45 : Teselli

217 23 0
                                    


Berat bunu söyleyip doğruca okula yönelmişti . Bende hemen arkasından takip ettim onu . Okula girdiğimizde onu durdurup bir köşeye çekip ne olup bittiğini sordum . Kolunu benden kurtarıp ciddi bir ses tonuyla '' Yok bir şey ! '' diyerek çekip gitmişti .

Gerçekten ne oluyordu bu çocuğa !?

...

Arkasınca gidip sınıfa girdim . En nihayetinde ne olacağını öğrenecektim sonuçta !..

...

Biz sınıfa girdiğimizde ders zili çaldığından konuşamadım ama teneffüste hemen konuşacaktım .

Bu yüzden 40 dakikalık dersin çok hızlı geçmesi için dua ettim .

Nihayet ders de bitmiş ve teneffüs zili çalmıştı .

Hızla arkamı dönüp Berat bir yere gidemeden konuştum . 

'' Ne oluyor Berat , neyin var ? ''

Berat ilk başta umursamayıp ayağa kalkarken bende peşinden kalktım .

'' İyi misin sen niye bakmıyorsun yüzüme !? ''

Kolundan tuttuğumda en sonunda bana bakabilmişti . Suratı çok sert idi . Kolunu hızlıca benden çekip şu kırıcı sözleri söyledikten sonra çekip gitmişti :

'' Ne istiyorsun ikidir peşimdesin ya !? Peşimde dolanıp durma ! ''

...

Şaşkınca Yiğit'e baktığımda o çoktan ayağa kalkmış ve bana bakmaktaydı . '' Ne oluyor öğreneceğim ! '' diyerek hızlıca Berat'ın arkasından gitti . Bende sırama geri oturmuş ve teneffüs bitine kadar kafamı sıraya gömmüştüm . 

Yiğit tekrar sınıfa geldiğinde hemen başımı kaldırıp ne olduğunu sormuştum . Yiğit'in verdiği cevap da şuydu :

'' Yetişemedim bastı gitti . ''

Buğra :

- Nereye bastı !?

'Yiğit :

- Okulu astı işte anla !

...

Berat'ın bu çekip gidişinden sonra doğru düzgün dersleri dinleyememiştim . Neyseki birkaç ders sonra okul bitmiş ve hiç vakit kaybetmeden eve gitmiştim . Eve varır varmaz kendimi yatağa atıverdim . Şuan aşırı mutsuzdum . Dünkü ve sabahki halimden hiç mi hiç eser yoktu . 

Berat'ın niye böyle yaptığını düşünürken söylediği kırıcı sözler de aklıma gelmişti . En sonunda dayanamayıp kendimi yatağın içine sokmuştum . 

Yatağın içinde kalmaya devam ettikçe daha da kötü oluyordum . 

Daha fazla buna katlanamayacağımı anladıktan sonra telefonumu elime alarak kişilerime girdim .  Arayacaktım , arayacak ve buluşacaktım . Ne olup bittiğini de öğrenecektim .

Telefonu sürekli çaldırmıştım ama açmamıştı . 3 kere denemiştim . 4. denediğimde suratıma kapatmıştı . Sinir olmuş bir şekilde WhatsApp'a girerek mesaj attım . Mesaj iletilmişti ama cevap vermiyordu . Çevrimiçi kalmaya devam ettim . Bi' 10 dakika sonra nihayet çevrimiçi olabilmişti . 

Yazdığı tek bir mesaj ile de doğruca çevrimdışı olmuştu  .Bir daha ne yazarsam yazayım geri de dönmemişti .

'' Bir süre konuşmayalım . ''



...

En sonunda dayanamayıp Yağız'ı aramıştım ve sahile gelmesini söylemiştim . Ne odluğunu sorsa da cevap vermeden telefonu suratına kapadım ve üzerime bir şeyler giyerek kendimi evden dışarı attım . Doğruca evin altındaki sahile indikten sonra kendimi taşlıklara atmış ve oturmuştum . Deniz dalgalarına o kadar çok yakın oturmuştum ki beni alıp götürecekmiş gibi hissediyordum . 

Elime gelen ve giden su dalgasıyla oynarken arkadan bir ayak sesi gelmişti . Sonrasında da Yağız'ın sesi .

'' Gözde ? ''

Hızlıca ayaklanıp arkamı döndüm ve hızlıca yanına gidip ona sımsıkı sarıldım . Saçlarımı okşayıp sarılmama sıkı sıkı karşılık verirken ne olduğunu sormadan da edememişti . Ben ise öyle sessizce duruyordum ve hiçbir şey söyleyemiyordum .

En sonunda benden ayrıldı ve beni taşlıklara çekerek oturttu . Gözlerimin içine baktıktan bir süre sonra kaşları çatılmış ve hızlıca şu soruyu sormuştu :

'' Ağladın mı sen !? Kim ağlattı seni !? ''

'' Yok bir şey ... ''

'' Nasıl yok bir şey !? İyi misin sen !? ''

'' Ben iyiyim . Sadece ... ''

'' Sadece ne !? ''

'' Hiç , hiç kimse ağlatmadı beni . Sadece ... Sadece mutsuzum . Sımsıkı sarılacak birine ihtiyacım vardı . Çok gülen çok ağlar sözü gerçekten de doğru . Ben dün ne kadar mutluyduysam bugün de o kadar mutsuzum şuan . Ben hiçbir şey yapmadım . Hiçbir şey yapmadım ama bu oldu işte . Ben çok kötü biriyim sadece kendimi düşünüyorum değil mi !? Seni de buraya zorla getirdim ben özür dilerim düşünemedim ... Seni de kay... ''

'' Şşş bu gözler ağlamak için çok güzel değiller mi ? Sen tanıdığım en iyi kızsın . Ağlama her ne oldu anlatmasan bile , ben yanındayım . Tam da buradayım ... ''

Yanağımdan süzülen göz yaşını parmağıyla silmişti . Eli hala yanağımı tutarken bir anda yaklaşmış ve dudağıma ufak bir buse kondurmuştu . Tepkisizce öyle dururken bir anda geri çekilmişti . 

'' B-ben özür dilerim istemeden oldu . Özür dilerim Gözde ! ''

''S-sorun değil . ''

'' Ben seni gerçekten çok seviyorum Gözde her şeyden , herkesten çok . ''

'' Bende , bende seni seviyorum ama ... Ama kafam şuan gerçekten çok karışık . Sana ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum . Sadece sessizce oturup vakit geçirmeyi istiyorum ... ''

'' Seni asla zorlamam , kararın ne olursa da olsun hep yanındayım ben . ''

'' Kafa karışıklığım geçer geçmez vakit bile kaybetmeyeceğime emin olabilirsin . ''

'' Seni tanıyorum Gözde , bana döneceğini de biliyorum . Kararın her ne olursa olsun beni üzmeyeceğini bil . ''

Bir süre boş boş oturduktan sonra nihayet ayaklanıp ayrılmıştık . Eve girer girmez kendimi doğruca odama attım . Akşam yemeği vakti gelince de odamdan çıkmak zorunda kalmıştım . 

Tabii akşam yemeğini yedikten hemen sonra odama tekrar gitmiştim orası da ayrı !..

...


Sabah doğruca hiçbir şey yemeden hazırlanıp okulun yolunu tuttuk . Okula gerçekten geç kalıyordum . Gece nasıl uyuduysam ya da uyuyamadıysam sabah zar zor kalkmıştım .  Hızlıca giyinerek kendimi yollara attım .

Okulun kapısına vardığımda ise zilin çalmasına 3 dakika vardı . Koşa koşa bahçede ilerleyip okulun binasına girdim . Öğretmen zili çaldı çalacaktı . Tam sınıfın kapısının önünde iken öğretmen gelmişti . 

Öğretmen kapıyı açınca içeri girdim ve arkamdan da öğretmen girdi . 

Hızlıca sırama yerleşip kitaplarımı çıkardım . 

Öğretmen hemen derse başlamış ve bir şeyler anlatmıştı . Zil çalınca hepimiz beden için spor salonunun yolunu tuttuk .

Keşke erken kalkıp bir şeyler atıştırabilseydim . Aç aç beden dersinde nasıl aktif olacaktım ben !? 

Hazal ile doğruca soyunma odasına gidip giyindik ve spor salonuna girdik . Zilin çalmasına 1 - 2 dakika vardı . Tribün tarafına çıkıp oturup bekledikten kısa bir süre sonra sınıf toplanmaya başlamış ve sonrasında da ders zili çalmıştı . 

2 dakika sonra da öğretmenler zili çalmış ve öğretmen çalan zil eşliğinde spor salonuna girmişti . Yoklamayı aldıktan sonra herkesi ikişerli sıraya sokup ısınmamız için koşturdu ve yürüttü . Gerçekten aynı şeyleri yapmak çok sıkıcıydı . Özellikle bir de sabahın köründeyse ve açsan !..

...


Kolej Aşkı : Entrikalar KolejiWhere stories live. Discover now