36

390 33 7
                                    

Min-cha sabah uyandığında saat 9'du.

Yoongi'nin "vardık" mesajına yanıt verdikten sonra yataktan doğruldu. Telefonuna daha bir sürü mesaj gelmişti; Bang PD ona kendi avukatının numarasını atmıştı, uygunsa buluşup bir kahve içmek isteyen Jihyo vardı, Chulgi ona 2 ile 3 arasında müsait olamayacağını, hastaneye gitmesi gerektiğini söylemişti ve Jackson da dünkü paylaşılan fotoğraflarına bıyık çizip "Min-dede" yazarak ona geri atmıştı. Min-cha, tabii ki, hiçbirine cevap vermeden önce güzel bir duş aldı ve duştan çıktığında onu boş bir yatak karşılayınca biraz hüzünlü hissetti.

Yoongi ile ayrı kalmayı çok da iyi karşılamıyordu.

Açıkçası, ayrı kaldıkları onca zamandan sonra, ondan ayrı kalan iki hafta bile onun için zulüm gibiydi. Ama çoktan planlanmış bir olayı baltalayacak kadar da aptal değildi, bu yüzden gitmesine sesini çıkarmamıştı, çıkaramazdı da zaten. Yine de, yalnız kaldığı süreçte bu evde ne yapacağına dair hiçbir şey bilmiyordu. Dürüst olması gerekirse Yoongi'nin manyak eski sevgilisinden -medyaya kalırsa manyak olan kendisiydi- çekindiği için evde yalnız kalmayı bile istemiyordu. Belki Sunny ile kalabilirdi, ama Sunny şu an varyete çekimlerindeydi ve pek müsait olamayacaktı. CL zaten şu sıralarda Amerika'daydı. Diğer SNSD üyeleri müsait olurlar mıydı, acaba?

Kendisine kahve yaparken telefonu çaldığında, aradığı kişinin müstakbel kaynanası olduğunu görünce ister istemez heyecanlanmıştı.

" Günaydın, Chanjin. Uyandırmadım, ya? "

" Hayır, uyanmıştım. " dedi Min-cha, kahveyi kupasına doldururken. " Nasılsınız? "

" İyiyim, güzel kızım, sen nasılsın? "

Min-cha bir an duraksamıştı. Dünkü nefret bombardımanından sonra, açıkçası, hayatta kalmaya çalışıyordu, ve her şeyi unutmaya, ama hiç de kolay değildi. Ki, yalan söylemesinin bir anlamı da yoktu, çünkü Bayan Min zaten neyin döndüğünü biliyor olmalıydı.

" İyi sayılırım. " dedi, fazla sevecen bir şekilde, ama elinden gelmiyordu. Bayan Min'in karşı hatta iç çektiğini duydu.

" Ah, kızım, bana sorarsan o kıza tokat atman çok yanlıştı. " diye cevap verdi. Min-cha resmen nefesini tutmuştu. Zaten onlarca kişi tarafından azarlanmıştı, ama bir de Bayan Min tarafından azarlanırsa kendine gelemeyeceği kesindi. " Çünkü, o sülük kız, senin gibi birinin ona dokunmasını bile hak etmiyor, biliyor musun? "

Min-cha ister istemez gülmüştü. " Ne? Öyle mi? "

" Tabii. Benim minik oğluma ne çileler çektirdi. Şeytan o, şeytan. İnan bana. Yoongi ayrılmak için yalvardı resmen o kıza, yine peşini bırakmadı. Ama tabii, sen ben biliyoruz sadece, kimse bilmiyor bunu. Şeytan diyor ki, sen de aç bir hesap, her şeyi çat çat söyle, duyan duysun, gören görsün... "

Min-cha ne kadar rahatladığını tahmin bile edemezdi. İster istemez gülmüştü. " Hayır, hayır. Sorun yok, avukatımla görüşüyorum. Her şey hallolacak. "

" Hallolacak tabii, kızım. Başka bir seçeneği mi var? " Bayan Min cıkladı. " Yoongi gitti mi? Sabah erkenden çıkacaktı. "

" Evet, varmışlar bile. Çekime başlamışlar. "

" İyi, iyi. Sen ne yapacaksın bu iki haftada? "

" Aslına bakılırsa, planım yok. " dedi Min-cha, kupanın etrafını parmağıyla dolaşıyordu. " Yani, eğer avukat tutabilirsem dava ile uğraşabilirim ama ne zaman olacağı da belli değil. Buralarda olurum. "

" Ee, madem planın yoksa gelsene buraya? "

" Gerçekten mi? "

" Evet. Biz de sıkılıyoruz zaten, ya restoran ya ev, arada bir bağ bahçe. Hem sana da hava değişikliği olur, kafanı toparlarsın. "

ortak 2 || BTSOù les histoires vivent. Découvrez maintenant