8/V.O/2

321 40 21
                                    

Selam,bu çokta uzun bir bölüm değil. Sizi daha fazla bekletmek istemedim. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen!

2 gün sonra...

Günler çok çabuk geçiyordu. Her gün kurt tarafına gidip ders alıyor çıkış saatlerinde herkesten sonra çıkıyordum. Alina teyze,Roy amca, Aşkın ve Pamir Akay getirdiğim kalıntı taşı ile ilgileniyorlardı. Öte yandan şu iki gün içinde çok fazla gelecek görmüştüm,zaman geçtikçe unutuyordum. Bu sebepten ötürü unutmamak için de resimlerini çiziyordum. Pimeralar konseyini gösterecek kitap sayfalarında bazı boş yerler bulmuştum. Karakalem resimleri ile gördüğüm her şeyi çiziyor arkalarına da olayları yazıyordum. Bazen gördüğüm kesik kesik saatleri ekliyordum.Bunu neden yapıyorum hiç bir fikrim yoktu.

Her ne görürsem göreyim tek bir ortak noktaları vardı bu geleceklerin.

Ben;Aşkın ve Pamir Akay'a karşı büyük bir nefret besliyordum.

Hangi mekân da bulunursak bulunalım bir şekilde onlara ya zarar veriyor ya da zarar vermek üzere buluyordum kendimi. Ya bir tesiste,ya okulda,ya ormanda, ya bir evde,ya da... Korkunç! Korkunç işte! Bir sürü ceset içinde onlara zarar veriyorum,iyi de neden!?Ölenler ölmeyi hak etti mi ya da bana yardım eden bu kardeşlere neden bu kötülüğü yapayım, benim her şeyden önce bir vicdanım var. Sızlıyor.

Elimde ki çizim de bittiğinde kitabı kapatıp çantama koydum. Kalemleri hızlıca toparladıktan sonra üzerime bulduğum bir eşofman takımını geçirip odanın camından dışarı atladım. Evin kapısı neden var dediğinizi duyar gibiyim, sanırım girmek için,kendi kendime salakça güldüm. Aşağı katta her zaman ki gibi ayrılmayan Daltonlar iki, süper güçlü, bizimkiler vardı. Onlarla bir yere gitmek istemiyorum, olabildiğince uzak dursunlar istiyorum. Onları çabuk benimsedim. Ormanın içinden geçip çabucak ana yola çıktım. Okulda Libya'nın anlattıkları baya şaşırtmıştı beni,babaannesi eski bir kara cadı olduğuna göre sandığımızdan daha çok şey biliyordur eminim.

İki gün önce Aşkın telefonunu bana vermiş kendisi de eski telefonunu kullanmaya başlamıştı. Bu yüzden biraz özel navigasyon biraz da sora sora babaannenin evine gelmiştim.

Dışardan bir süre evi izledim. Terk edilmiş gibi duruyordu, üstelik çok eski gibi gözüküyordu, tırnağımın ucu deyse yıkılıp dökülecek gibi bir havası vardı. İki katlı müstakil ahşap bir evdi, bahçe bakımı uzun zamandır yapılmadığı için sararmış otlar, dökülmüş sarmaşık dalları ile kaplıydı. Evin bahçe kapısını açtığımda kulak tırmalıyıcı bir ses beni karşıladı. Demirler pas tutmuş hem kötü kokuyor hem de kötü ses çıkarıyordu. Kapıyı kapatmadan öylece bırakıp ilerledim. Biraz daha kulak kanatmak istemiyorum. Ahşap evin kapısına geldiğimde yer yer çatlamış tahta kapıya elimin tersiyle iki kez ardı ardına tıklattım. Kapı yedi dakika içinde gıcırdayarak açıldı, karşımda gördüğüm kadınsa tüylerimi ürpertti.

Simsiyah giyinimli, yüzünde kalıcı iz haline gelen çatlakları olan, kırlaşmış saçlarını tepeden kuş yuvası gibi toplayan kadın ne çok yaşlı ne de çok gençti.

"Ben Libya'nın ar-"

"Git buradan!"

Sözümün kesilmesine mi kızayım yoksa tepkisine mi şaşırmalıyım bilemediğim anlar da kendimi toplamam uzun sürmedi. Her ne olursa olsun bugün bu iş bitmeli!

"Neden!?Sizinle görüşmem gerekiyor!"

"Git dedim!"

Ben de senin muşmula suratına katlanmak zorunda değilim zaten ama öğrenmem gereken şeyler var seni küçük moruk aptal! Ağzımı açmış bir şey söyleyecektim ki kolumun dirsek kısmından tutup içeri çekilmem sadece üç saniye'yi aldı. Az önce sert tavırları olan kadın gitmiş yerine endişeli biri gelmişti. Ellerini birbirine sürtüyor, avuçlarına ofluyordu. Kafası karışmıştı. Benim de kafam karıştı!Ne yapmaya çalışıyor bu bunak!

Vampir okulum 2Where stories live. Discover now