10.bölüm

19.9K 732 61
                                    

AŞKIN SAVAŞÇI ~İyi Okumalar~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

AŞKIN SAVAŞÇI
~İyi Okumalar~







Ben dün uyumadan önce ne demiştim. Bu salak gelir gelmez beni kolumdan tutarak gezidiğim yerleri yeniden gezdirmez mi.

Evet şuanda ölüyorum. Hedefim  şehit olarak ölmek. Ama unuttuğum bir şey var ki beni her şeyden önce öldürecek bir Ayaz' adlı bir kardeşim olduğu.

"Hadi lan gel buraya da girelim" dedi Ayaz.

Önünde durduğum tarihi yere benzeyen binaya baktım.

Bir dakika lan.
Orda ne yazılmış.

Burası tarihi bina değildir. Bıktık lan artık tarihi bina diye girmeyin aq.

İçeri girmek isteyen Ayaz'ın boynundan tutum geriye doğru çektim.

"Napion lan deli" dedi.

Kafasına vurup.

"Gerizekalı görmüyor musun orda ki yazıyı" dedim.

Ayazı plakata doğru ireli geri salladım.

"Tamam lan gördüm. Dur amk salama artık" dedi.

Onu sallamağı bıraktım ve elimi boynundan çektim.

"Koçum sen ev falan buldun mu" dedim.

Çünki gelir gelmez valizini evimin ortasına atmış. Dışarda kahvaltı yapmıştık. Şimdiyse tamı tamına üç saatir  Mardin'ni geziyorduk.

"Yok la bu gün sende kalırım. Yarın bulucam zaten no problem" dedi.

"Bana bak lan geçen olduğu gibi yapmayacaksın tamam mı?" dedim.

Hafifce sırıttı.
"Yok kardeşim bir kere olur o merak etme gülüm" dedi.

Ben bu sırıttmaya pek inanamadım. Ama neyse.

Istanbul' da olurken, bir  günlüğüne göreve çıkmıştım. Geri döndügümde ise tam bir fiyaskoydu.

Her yerde cipsi içki ve bir çok atıştırmalık paketi vardı. Salonu kötü ve pis hale koyan Ayaz'a yarın bura bu halde olmayacak diyerek odama gitmiştim.

Sabah uyandığımdaysa hiç bir yer toplanmamış koltukta uyuyan bir Ayaz vardı.

Bir sürahiye su doldurmuş ve üzerine dökmüştüm.

"Noluyor lan" diyerek uyanmıştı. Beni görüp susmuştu.

Kulağından tutarak.
"Ayaz gülüm bak ben sana ne dedim. Ben sabah uyandığım da  bura toplanmış vaziyette olacak dedim  dimi?"  dedim.

Şuan da sinirli olamağımın yerine sakin şekilde olmağım onu daha da  korkutmuş olmalı ki sesizce beni onayayladı.

"Ama ben ne görüyorum şuan ha!" Dedim sonu biraz Hürem reis gibi desemde elimden hemen kurtulmuş ve etrafı toparlamaya başlamıştı.

Bende onun uyuduğu koltuğa serilmiş şekilde onun evi toplamasına bakmıştım.

Tabii arada bir beni yardıma çağırmasına saymazsak.

"Yoruldum lan hadi gidelim yemek yiyelim" dedi.

"Tamam da ne yiyelim" dedim.

"Ne bilem sence?" dedi.

"Lahmacun"

"Döner"

Lahmacunu kimin dediğini söylemeyime ihtiyaç yok herhalde.

Kaşlarım çatılırken.

"Ne lahmacunu olm"

"Ne döneri olm"

"Hep döner mi yenilir lan "

"Hep lahmacun mu yenilir lan"

"Lan bıktım artık dediklerimi tekrarlama" dedim.

"İsteyerek mi oluyo. Her neyse hadi gidelim lahmacun yemeye" dedi sona doğru masum çıkarmaya çalıştığı sesiyle.

"O değilde neden biz  bir yere gidip lahmacun ve döner yemiyoruz ki" dedim.

Ayaz dediğimle olduğu yerde durdu.

"Noldu l-" diyordum ki birden hızlıca bana yaklaştı ve kafamdan bir öpücük kondurdu.

Ben ona bön bön bakarken. "Kimin kardeşi lan işte zeka küpü. Biz bunu neden daha önce düşünmedik. Ki senden önce ben niye düşünmedim olm" dedi. Daha doğrusu sona yakın kendine şikayet ederken.

Sırıtarak" İşte zeka herkes de olmayan şey. Malum ki sende de yok. Merak etme bu zamana kadar gerizekalı olarak yaşadın bundan sonra da bir şey olacağını sanmıyorum" dedim.

Elimi omzuna koyarak. Sanki hüzünlü bir şey diyormuşum gibi.

Dediğim şeyle bana baktı. Bu bakışın altında nedense çok kötü bir şey hissediyordum.

Ayaz birden bana doğru atıldı. Refleksle hemen geriye doğru gittim.

"Gel lan buraya" dedi.

Arkama bile bakmadan koşmaya başladım.
Bir restoranın karşısına gelirken durdum.

Ayaz" da geldikten sonra içeri girdik.

Pencere kenarında yer ararken oraların hep dolu olmasıyla göz devirdim. İllaki dolu olacak.

Ortalardan bir masaya geçtik. Ayaz ortalıkta dolaşan bir garsonu çağırdı.

O iki porsiyon lahmacun isterken. Ben iki  tane döner istemiştim. Beni ancak bu doyururdu.

Ayaz' la iki üç saat daha gezdikten sonra eve gittik.

Tabii  Albayın ben yarın erken çağırması yüzünden. Yoksa biz Mardin gecelerine akacaktık.

Üzerimi değiştirdim ve yatağa girdim. Tam uyuyacaktım ki  odama baskın yaparak giren Ayaz yüzünde reski ayağa kalktım.

Şerefsiz. Asker olduğumudan  ufak bir sese bile uyanmağımı kulanmıştı.

"Gülüm evde çikolata varmı"  sakince dedi.

Sanki odama baskın yaparak girmemiş gibi.

"Senin ben.... Neyse he var napcan" dedim.

"Çikolata krizi tutuya aşk ondan" dedi.

"Olm sen malmısın neden gidip kendin aramıyorsun odaya gelip benim uykumu bok ediyon" dedim

"Böylesi daha zevkli. Senin o güzelim güzeli uykundan uyandırmak ve şu sinirli halini görmek" dedi.

Biri buna böyle konuşarak benim daha da sinirimi bozduğunu söyleye bilirmi.

Yerde olan terliği elime aldım. Ayaz naptığımı görürü görmez hem arkasına bakmadan koşarak odadan çıktı.

Ve bende arkasından terliği attım. Odadan çıkarken hemen odanın kapısını bağladığı için terlik kapıya değdi.

Sinirle nefes alıp yatağa yeniden girdim ve uyumaya çalıştım.

Uyurken bu gün Ayaz yüzünde bir türlü konuşmadığım Begüm Hanım geldi...

~Yazar elinden geldiği kadar düzenledi~

Savaşçı|Gerçek Aile~AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin