2.7

1.9K 127 31
                                    

"Seni seviyorum Arel!"

Üç kelime, tek cümle, on yedi harf; duran bir akıl...

Gondol aşağı doğru iniyordu ama ben tutunmayı bile unutmuştum o an sanki. Yüzüme çarpan şiddetli rüzgarı, gözlerim açık olduğu için gelen boğulma hissini bile hissetmemeye başlamıştım. Araz ise bana "Sonunda söyledim de kurtuldum." der gibi bakıyordu.

Peki, benim hislerim neydi?

Gondol bir kez daha en yukarı çıkıp birkaç saniye öyle kaldığında kendime geldim. Resmen baş aşağı duruyorduk!

Hay sokarım duyguna, ölüyoruz! "Ananı avradını gelmişini geçmişini soyunu sopunu biladerini bacını..."

"Arel tamam, sakin!" diyip gülerek eliyle ağzımı kapattı Araz. Ona dik dik bakacakken aniden aşağı inen gondol buna engel olup daha büyük bir çığlık atmama neden oldu.

Yükseklik korkusu olan biri gondola binip aşk itirafı alırsa neler olur adlı çalışmaya hoş geldiniz!

Seni hiç özlemedim iç ses.

Birkaç dakika sonra aşağı indiğimizde baş dönmem yüzünden ayakta duracak hâlde bile değildim. Hızlıca bir yere oturduk ve Araz'ın ne ara aldığını bilmediğim pet şişedeki sudan içtim.

"Araz yukarda dediklerin..." Devamını getiremeden ellerini kaldırıp susturdu beni.

"Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin. Doğru yer ve doğru zamandı bana göre, o kadar. Başka binmek istediğin bir şey var mı?" diyerek oyuncaklara baktı. Aslında canım bir şey istemiyordu. Sadece eve gidip depresyonuma devam etmek istiyordum. Yeterince yorgundum.

Başımı iki yana sallayınca ayağa kalktık. O biletleri iade ederken ben bekledim.

Arabaya doğru ilerlerken gözüm kapanıyordu. Araba biraz uzaktaydı, girişte park etmek için yer bulamamıştık. Birkaç saniyede bir dalıyor, sonra tekrar başımı kaldırıyordum. Gondol uykumu açmamış, aksine daha çok getirmişti sanki.

"Gel şuraya, gel!" diyerek eliyle başımı omzuna yatırdı Araz. Normalde kesin bir hainlik yapardım ama saçma bir şekilde aşırı yorgun hissediyordum. Arabaya bindikten birkaç dakika sonra çoktan uykuya dalmıştım bile.

"O iyi mi?"

"Evet Araz, iyi. Uzun zamandır tek yaptığı yatmak olduğu için bünyesine fazla gelmiş olabilir. Merak etme, uykusu hafif olduğu için şu an uyandı ve bizi dinliyor." Ya bu Öykü beni niye bu kadar iyi tanıyor?

"Çok konuşmasana sen, bozuk masal!" diyerek gözlerimi araladım. Bayıldığım gün olduğu gibi Araz ayak ucumda, Öykü dibimdeki sandalyedeydi. Ege'yi aradı gözlerim.

"Bırak lan telefonumu!" Halıya oturmuş, elinde benim telefonumla oyun oynuyordu!

"Ya abla dur, bak ne güzel futbol oyunu var!"

"Sen şifreyi nereden biliyorsun ki?"

Sırıtarak gözleriyle Öykü'yü işaret etti. Soluma dönüp gözlerimi kısarak ona baktım. "Kardeş dedik tarihi geçmiş çakma Nutella çıktı." Araz bu dediğime kahkaha atarken Öykü gülümsüyordu.

"Vermezsem kafana su dökecekti sonra dayağı yine ben yiyecektim, ne yapayım? Telefonunda futbol oyunu olduğunu söylemek gibi bir hata yapmışım!"

"Geri zekalı..." Daha sövecekken sıkıca bana sarıldı.

"Seni özledim geri zekalı..."

"Valla ben de kendimi çok özledim Öykü'cüğüm!"

"Tüm duygusallığı bozdun yine, mal!" Söylenerek benden ayrıldı. Şalımı düzeltip etrafa baktım.

"Haydar'ım nerede benim?"

Bunu dedikten sonra Araz'ın Öykü'ye göz kırptığını gördüm.

"Haydar! Gel oğluşum, Ege burada!" Ben ne olduğunu anlamazken aniden kapıdan çita hızında Haydar girdi ve Ege'nin üstüne atladı.

"Lan bu kediyi benim üstüme salmasanıza!"

"Düzgün konuş yeğenimle!"

"Ben hâlâ ne olduğunu anlamıyorum!" dedim ve yataktan kalkıp Ege'nin yanına çöktüm. Kafasına çıkmaya çalışan Haydar'ı kucaklayıp sevmeye başladım.

"Ya Haydar hastalandığında onu veterinere götürürken bu mal da geldi. Üstüne bir de Haydar'ın kuyruğuna bastı. Haydar'da da deve kini varmış, onu kendine benzettiğin için de Ege'yi her gördüğünde tepesine çıkıp dövmeye çalışıyor!"

"Helal oğluşuma!" diyerek patisiyle elimi tokuşturdum.

"Ailecek manyak bunlar." Söylenerek kalktı Ege ve üstünü silkeledi.

"Yiyecek bir şey var mı?" Doğrudan Öykü'ye soruyordu sırıtarak.

"Elinin körü var yi'cen mi?"

"Olur olur yeriz yeriz."

"Salak..."

Avukat Bey -Texting- ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin