Bölüm 1

4K 214 14
                                    

1. BÖLÜM

Sonay, ilk kaçağı yakalamış, Baphomet'i uzun ve meşakkatli bir yolculuk sonrasında, nihayet onikse hapsedebilmişti. Elbette arkadaşlarının yardımı olmasa bunu başarması mümkün olmazdı.

Kolay bir savaş olmamıştı ama sonucun güzel olması rahatlatıcıydı. Şimdi elinde dört oniks taşı, bir yakutu ve bir de melek ışığı vardı. Melek ışığı ve yakutu cebine koyup, diğerlerini sırt çantasına yerleştirdi. Ardından, arkadaşlarıyla birlikte Yansı Sarnıcına doğru yola çıktı.

Kampta, bölgelerle alakalı herhangi bir ders görmedikleri için, ne kendisi, ne de Erce, Yansı Sarnıcı hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Tabi uğrayacakları diğer yerler konusunda da fikirleri yoktu.

Sonay ümitle Alev Kafaya baktı. "Sen kapıların açıldığı yerler hakkında bir şeyler biliyor olmalısın."

Pruel, mahcup bir gülümsemeyle yanıtladı. "Şey, aslına bakarsan, hayır... Ben kapılardan hiç ayrılmam. Yani, en azından şimdiye kadar hiç ayrılmamıştım." Sonay, onun tavırlarında çocuksu bir yan görüyordu. Boyutlarına bakıldığında her ne kadar dev gibi ve korkunç bir cüsseye sahip olsa da, içinde bir çocuk barındırdığı açıktı.

Alev Kafayla, berbat bir tanışma faslı yaşamışlardı. Tabi iyi tarafından bakılacak olursa, kötü bir başlangıca göre oldukça iyi arkadaş olmuşlardı.

Yaklaşık on metre ilerilerinde oluşan pusu gördüklerinde, herkes gardını alıp, dövüşe hazırlandı. Bildikleri kadarıyla, yakalamaları gereken diğer firari, ölüm meleği Mordad'dı ve Yansı Sarnıcında olması gerekiyordu. Yani en azından Sonay'ın öngörüsüne göre...

Cehennem hükümdarıyla bu kadar erken karşılaşmak, herkesi şaşırtmıştı.

Grup tetikte, pusun içinden düşmanlarının çıkmasını beklerken, sis ağır ağır dağılmaya başladı. Aslında melek ışığının yansımasını görebiliyorlardı fakat Mordad'ın da, aynı enerjiye sahip olduğu düşünülürse, gelen kişinin kim olduğunu anlamaları imkânsızdı. Pür dikkat pusun tamamen dağılmasını beklediler.

Ortama sessizlik hâkimdi. Aniden baş melek Gilmen'in gür sesi duyuldu. Grup, rahat bir nefes alarak gardını indirdi.

"Tebrik ederim, Bap'ı yakalamayı başardınız. Sıra ikinci firari de! Eminim onu yakalamayı da başaracaksınız ve tabi, diğerlerini de. Size bu konuda güvenim sonsuz. Mordad zamanında başarılı bir ölüm meleğiydi. Cehenneme gitmeyi hak etmiş olabilir, ancak verilen güçler geri alınamadığı için, hâlâ bir ölüm meleği olduğunu unutmamalısınız."

Üçlü sükûnetle baş meleklerini dinliyordu. Gilmen herhangi bir itiraz ya da soru olmadığını anlayınca, konuşmasına devam etti.

"Sonay, yakutu bana vermeni istiyorum. Yanında kalması çok tehlikeli. Oradan çıkmayı başaramadan önce, onu tecride almalıyım. Ayrıca melek ışığını da vermelisin." diyerek elini uzattı.

Yeni yetme itirazsız kendisine söyleneni yaptı. Elini cebine atıp, içinden yakutla yüzüğü çıkardı ve baş meleğin avucuna koydu. Elini tam geri çekecekken, taşta görüntüler belirmeye başladı. Şaşkın bakışlarla, öylece kalakalmıştı.

Baphomet'in yansıması göründü başta. Ardından bir el, taşın içinden çıkıp, kızın bileğini sardı. Güçlü parmaklar öylesine büyük bir baskı uyguluyordu ki, Sonay tüm gücüyle çığlıklar atıp, bileğini ondan kurtarmaya çalışıyordu. Yavaş yavaş taşın içine doğru çekildiğini görünce, dehşete düştü. Korkuyla kendini yere atıp, debelenmeye başladı.

Gilmen, müdahale etme yetkisine sahip olmadığı halde, yeni yetmenin kaybına izin veremezdi. Bir an çelişkiye düşse de, bir an sonra, diğer elini taşın üzerine kapatıp, bir şeyler mırıldandı. Ellerini yeniden açtığında, yakut yok olmuştu.

Baş meleğin elinde yalnızca, mavi ışıltılara sahip işlemeli yüzük kalmıştı. Vakit kaybetmeden işe koyuldu. Dilinden dökülen birkaç tılsımlı sözcükle, melek ışığını da ait olduğu yere gönderip, görünürdeki tehlikeleri bertaraf etti. Görünmeyen tehlikeyse, yeni yetmenin yaşadığı bu sahnenin, nelere mâl olacağıydı...

Sonay hayatının korkusunu yaşamıştı. Gilmen onu kurtarmıştı ama yaşadığı dehşeti ona unutturmayı asla başaramazdı.

Yeni yetme, cehennem hükümdarının gerçek gücüne az evvel şahit olmuştu. Demek ki, Baphomet'i yakalayabilmesi sadece şanstı. Toparlanmaya çalışırken, Yansı Sarnıcında başına gelebilecekleri düşündü. Orada, onları bekleyen ölüm meleğini ve diğer güçlü hükümdarları...

Hükümdarlarla gireceği savaşı kazanmasının imkânsızlığını!

Gilmen, kızın düştüğü umutsuzluğu gözlerinden okuyabiliyordu. Tereddüt etmeden yeni yetmenin yanına gidip, avucunda oluşturduğu tılsımı onun kalbine itti. Önceki sihrin etkisi, yaşadığı son olayla birlikte yerle bir olmuştu. Bu tılsım ona iyi gelecek, önceki güçlü, korkusuz haline geri döndürecekti.

Sonay, Gilmen'in gözlerinin içine bakıp, bir cevap aradı. Ancak baş melek sessizdi. Aynı sessizlikte arkasını dönüp, geldiği gibi puslar içinde kayboldu.

Gilmen, yeni yetmenin son bakışını unutmayacaktı. Aşıladığı her tılsım, ruhsal değişimine etki ediyordu. Bu kadar kısa aralıklarla onu sihirlemeyi bırakmalıydı. Ancak elinden gelen başka bir şey yoktu. Kaçakları yakalayabilecek tek kişi bu kızdı. Ve onu kaybetmeyi göze alamazdı. Hükümdarlar, peşlerine düşen birilerinin olmadığını anladıkları anda, yakalanmayacaklarının rahatlığıyla, dünyayı birbirine katmaya başlarlardı...

Melekler Kampı 2 -YANSI SARNICI-(Tamamlandı) KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now