day 8

296 38 13
                                    

"jisoo, uyan hadi kuzum. okul vakti geliyor."

lisa, bir önceki gece jennie'yi bıraktıktan sonra, ailesiyle kavga eden jisoo'nun yanına koşmuştu. gittğindeyse kapıda ağlayan bir jisoo ile karşılaşmıştı.

jisoo'nun evine girmek istemediğini tekrar tekrar ağlayarak söylemesi üzerine, lisa onu kendi evine getirmişti. biraz konuşmuşlardı, jisoo sakinleşmişti ve uyumuşlardı.

lisa'nın dürtmesi sonucu uyanan jisoo gerindi. "bugün hiç gitmek istemiyorum."

lisa gülümsedi. "istersen bugün gelme? söz, tüm notları getiririm sana."

"aynen, okula gitmeyeyim de ailem bir daha beni almasın eve." jisoo saçlarını topladı. "teşekkür ederim lisa. her şey için yani."

"saçmalama, ne teşekkürü jisoo? kalk, yüzünü yıka hazırlan. sinirlendirme beni." jisoo gülümseyerek yataktan kalktı ve banyoya gitti.

jisoo sorunlarını asla dışarı vurmazdı, çok zorunda olmadıkça. bir önceki gün ailesiyle deli gibi kavga mı etmişti? rosé ve lisa'nın ruhu bile duymazdı. duygularını hep gizlerdi, o bu tarz bir insandı. o sebeple lisa bu geceyi okulda, rosé'nin yanında pek açmayacaktı. kendi de unutmuş gibi yapacaktı, jisoo bu şekilde rahat ederdi çünkü, biliyordu.

♡ ♡ ♡ ♡

"hem sana sarılıp hem film randevusu ayarlaması halis mi?" dedi rosé şaşırmış bir şekilde.

"daha bir hafta oldu, halis mi?" dedi jisoo şaşkınlıkla.

"işte. benim çekiciliğime kimse karşı koyamıyor," dedi lisa.

"umarım arkadaşlık için gönderdiği sinyalleri götümüzden alıp yanlış yorumlamıyoruzdur," dedi rosé.

rosé konuşuyorken lisa önünden arkadaş grubuyla yürüyen jennie'yi gördü. birbirlerine gülümseyerek el salladılar.

"bu çoktan kendini kaptırmış, ne desen boş," dedi jisoo.

"abartmayın, azcık hoşlanıyorum sadece. olmazsa oturup ağlamayacağım bile." lisa kolasından bir yudum aldı.

"tae bana yazdı," dedi rosé.

lisa ağzındaki kolayı püskürtmemek için zor durdu. "hangi tae?"

"biliyorsun işte. taehyung."

"evet, şu fuckboy popüler çocuk olan?" dedi lisa. "yanıt verme. sakın. mesajına yanıt verme."

"çok geç," dedi lisa çekingence.

jisoo rosé'nin omzuna hafifçe vurdu. "iyi halt ettin. hoşlanıyor musun ondan?"

"ew. hayır tabii ki de," dedi rosé. "ama yanıtsız bırakmak istemedim."

"kafana sıçayım rosé. çocuğun okulda duygularıyla oynayıp elinden geçirmediği kız yok."

"benim de duygularıyla oynayıp elimden geçirmediğim erkek yok aşklarım. beni iyilik meleği mi sandınız? merak etmeyin. benim duygularımla oynayamaz. ondan daha zekiyim, kanmam hiçbir şeye," dedi rosé kendine güvenen bir şekilde.

lisa ve jisoo aynı anda gözlerini devirdiler. "ağlarsan moral vermem."

"ne zaman bir erkek için ağladığımı gördünüz?" dedi rosé.

"tamam. böyle düşünnüce mantıklı geldi," dedi lisa. "yine de dikkat et."

ardından duydukları zil sesiyle sınıfa girdiler.

30 days || jenlisaOù les histoires vivent. Découvrez maintenant