7. BÖLÜM

2.3K 189 25
                                    

Yılbaşı günü gelip çattığında Celal ve Reşit markete birlikte gitmişlerdi. "Önce alkol." dedi Celal markete girer girmez. Bir araba alıp önden alkol reyonuna ilerlediğinde Reşit onun bu ayyaşlık sevdasına hayret etmişti.

"Önce bir mezeleri alsaydık." dedi Celal'in arkasından giderken. Celal'se onu duymazdan gelip ilk iş biraları arabaya yüklemeye başladı. Reşit onun şu an hiçbir şey duymadığını bildiğinden sessizce kara kurdu takip etmeye başlamıştı. Asla ayrımını bilmediği, ağzına bir kez bile sürmediği şeyleri Celal market sepetine yüklerken o gözlerini etrafta gezdiriyordu.

"Tamamdır deniz gözlüm, ben üzerime düşeni yaptım. Gerisi sende." Reşit kendisine yönelik olan hitap şekliyle kalbinin sanki ilk kez duyuyormuş gibi çarpmasına alışmıştı. Celal'in ona hitap ettiği birçok söz vardı. Celal herkese 'koçum, reis, kral' diye konuşan bir adamdı ama Reşit'e çoğunlukla böyle söylemezdi. Reşit'e özel hitap şekilleri vardı. Deniz gözlüm, güzel yüzlüm, canını yediğim, ormanlar kralım, bal böceğim, bayram şekerim... Daha çok vardı da en çok kullandıkları buydu.

Reşit'se Celal'e sadece Celal derdi. Bu kadar.

"Sür sepeti." diyerek yürümeye başladığında Celal ona itiraz etmeden sepetle birlikte yürümeye başladı. Reşit ne dese ikiletmezdi ki.

"Pişt, resmimi çeksene böyle." Pompacı dönüp baktığı kara kurdu boynuna yılbaşı süsü dolamış bir şekilde buldu. Onun bu haline gülmeden edememişti. Gözüne de suratına fazlasıyla küçük olan süslü bir gözlük takmıştı.

"Çekerim ama Facebook profiline koyacan ha, tamam mı?"

"Yakışıklı çıkarsam koyarım." 

Reşit, 'Her zaman yakışıklısın.' diye sıralanan kelimeleri zar zor yuttu.

"Beyefendi, yalnız onları öyle kullanamıyoruz. Almayacaksınız bırakır mısınız lütfen?" diyen kibar çalışana Celal sorgular bakışlarla baktı.

"Bacım yakışıp yakışmıyor mu ona da bakamıyor muyuz?" diye sordu anlamamış gibi.

"Yakışması gerekmiyor ki onun beyefendi."

"Belki biz bu gece bunu boynumuza dolayarak geçirmeli bir konsept yapıyoruz. Hangi rengi boynuma dolayacağımı ben nereden bileyim bayan?" Celal'in cümleleri Reşit'i güldürmüştü. Kadın afallayarak Celal'e baktı birkaç saniye. 

"Bunu da alıyorum ama sırf siz kızıyorsunuz diye. Patlıcan moruyla gezecem tüm gece sizin yüzünüzden." diye tripli bir şekilde konuştuğunda Reşit kahkaha atmamak için kendini o kadar zorluyordu ki kıpkırmızı kesilmişti. Görevli kadın bile bir anlık güler gibi olmuştu.

"Anladım." diyen kadın başka bir yorumda bulunmadan uzaklaştığında Celal onun arkasından kısık gözlerle baktıktan sonra pompacıya döndü. "Çek hadi." Reşit cebinden telefonunu çıkarıp Celal'in birkaç pozunu çekti. Celal gelip fotoğraflarına baktığında beğenmiş bir mırıltı çıkarmıştı. "Çok karizmayım." Raftan bir de yılbaşı şapkası alıp onu Reşit'in kafasına geçirdi.

"Bir de böyle çek bizi." Bir kolunu Reşit'in omzuna attı. İkili kameraya ciddiyetle bakıp birkaç poz çekti.  

İşleri bittiğinde Celal boynundaki mor süsü de aldığı yere geri bıraktı. "Ben bu zımbırtıya para mı öderim? Benim çar çur edecek param yok!" Sonlara doğru gereksiz yükseldiğinde çevrelerindeki insanların gözleri ikiliye dönmüştü. Reşit Celal sayesinde sosyal anksiyetesini yenmişti. Çünkü Celal'le yan yanayken mutlaka insanlar size dönüp bakar, eleştirilere maruz kalır hatta cıkcıklanırdınız.

"Aferin, böyle ekonomik ol." Kara kurdun sırtını sıvazladı.

En sonunda alışverişleri bittiğinde eşyaları Celal'in arabasına yüklediler. İbrahim'in evine vardıklarında poşetleri eve taşıdılar. Kapıyı İbrahim'in eşi Cemgül açmıştı. "Hoş geldiniz kuzular." diyerek kenara çekildi. Reşit ve Celal gibi iki adama kuzu demek ne kadar yakışır bilinmez ama Cemgül her daim bu ikiliye 'kuzular' diye hitap etmişti. İyi anlaşırlardı birbirleriyle. Hele İbrahim'in şehir dışında olduğu gün hiç beklenmedik şekilde erken doğum yapan Cemgül'ü bu ikili hastaneye götürdüğünde Cemgül onlara daha bir bağlanmıştı.

POMPACI (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin