, kriterlerimin ve bir kadında görmek istediğim özelliklerin çok dışındasın, kaba ve kimseyi umursamayan biri hayatımda istediğim son insan türü, sevişmek için bile olsa, umarım bu yeterli olur."

Uzunca kurduğu cümleleri dinledim ve çok da iyi anladım. İçimdeki bazı şeylerin yıkılışı beynimi yavaş yavaş çalıştırıyordu. Aklımın yerine gelmesi saniyeler almadı. Sonunda ellerimi kullanmak aklıma geldi ve güç toplayarak onu göğsünden ittirdim. Birkaç adım geri gittinde nefes alarak sinirle yüzüne baktım. Bu sinirim beni kabul edemeyişine mi yoksa sözlerine miydi bilmiyorum. Sesim ânın etkisiyle farklı çıkmasın diye birazcık yükselttim.

"Bana bak doktor, öncelikle çocuk değilim. Düşüncelerini ve isteklerini gizleyen bir insan hiç değilim. Bunu zaten farketmişsindir. Seninle sevişmek istiyorum diye de her söylediğini kabul edemem. Sen kibar ve saygılı bir insan olabilirsin ama herkes senin gibi olamaz. Dünyayı iyileştirme planların varsa bunu Greenpeace'e başvurarak yapabilirsin."

KAÇIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin