Bölüm 12

1.1K 148 2
                                    

12. BÖLÜM

Erce bir konuda haklıydı. Sonay, kapı açıldığını sandığı ağaç gövdesine toslamış ve kendinden geçmişti. Zaten ne olmuşsa, ondan sonra olmuştu. Farklı bir boyuta geçmiş, bir sürü gerçek şey yaşamıştı. Neler olduğu aklına gelince, irkildi.

Ağaca çarpmanın etkisiyle üç metre ileriye fırlamış olan sırt çantasını alıp, omuzuna taktı. Çantayı bir daha kaybetme riskini göze alamadığından, iki koluna birden taktı ve emniyetini de karnının üzerinde kilitleyip, riski tamamen ortadan kaldırdı. Artık çantasını aramak zorunda kalmayacaktı.

Engebeli yolda, dur durak bilmeden koşuyorlardı. Yolu bilen kişi Sonay olduğundan, Erce onu takip ediyordu. Arada bir karşılarına çıkan kapılardan, mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorlardı.

Yaklaşık on beş dakikalık ritmik koşularının sonucunda, sarnıca ulaşmayı başardılar. Yolda herhangi bir aksilikle karşılaşmamaları memnun ediciydi.

Sonay bir çalı öbeğinin arkasına saklanıp, arkadaşına da yanına gelmesini işaret etti. Bulunduğu yerden Abra'yı görebiliyordu fakat ejderha görünürde yoktu. Canavarın pusuda olduğunu bildiği için, dikkatli davrandı.

Sessizce biraz daha ileride ki çalılığa ulaştı. Erce hemen arkasındaydı. Öngörüsünde, ejderhanın hangi açıda olduğunu hatırlamaya çalıştı. Böylelikle saklandığı yeri bulabilirdi.

"Şu tarafta!"

Sonay hatırlayana kadar, Erce çoktan pusuda bekleyen canavarı görmüştü. Yeni yetme arkadaşının gösterdiği noktaya dikti gözlerini. Evet, oradaydı. Ağaçlıkların gerisinde, devasa gövdesini kamufle etmeye çalışıyordu. 

Ejderhaya görünmeden göle ulaşması mümkün değildi. Açıklık çok fazlaydı. Güzel bir plan yapması gerekiyordu. Öylece gidip, elini kolunu sallayarak Abra'yı alamazdı.

Erce'ye dönüp, ona planı anlatmaya başladı. Çok parlak bir fikir olmasa da, hiç yoktan iyiydi.

"Birimizin ejderhayı oyalaması gerekiyor. Bunu sen yapacaksın, Abra'yı başka türlü oradan çıkaramayız."

Erce endişeli bakışlarıyla, "Neden ben?" diye sordu.

"Çünkü yüzmede ben iyiyim, koşudaysa sen... Bak, plan çok basit. Kapıları kullan, her kapı farklı bir yere açılıyor. Birkaç kere üst üste kapı değiştirirsen, ejderhanın seni bulması zorlaşacaktır. Ama kanatları olduğunu sakın aklından çıkarma, o yüzden çok hızlı olmalısın!"

"Yakalanırsam..."

"Yakalanmayacaksın, bana inan. Sadece söylediklerimi yap, yeter."

Erce eliyle, ejderhanın bulunduğu yönü işaret edip, sızlandı. "Şuna bir baksana, yakalanırsam hiç şansım olmaz!"

"Yine çocuk gibi mızmızlanmaya başladın, buna vaktimiz yok. Lütfen bir an önce kendine gel. Abra'yı kurtarıp, görevimize odaklanmalıyız. Hazırsan başlayalım artık!"

"Peki, peki anladım... Anladım da, sonra?"

"Sonra mı?"

"Evet sonra? Yani senin Abra'yı kurtardığını ve benim de ejderhayı atlattığımı düşünelim. Sonrasında nerede buluşacağız?"

Sonay düşünceliydi. Planın bu kısmı hiç aklına gelmemişti. Zaten oldum olası plan yapmayı beceremezdi. Genelde belaya gözü kapalı atladığı için, gerekte olmazdı. Ama şu anda, hataya yer yoktu. Küçük ejderin hayatı söz konusuydu. Ve kendi hayatları...

"Bak, geçidi ikimizde bilmiyoruz. Bu durumda en doğrusu, bir dahaki geçişte buluşmak olur. Ne dersin?"

"Unuttuğun küçük bir detayı hatırlatmama izin ver. Senin gibi öngörü yeteneğine sahip değilim. Anlayacağın, kapıyı bulmak bahsettiğin kadar kolay olmayacak."

"Haklısın ama unuttuğun ufacık bir detay yok mu? Alev Kafayı çağırıp, yolu göstermesini isteyebilirsin!"

Sonay gerilen sinirlerini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Bazen bu çocuğun, gerçek bir ahmak olup olmadığı konusunda kararsız kalıyordu. Kim bilir, belki de tek yaptığı zaman kazanmaktı. Korkunun, neredeyse paçalarından akmak üzere olduğu düşünülürse, davranışı normal karşılanabilirdi.

"Hımmm, doğru."

Sonay, Erce'nin içinden Pruel'e küfürler savurduğuna emindi. "Hadi o zaman başlıyoruz. Hazır mısın?"

"Fark eder mi?"

Sonay hayır anlamında başını salladı ve arkadaşına gitmesini işaret etti. Bakışlarıyla onu takip ediyordu. Her hareketini izliyor, korkup geri gelmesinden çekiniyordu. Ama bu olmadı. Erce, kızdan yaklaşık yarım kilometre uzaklaştıktan sonra, Abra'ya seslenmeye başladı.

"Abra... Abra... Abra uyan..."

Sonay şaşkınlık içinde, arkadaşının aklındakini anlamaya çalışıyordu. Bunun derdi neydi? Abra'yı kurtarma görevi kendisinindi, Erce'nin değil. Onun ejderhayı uzaklaştırması gerekiyordu.

Ejderha görkemli kanatlarını açıp, aniden havaya zıpladı ve süzülmeye başladı. Erce'nin üzerine doğru. Sonay onun ne yapmaya çalıştığını, o anda anladı. Pusudaki canavarın dikkatini, kendi üzerine çekmekti amacı. Başarmıştı. Ejderha bir an bile düşünmeden, dev cüssesiyle arkadaşının peşine düşmüştü.

Erce korkuyla arkasını dönüp, tüm gücüyle koşmaya başladı. Evet, uzun mesafe koşularında her zaman birinci oluyordu fakat bugün birincilik yeterli olmayacaktı. Dünyanın en güçlü canavarından, çok daha hızlı olması gerekiyordu. Zira ejderha, tam tepesindeydi...

Melekler Kampı 2 -YANSI SARNICI-(Tamamlandı) KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now