-8-

205 24 10
                                    

Jaeminle tanışmamın üstünden 3 gün geçti. Yine geceleri onu izledim. Yani odasını. Yine ışıkları hiç sönmedi.

Sabah dersim vardı. Ortaokul öğrencilerine ders veriyorum. Öğlene doğru bittiğinde otobüse bindim ve eve dönüyordum. Kendi apartmanıma değil de Jaemin'in yaşadığı apartmana baktığım için gelip gelmediğimi görmedim. Aşağıda birini gördüm ama. Jaeminlerin apartmanından biri çıkıyordu. Otobüsten indim. Yolun ortasında kim olduğunu çıkarmaya çalışıyorum.

Beni görüp el salladı. Jisung olabilir mi? O ise kaçayım mı?

Bana doğru geliyordu.

Tamam panik yok bu Jaemin. Panik yok bu Jaemin?!

Önümde durdu.

"Selam." Dedi. Ne demem lazım?

"Selam. Bir yere mi gidiyorsun?"

"Sıkıldım. Dolaşmak için çıkmıştım. İşin yoksa bana eşlik etmek ister misin?"

Oha oha. Gülümsemem lazım. Aslında işim var yapmazsam azar yerim ama sana değer.

"Olur. Bir işim de yok."

Güzel giyinmişti. Mavi renk bir gömleği vardı. Altında bej mi desem beyaz mı desem bi pantolon vardı. Çuval giyse yakışır aslında.

Kırmızı sandaletleri vardı. Düşündüm de saçları mavi olsa çok yakışır. Kombinine. Siyah da güzel.

Yürümeye başladık. Nereye gidiyoruz bilmiyorum. Daha önce bu çevreden dışarı çıkmadım.

Aklımdaki şeyi ona da söylemem gerek.

"Saçlarını boyamayı düşündün mü?"

"Aslında evet. Renkli bir şeyler düşündüm ama hangi renk bana yakışır bilemedim."

"Tavsiyede bulunabilir miyim?"

"Tabi."

"Mavi. Çok yakışır bence."

"Emin misin çok riskli bir renk o. Benim suratıma uyar mı?" Yüzünü bana döndü.

Hayvan gibi yakışır hemde.

"Evet. Çok yakışır."

"Ben bunu düşüneyim o zaman. Bu arada bitkin nasıl?"

"Çok daha sağlıklı. Yaprakları eskisinden daha canlı. İsmini değiştim diye de olabilir."

Sorma. İsmi ney diye sorma. Jaemin sorma.

"Attığım şey işine yaramıştır umarım."

"Ah... O mu? Yaradı. Kurtçuklar için neler yapabileceğimi öğrendim. Sen nereden buldun onu?"

"Lisedeyken bir bahçede çalışmıştım. Orada bunları yazmıştık. Araştırıp öğreniyorduk."

"Sana mı ait yani yazı?"

"Bir kısmı." Gülümsedi. Bununla övünmek istemiyor gibi.

Ama 400 sayfa. Ben 20 sayfa yazsam kendimi kral ilan ederdim.

Biraz sessizlik oldu. Bozmam gerek. Böyle yürümez yoksa.

"Ee nereye gidiyoruz." Dedim. Güzel bi soru bence.

"İleride çok güzel bir kafe var. İçeride bolca bitki de var. Konsepti de çok hoşuma gidiyor." Bu konuda heyecanlı.

Bu çocukta garip bir şey var bak. Yanındayken çok mutlu hissediyorum. İlk andan beri. Neden acaba.

"Zevklerimiz uyuşuyor. Ben de beğenirim umarım." Saçma mıydı?

Biraz daha yürüdük. İsmini telaffuz edemediğim bir yere girdik ve birer kahve sipariş ettik. 8 shotlu americano sipariş verdi.

Rea's Dia,,NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin