6:"do me a favour"

384 46 60
                                    


"Ve bizi bağlayan bağlar parçalandı.

'Siktir git' dese daha nazik olabilirdi belki."

*

Bol bol yoruumm

Bir sene önce, Parti sabahı

Duştan çıktığında yaptığı ilk şey, saçlarını kurulamak oldu Steve'in. Kıskanılası güzellikteki saçlarına her daim inkar etse de çok önem verirdi. Kuruladıktan sonra sprey halinde bir bakım kremi sürmesinin tek açıklaması bu olabilirdi çünkü. Hemen ardından önceden hazırlayıp yatağa koyduğu giysilerini aldı. Krem, yarım kollu oversize bir gömlek giyip iki düğmesini açık bıraktı. Altına da siyah bir kot pantolon giyip kırmızı air jodanlarını da giyince daha fazla oyalanmadan evden çıktı. 

Henry ve Billy onu partinin yapılacağı mekanda bekliyordu. Vakit kaybetmeden arabasını oraya sürdü. Kasabanın dışında kalan, Steve ve ailesinin pek kullanmadığı bir malikaneydi burası. Ormanın içinde kalıyordu, gizli saklıydı ve en önemlisi şehirden uzak olduğu için her şey yapılabilirdi, her şey. 

Arabasını evin girişinde bırakıp eve girdiğinde etrafta parti için hazırlıklar sürüyordu hala. Çalışanlardan biri güler yüzle ona yaklaşıp havuzun olduğu arka bahçeyi gösterdi. "Hoş geldiniz Bay Harrington, arkadaşlarınız sizi bekliyor." Teşekkür ederek oraya yöneldi. Bahçeye çıktığında Henry puflardan birinde oturmuş telefonuyla ilgilenirken Billy de uzaklara dalmış halde birasını yudumluyordu. "Tanrım, yanınızda olmadığımda bu kadar içler acısı bir halde olmanız çok üzücü." dedi Steve sahte bir üzüntüyle. Henry'nin yanındaki boş pufa kendini atarken Billy de bütün dikkatini onlara verip masaya yaslanmıştı.

"Ee, içinize sinmeyen bir şey var mı?"

Billy imali bir bakış attı Henry'nin olduğu tarafa. "Bilemiyorum ki, geldiğinden beri bir kere bile sesini duyduysam cennete falan gideceğim." dedi dalga geçen bir sesle. "Hala o kızla mı konuşuyor?" Billy başını salladı. "Keşke sadece konuşsa, partiye davet bile etmiş. Resmen kız on yıllık arkadaşlığımızın yüz adım önünde." Henry umursamazca omuz silkerek telefonunu masaya bıraktı. "Kapının önüne koyalım diye ısrar ettiğin sikik B harfine yorum yapmadım diye beni suçlayamazsın." Billy göz devirirken Steve kahkaha attı. "Sana inanamıyorum, on yaşında mısın Bill?" dedi kahkahalarının arasından. Billy'nin suratı düşmüştü. "Siktirin be, küçükken içimde kalmıştı sadece."

"Hey, kıyamama sana." deyip oturduğu yerden bacağını  dürttü Steve. "Tamam egoist çocuk, kapının tam önüne toz pembe ve kocaman bir  B harfi koyacağız." Sahte bir kahkaha attı Steve'in lafına karşı. "Neyse ne dostlarım," dedi Henry elinde birasıyla ayaklanırken, tıpkı Steve'den gördüğü gibi kraliyet selamı verdi. "Eğer bana bu gece ulaşamazsanız, avıma dişlerimi  geçiriyor olacağım."

*

Günümüz 

"Billy'nin geçen sene hapse girmesine sebep olan olay, Henry'i bıçaklamasıymış."

"Ne?" Will'in o an her şeyi söylemesini bekleyebilirdim ama bunu asla. "Bu da nereden çıktı?" diyebildim zar zor. "Sen bu okula geleli bir sene oldu, bilmemen normal. Okulun hatta kasabanın golden trio şu sayılırdı onlar, anaokulundan beri arkadaştılar." Her ne kadar bundan önce Hawkins'te yaşamıyor olsam da onların önceden arkadaş olduğuna dair az çok bir şeyler hatırlıyordum.

last chance to die •steddie•Donde viven las historias. Descúbrelo ahora