Buraya fice başladığınız tarihi alabilirim! Xx
**
Taehyung|
Aracımdan inip kapıyı kapattığım gibi derin nefes çektiğim sigaramın dumanını havaya yüzük şeklinde üfledim.
Dumanın bir sis bulutu misali gecenin karanlığında dağılışını izlerken sessiz caddede derin bir yankı oluşturacak şekilde ıslık çaldım.
Hava serindi. Sigaramdan koca bir nefes daha içime çekerek, kalçamı yasladığım aracımdan ayrılıp bahçeye doğru ilerledim.
Son bir nefesin ardından sigara izmaritini yolun kenarına fırlatarak evimin demir kapısını itekledim.
Tam o sırada bir ciyaklama sesi işittiğimde, kaşlarım çatıldı. Başımı çevirip sigara izmaritimi savurduğum kaldırım kenarında ufak bir hareketlenme fark ettim.
Kedi miydi? İzmarit üstüne mi gelmişti? Huh.
Demir kapıdan içeriye girmediğim için gerisin geriye kapanırken, yolun kenarındaki ağacın dibine saklanan hayvana doğru ilerledim.
"Tavşan mı?" Kedi sandığım hayvanın bir tavşan çıkması beni şaşırtmıştı. Tüyleri tertemiz ve parıl parıl görünüyordu. Süt beyaz rengindeydi ve gözleri zeytin gibiydi.
İzmarit gerçekten de üstüne gelmişti. Kahretsin. Tüyünün kenarı hafifçe yanmıştı. "Evine git, küçük şey."
Başını kaldırarak bana baktığında onu sevmek istedim. Başını okşayıp tüylerini sıvazlamak istedim.
"Kendini bile sevmiyorsun , değil tavşan sahiplenip sevip besleyesin." diye kendi kendime homurdanarak gözlerimi devirdim ve eğildiğim dizlerime vurarak geri doğruldum.
Topuklarımın üstünde arkamı döndüğüm gibi geldiğim yolu dönüp demir kapıdan içeriye girdim.
Elerimi deri ceketimin cebine sokarak boynumu iki yana çevirip kıtlatırken, zeminde zıplayan bir şey görmemle irkildim. Hasiktir. Peşimden gelmişti.
"Şşşh, gitmen lazım bak ben sana bakamam." Duraksamamla birlikte o da zıplamaya son verip paçalarıma bacaklarını dayadı.
"O pis patilerini üstümden çekiyorsun şimdi. Hadi evin neresiyse oraya, hadi tıpışş." diye homurdanarak ellerimi ceplerimden çıkartarak birbirine çarptım.
Bu onu ürkütmüş olmalı ki paçalarımdan sıyrılarak çimenlere yuvarlandı. "Ben kötü adamım, bana sevimlilik yapma."
Yerde yuvarlanmaya son verip arka ayaklarından destek alarak zıplayıp doğruldu. "Sana verebileceğim tek şey viski olabilir, ister misin?"
Dizlerimin üstünde yavaşça yanına eğildiğimde hızla kollarıma atladı. "Hoh, sırnaşıksın sen. Hiç sevmem." Kulaklarından tutarak onu havaya kaldırdım.
"Erkeksin bir de. Ne bu yılışıklık?" Kulaklarından tutmaya son verip onu yere bıraktım. Üşümüştü, tüyleri buz gibi olmuştu.
Tam geri doğrulacağım sırada bu kez gerçekten üşüdüğünü bildirircesine ceketimin arasına saklanmaya çalıştı.
"Tavşanlar kaçar genelde, sen neden bu kadar sırnaşıksın? Ah sana gerçekten viski içireceğim, duş peşime."
Sanki söylediklerimi anlamış gibi ceketimden sıyrılıp zıplayarak eve doğru gitmeye başladı.
"Zemini döven sert adımlarım eşliğinde verandayı gerimde bırakıp kapının önünde soluğu aldım. O benden çok daha önce gelmişti ve kapıyı kokluyordu.
"Köpek misin sen? Ne kokluyorsun kapımı?" diye söylenerek başımı iki yana salladım ve cebimden çıkarttığım anahtarla kapıyı açtım.
Eve girer girmez odama çıkmış ve kıyafetlerimi çıkarttığım gibi kendimi banyoya atmıştım. İnanılmaz yorgundum.
"Şşhh etrafı dağıtma sakın!" Duşakabinin kapılarını kapatacağım sırada banyo kapısında iki ayağı üzerinde dikilerek beni dikkatle izleyen tavşana baktım.
Ön patileri göğsünde bükülmüş bir şekilde duruyordu. "Çık dışarı." diye tısladığımda ürkerek geriye düştü ve hızla yuvarlanarak dışarıya çıktı. Akıllıydı, anlıyordu laftan.
**
Duş alıp ilk yardım çantasını kurcalayarak bir yanık merhemi bulmuştum.
Bornozumun kuşaklarını sıkıca bağlayıp önümü kapattıktan sonra, "Gel buraya." dedim son derece soğuk bir sesle.
Burnunu yerde sürükleyerek parkeyi koklaya koklaya bana doğru geldi. Kulaklarını dikmiş ve elimdeki merheme odaklanmıştı.
"Şu tüyün acımıştır. İlgilenmiyorum gerçi de, neyse gel merhem sürelim de iyileşsin." İzmaritin üstüne denk gelmesi şaşırtıcıydı, çünkü tavşanlar bildiğim kadarıyla refleksleri yüksek hayvanlardı. Kaçması gerekirdi, her neyse.
Merhemin kapağını açıp elime sıktığımda elimi koklayarak yaklaştı. Tüyleri parmaklarıma dokunduğunda kaşındırdı.
"Rahat dur." Başını çevirip dururken bu ikazımla birlikte yine beni anlamış gibi hareket etmeyi kesti ve izmaritin hafifçe değdiği derisine merhem sürmeme izin verdi.
Merhemi sürdükten sonra, "Aferin, hadi şu köşeye geç ve zıbar." dedim.
Eğildiğim dizlerimin üstünden doğrulduğum gibi merhemi masaya fırlattım. Banyoya geçip ellerimi yıkadıktan sonra üstümdeki bornozu çıkararak yatağıma yığılıp kaldım.
Saniyeler sonrasında yatağıma zıplayan tavşanın yatağı ufakta olsa sarstığını hissettiğimde dişlerimi sıkarak yumduğum gözlerimi aralayıp başımı hafifçe yastıktan kaldırdım.
Kolumu koklayarak beni gıdıklandırırken onu itekleyerek yatağımdan aşağıya attım.
"İnsan sevmem, hayvan hiç sevmem. Ben hiç bir şey sevmem."
**
Bölüm sonu;)
Yine ve yeniden merhaba ^-^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGEROUS RABBIT • TAEKOOK ✓
FanfictionYarı insan yarı tavşan olan Jeon Jungkook, her korktuğunda tavşana dönüşüyordu. Onu korkutanlardan kaçarken mafya Kim Taehyung'a sığınmıştı. Mini fic Semetae Ukekook İlk başlangıç tarihi: 11.02.2022