2.

84 24 0
                                    

'Evet bir plan ama sağlam bir plan olmalı' diye içimden geçirdim. Dayak yemiştim ama hiç bir hatam yokken, doğru gerçekten hiç hatam yoktu.

Ben bu düşünceler içinde bocalarken, Mustafa amca hala babama kızıyordu. Şöyle sürdürdü konuşmasını;

" Yahu! bu zavallı çocuk ne yaptı nasıl bir hata işledi de bu hale getirdin!?"

Taş dile geldi baba denen şeref yoksunu dile gelmedi. Gelse ne diyecek hiç merak etmiyordum. "Yemin ederim kardeşlerim üzerine" dedim komşumuz Hayriye teyzeye "ne diyim kızım Allah akıl fikir versin babana inşallah" dedi Hayriye teyze, ben ona "hiç zannetmiyorum teyze" diyebildim.

Herkes kendi evlerine çekildi biz kaldık mı başbaşa ev yine derin ölüm sessizliğine büründü, yavaşça yerimden doğruldum kardeşlerimin ellerinden tutup yan odaya geçtim.erkek kardeşim "abla çok acıktım yemek var mı acaba" kız olan sus pus olmuştu zaten altını yine ıslatmış korkudan.

Ben ikisini bağrıma basıp öptüm "tamam sesiz olun şimdi hallediyorum" dedim.

Önce başımı kapıdan usulca çıkardım etrafa göz ucuyla baktım. Babam sedirde uyumuş annem de diğer odada umursamaz bir şekilde boş boş boşluğa bakıyor önce ona anlamsız bir şekilde baktım sonra mutfağa girdim. Bir parça ekmek bir parçada peynir aldım odaya geçtim.

Peynir ve ekmeği çocuklara yedirdim, sonra kız kardeşimin altını değiştirdim. Gece olmuştu nihayet yataklarını serdim yer yatağında uyuyorduk üçümüz birlikte, ikisi uyuduktan sonra başladım düşünmeye bu evden nasıl kurtulabiliriz hadi kurtulduk diyelim nereye gidebilirim.

Bu arada onbeş yaşında olduğumu söylemiş miydim. Geçenlerde bana görücü gelmiş güya, ben "benim yaşım daha kaç ki?" dedim duyarsız annem ne derse beğenirsin "bende senin yaşında koca evine gittim. Ne olacak abartma adam zengin gül gibi bakar sana daha ne ister bir kadın. "

Dikkat kadının gözünde ben artık bir kadınım birde kendisi de on beş yaşında evlenmiş vay be dedim.

Bir an önce bu evden kaçıp kurtulmak gerekiyordu.Bu mahlukların yanında yaşamak kardeşlerim ve benim için cehennem azabı gibi bir şeydi!

'Ah hayat' dedim 'sen neyin peşindesin kendimi bildim bileli bu dört duvar içinde kavga gürültü eksik olmadı söyle bana zalim felek ben ne yaptım ki sana? bunca zulüm!?' hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım yastıkla ağzımı kapayarak kimse duymasın hele can kardeşlerim..

Sabah olunca evin içinde ki sessizlik bozulmaya başlayacak diye çok korkuyordum.

Gerçekten hayat bu muydu yoksa daha farklı hayatlar varmıydı?

Kim nasıl yaşıyordu hiç bir fikrim yoktu ki, hiç dışarı çıkmamıştım. Arkadaşım yoktu zaten olması imkansız gibi bir şeydi.

Annem buna asla izin vermezdi.Kim bilir belki dış dünyayla tanışırsam onun özgürlüğünü elinden alırım diyeydi bu kısıtlama.

Ara sıra Hayriye teyze eve gelirdi. Bana ve kardeşlerime yemek getiriyordu.

"Çok mahçup oluyorum Hayriye teyze neden her Allah'ın günü bize yemek getiriyorsun."

O da bana, " kızım sizler mazlumsunuz getirdiğim herşey sadaka oluyor ben özellikle annen baban olmadığı zaman getiriyorum ki, onlar yemesinler."

Hayriye teyze bize Allah'ın bir lütfuydu sanki,neyse yeni bir gün başlamıştı.

Babam yine dışarı çıkmış hiç birşey olmamış gibi,

Annem yine ardından baka kaldı. Biran gitsede gece yaşadıklarımızı kadınlara anlatsa hep bu düşünceler içindeydi.

Annemde babamdan yarım saat sonra kendini dışarı attı yine "kaldık mı yanlız" dedim kardeşlerime

Bazen Hayriye teyze bize fazladan yemek getirirdi ben o yemekleri saklardım kimse görmesin diye

Onlar dışarı çıkar çıkmaz kardeşlerimle birlikte yerdik.Karnımızı doyurduktan sonra ellerini yüzlerini yıkar kanıtları ortadan kaldırdık.

"Biliyormusunuz annem ne yeriz ne içeriz hiç bir zaman merak etmemiştir."

Neden etsin ki kendisi bir anne miydi sanki,hiç bir zaman olmayacaktı zaten. Annelik kutsal bir görevdir herkese nasip olmaz bunu hak edene verilir.

Annelik dokuz ay karnında taşımakla sonra
doğurmakla olmuyor.

Gelde bunu annem gibi duyarsız bir anneye anlat ama anlamaz ki sorsan o bizden daha mağdur,

Biz onun zevk mahsulleri olmak istemedik ki,o soru bize sorulmadı hiç bir zaman neden hep suçluymuşuz gibi davranıyordu bize anlam vermiyordum.

Çok sonra Hayriye teyze bana anlattı.annem daha 15 yaşında gelin gelmiş babama çok hakaretler görmüş, küfür dayak aklına gelen her türlü kötülüğü görmüş hem baban hemde ailesinden diyordu,içim sızlıyordu bunları duydukça,

"Madem bunları yaşamış neden bize hiç acımadan kötü davranıyor?" dedim. Hayriye teyzeye "ne yapsın kızım görmediği şeyi nasıl sana versin" dedi..

Aslında mantıklı bir cümleydi yaşamadığı şeyi nasıl yapabilirdi. Tamamda bizim ne günahımız vardı, diye çok düşündüm.

Günler hep böyle düşünceler içinde geçiyordu artık eskisi gibi nefretle anneme bakmıyordum nefret yerini acıma almıştı çoktan, duyarsız olabilirdi.

Fakat, o hiç sevgi de görmemişti ne ailesinden ne de babamdan, bizden görebilirdi ama kendi elleriyle yıkmıştı bu düşünceyi.

Onları düzeltmenin bir anlamı olmayacaktı.
Kendimi yıpratmanın bir anlamı da yoktu artık sadece kurtulmalıydık.

Ben ve kardeşlerim gidecektik, burada daha fazla eziyet görmenin anlamı yoktu.

Ama nasıl gidecektim, parayı nereden bulacaktım.

Bu yoklukta nereye gidebilirim ki, bunun bir yolu olmalıyıdı, olmak zorundaydı.

...

Yeni bölüm geldi iyi okumalar, umarım beğenirsiniz ❤️

Kadın Olmak Where stories live. Discover now