Nasıl?

25 18 0
                                    

Selma'nın artık gidecek bir yeri yoktu.Belliki bu adamlar ona musallat olmuştu. Hiç konuşmadan dövüş yaptığımız salona  gelmiştik. Ağzını bıçak açmıyordu.

Mehmet amca sağ olsun salonun anahtarını bana vermişti. Selma'yı nereye götürebilirdim ki burdan başka bir gidecek bir yerim yoktu ki insana en çok ne zaman yanlızlık çöker biliyor musunuz sığınacak bir liman olmadığı zaman.kapıyı açıp girdik içeri bu gece burdayız sabaha kadar dedim kendi kendime, sabah ola hayrola dedim Hayriye teyze gibi konuşmuştum. Kaldığım yurda gidemezdik çünkü yasaktı.Misafir kabul etmezdi yurt yetkilileri böyle bir kural vardı. Salonun bir köşesinde bir le koltuk takımı vardı oraya kıvrılıp yatarız diye düşündüm çünkü Selma'nın konuşacağı falan yoktu onun için de bizim şimdilik tek sorunumuz sorunsuz bir şekilde bu geceyi uyumakla geçirmekti.

Selma ne yaşamıştı ki,tek başına yaşadığı süre içinde ne olmuştu ki onu bu kadar suskun olmasının sebebi ne olabilirdi.

Belli ki yaşadığı şeyler kolay şeyler değildi, anlatılamayacak kadar korkunç olaylar yaşamıştı yoksa ne diye konuşmayacaktı.

Onun öyle çaresiz oturuş pozisyonu beni kahır ediyordu buna bir çare
bulmam gerekiyor du yoksa bir daha ki sefere bu adamlar onu bulursa bu akşamki kadar şanslı olmayacaktı bunun farkındaydım.

Nihayet sabah olmuştu günün  ilk ışıkları salona yansımış çok güzel bir görüntü ortaya çıkmıştı.

Ne zaman uyumuştum farkında bile değildim. Kalktığımda Selma yoktu, panikle dışarı çıktım etrafına bakındım.

Çağrı gözüme ilişti bir süre öyle bakıştık sonra yanıma geldi kendisi şaşkınlıkla gözlerimin içine bakarak sordu burda ne işin var hemde Sabah sabah dedi.

Bende burası benim iş yerim buraya gelmemden daha doğal ne olabilir ki dedim kendisine, ama Çağrı o kadar akıllı ve bilgili bir insandı ki şüpheyle baktı bana.

Sonra sözlerine şöyle devam etti bak Rojin ben seni az çok tanıyorum sen başıboş bir kız değilsin bu devirde örnek olabilecek insanlardan birisin  benim gözümde onun için sabahın köründe yurta olman gerekirken, burda olman çok şüphe verici dedi.

Ben kendi kendime hala hala buna ne oluyor babam değil abim değil hayırdır koçum ne oluyoruz sen alaka ya ben Ağrı dağına kafa tutmuşum sana mı boyun eğeceğim  yakasından tutup bir iki yumruk çarpasım geldi ama tabi hanım efendiliğimden taviz vermedim. İçimdeki ses yazık be yakışıklı ve düşünceli bir çocuk bu dedi. Ayrıca sanada abayı yakmış belli ki, ben birden sesli bir şekilde sus yeter kafamı karıştırma dedim.

Çağrı koluma dokunarak sakin ol özür dilerim seni sabah sabah sorguya çektiğim için. Onun bana dokunması beni hayal aleminde çıkarmıştı.

Ona bakarak ne özrü rica ederim. Ben fevri davrandım gece yaşadıklarımız ve sabah kalktığımda Selma'nın gitmesi benim kafamı alak bulak etti senle alakalı değil öfkem dedim.

Birden gözümden istemsizce yaşlar aktı bu göz yaşlarım Çağrı'nın içini acıtmıştı belliydi  hadi içeri girelim bana herşeyi baştan anlat dedi.

Anlatmak zorundaydım yoksa Çağrı benim hakkımda kötü şeyler düşünebilirdi. Bende herşeyi olduğu gibi ona anlattım.

Birden bana sarıldı hemde sıkıca sonra yanağıma bir buse kondurdu, üzülme dedi bundan sonra bende varım yanında tabiki sende istersen dedi.

Bana sarılmasına bir anlam veremiyordum.Bu çocuk neyin peşindeydi diye düşündüm.

İnşallah kötü emeller beslemiyordu bana karşı diye iç çektim. Çağrı benim bu düşüncelerimi fark etmiş olacak ki,

Rojin özür dilerim. Benim ki ani bir refleksti kafana kötü şeyler getirme sakın dedi. Ben kafa sallayıp okula gitmem gerekiyor deyip ordan ayrıldım.

Çağrı benim için korkmuş ve onun için mi sarıldı, yoksa iç sesimin dediği gibi bana aşık mı olmuştu düşüne düşüne kendimi Selma'nın kapısında bulmuştum.

Çağrı'dan Rojin'i ilk gördüğüm günden beri aşık olmuştum ona hayranlık duyuyordum. Onu düşünmeden duramıyorum, beni kendine çeken çok temiz bir ve edebi vardı.

Bu halimi dedemde fark etmiş olacak ki bak oğlum bu kız çok acı çekmiş eğer ona kötü gözle bakarsan gözlerini uyarım ha şayet eş gözüyle bakarsan ben onu senin başının tacı kendime de gelin ederim demişti canım dedem.

Gel gelelim sabah ki telaşıma ekmek almak için fırına indim. Rojin'i salonun kapısında korkmuş görünce elim ayağıma dolaştı bu sabahın köründe ne işi var burda diye tellal ettim.

Duygularıma yenik düştüm. Ve ona sarıldım evet yaptığım hataydı onu öyle kedi yavrusu gibi mahsun ve perişan görünce öyle sarıldım. İlk defa kokusunu içime çektim.

Acaba oda benim hissettikleri his etmiş midir? Diye düşünmeden edemiyorum dum

Yorumlara gelin bakalım

Kadın Olmak Where stories live. Discover now