yirmi altı

4.7K 311 37
                                    

cuma
11.55

   emirhan cuma günlerinden nefret ediyordu. iki günü evde yalnız başına geçirecek olma düşüncesi bile onu boğuyorken 'acaba yarın babam eve uğrar mı?' diye düşünmeden edemiyordu cuma günleri.

   zilin çalmasıyla kafasını önündeki test kitabından kaldırdı. sağ çaprazında oturan altın saçlı çocuğa göz ucuyla bakarken sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. önceden olsa alp arkasına dönüp emirhan'a gülümserdi. ama emirhan her şeyi batırdığı gibi bunu da batırmıştı. kendini bir türlü affedemiyordu. alp'in affetmeyecek olmasını boşvermişti, çok haksızdı. emirhan belki alp olmadan devam edebilirdi ama kendisini affetmeden yaşayamazdı.

   alp'in güldüğünü duyunca fark etti emirhan, onun yakınlarında bir yerde olmadan yaşayamazdı artık. geri dönüşü olmayan bir yola girmiş gibi hissediyordu. ekin ne kadar üstelese de o buna aşk dememekte ısrarcıydı. aşk bu kadar basit ve hızlı olamazdı.

   emirhan aşık olsaydı alp'in sırrını birilerine söylemek gibi bir hata yapmazdı. ya da belki de tam tersi, aşık olmasaydı mantığını kullanırdı. bu sorundan kaçabildiği yere kadar kaçmak istiyordu.

   ayağa kalktığında eli kalemliğine çarpmıştı. yere düşen kalemliği umursamadan üstünden geçti. alp'in yanında durma veya önündeki boş sıraya oturma düşüncesi çok cazip geliyordu ama bunu ne zaman denese ya hiç tepki almıyor ya çok yaratıcı küfürler duyuyordu. emirhan ne kadar ezik olduğunu düşününce ağlayası geldi.

   o ezik değildi ama hep öyle hissetti.

   "emirhan?" diye seslendi arka sıralardan birinde oturan eray. emirhan düşünmeden arkasına döndüğünde alp'le göz göze geldiler, gözlerini kaçırdı.

   derin bir nefes almadan önce "ne oldu?" diye sordu eray'a. sesi güçlü çıksın diye uğraşmıştı. böyle bir şeyin bile uğraş gerektirmesi sinirini bozmuştu.

   eray yere düşen kalemliği işaret etti. "kalemliğin düştü." emirhan teşekkür niyetine gülümsemeye çalıştı. gerçekten başarısız bir gülümsemeydi. emirhan bir iki adım atıp sıranın altına düşen kalemliği almak için dizlerinin üstüne çöktü. kafasını sıranın altına soktuğunu fark etmediği için sertçe kalkmaya çalıştığında kafasını sıranın köşesine çarptı. "hay amına koyayım." dedi acıyla dolan gözlerini kırpıştırıp sıranın altından çıkarken. alp merakla ona dönmüştü ama o görmedi.

  "geçmişini sikeyim senin gibi sıranın kafamı yardın orospu çocuğu." alp onun sövmesine gülüp tamamen ona doğru döndü.

   alp, emirhan'ın yüzüne kapanan elinden göremese de emirhan sessizce ağlıyordu. emirhan sırasına oturup eline baktı alnı kanıyor mu diye. alp onun ıslanan yanaklarını görünce ne yapacağını bilememişti.

   emirhan sıraya kapandığında vücudu sarsılmaya başlamıştı. alp'in gözleri ise ekin'i arıyordu. fakat ekin sevgilisinin yanına gitmiş olmalıydı. kalktı ve emirhan'ın önündeki boş sıraya oturup elini yumuşak saçlara daldırdı. pişman olacağının farkındaydı. emirhan, onun güvenini hiçe sayıp elinde olmadan öğrendiği bir şeyi herkese yaymıştı. alp olsa ona asla söylemezdi.

  emirhan duraksayıp kafasını kaldırdığında alp'le göz göze gelmeyi hiç beklemiyordu. alp'in eli emirhan'ın çenesinin etrafından dolanmış ensesine ulaşıyordu.

benim kafam siktirmiş gitmişWhere stories live. Discover now