16

524 49 96
                                    


" Ben ne kadar da şanssız bir insanım. "

Min-cha zengindi. Mütevazı olmamak gerekirse, bir milyonerdi. Evet. Bir milyonerdi. O kadar zengindi ki, sırf eski sevgilisiyle paylaştığı o eve geri gitmemek için her şeyini yeniden almıştı. Her şeyini derken, çok pahalı zevkleri yoktu zaten. Bir koltuk daha almıştı sadece. Birkaç halı. Yiyecekler. Yeni kıyafetler almak istemediği için Jungkook'tan eski eve gidip getirmesini rica etmişti, o da getirmişti. Jungkook kapısına geldiğinde yüzünden ne kadar üzgün olduğu görünüyordu ve Min-cha ona sarılmak istemişti, yeniden ağlamak istemişti çünkü bu ayrılığın onu sadece Yoongi'den değil, üyelerden de ayırdığını biliyordu.

Yine de gülmüştü.

Elindeki çantayı alıp gülümsemiş ve teşekkür etmişti, Jungkook artık burada mı kalacağını sorduğunda da evet demişti, ne zaman istersen gel.

Şimdi de terliklerinin üzerinde dikilirken ve bir elini beline dayamış bir şekilde yeni açıldığı için hala jelatini üzerinde olan televizyonuna bakıp kanal değiştirirken, tek düşündüğü şey gerçekten de ne kadar şanssız olduğuydu.

Sunny, en yakın arkadaşı, bir kase patlamış mısır ile beraber mutfaktan çıkıp yanına geldiğinde neden böyle düşündüğünü merak ettiği için ona doğru yürümüş ve koltuğa oturmuştu.

" Ne oldu? " diye sordu, ağzına birkaç parça patlamış mısır sokuşturarak. Min-cha iç çekti.

" Yani- git, herkes gibi normal bir sevgili yap, değil mi? Bir de benimkine bak. Dünyaca ünlü. Hangi kanalı açarsam açayım önüme o çıkıyor. İnternete giriyorum, tüm haber sitelerinde o. Herkes ona hayran. Her yerde o var. Hiç olmazsa bile hala menajerim. İnanabiliyor musun? Dünyanın en- en kötü eski sevgilisi. " Min-cha iç çekti ve ardından ona dönüp koltuğa oturdu. " Nasıl bir işin içine girdim ben böyle ya? "

" Onun da aynı şeyi düşündüğüne yemin bile edebilirim. " dedi Sunny ona bakarak, Min-cha bir an ona baktı ve ardından o da bir avuç patlamış mısır aldı. " Bence seni gördüğü her an kuduruyordur, seni bıraktığı için. "

" Hiç sanmıyorum ama neyse. "

Min-cha artık ağlamayı bırakmıştı. En azından, düzenli olarak ağlamayı. Hala bazen ağlıyordu, en azından geceleri, uyuyamadığında. Yine de daha az düşünüyordu, daha az hüzünleniyordu ve daha az hatırlıyordu. Sunny de ona iyi gittiğini söylemişti, hem de çok iyi gittiğini.

" Bir kere boyu kısaydı. " dedi Sunny ona bakarak. Min-cha iç çekti.

" Benden bayağı bir uzundu yine de. "

" Çok şirindi, Channie. Fazla şirindi. Hiç erkeksi durmuyor. "

" Ben onu öyle sevmiştim. "

" Çelimsizdi. Seni koruyamazdı. "

" Son zamanlarda çok fazla kas çalışıyordu. "

" Tanrı aşkına- kimin tarafındasın sen?! " Sunny sesi çatlak bir şekilde çemkirdiğinde Min-cha kendini bir anlık kötü hissetmişti. " Ayrılığın üzerinden böyle gelinmez, kızım. Kendini ondan iyi olduğuna inandırman lazım. Onu gözünde o kadar büyütmüşsün ki... Dönüp kendine bak, ortaya çıkalı sadece birkaç ay oldu ama çoğu popüler ünlüyle yarışıyorsun şimdiden. Sen onu kaybetmedin, o seni kaybetti. "

" Nereden emin olabilirsin ki? " dedi Min-cha hafiften mızmızlanarak, dudaklarını büzerek. " Bence burada kaybeden benim. "

" Eğer kaybeden sen olsaydın, hala senin menajerin olarak kalmazdı. "

ortak 2 || BTSWhere stories live. Discover now