4

156 27 2
                                    

Güzel cumalar sevgili okurlar,

Bölümler azıcık uzun aralıklarla geliyor, öncelik vermem gereken başka işlerim var bu dönemde; ama panik yok, buradayım, devam ediyorum :) Sizi asla bırakmam!

Hepinize keyifli okumalar.

E.Ç.

***

I'm still bruising
'Cause I'm only human

***

"River?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"River?"

Böyle demişti aramıza katılan beşinci ses. Tek bir kelimeyle nefes ciğerlerimden çekilmiş, yerine metan gazı dolmuştu, ama hayır, bu panik bana ait değildi. River'ın telaşı benim göğüs kafesimde büyüyor, her an huzursuzluğumu besliyordu. Ne yaptığımı fark etmeden ben de onunla sese doğru dönmüştüm.

Vance...

River'ın kafasının içindeki tüm boşluk bu isimle doluydu şimdi. Vance... Buradaydı. Neden buradaydı? Ne biliyordu? Ne görmüştü? Oğlan üzerine gelirken River'ın kafasındaki sorular çoğalıyor, korkusu benim midemi yakıyordu.

Vance...

Elbette onu tanıyordum. Elbette onu araştırmıştım ve elbette, onu sevmiyordum. Neden mi? Çünkü o, benim bu hayatta asla elde edemeyeceğim her şeye sahipti. Mükemmel bir hayat, geniş bir aile, arkadaşlar, güzel anılarla dolu bir geçmiş, umut dolu bir gelecek ve elbette... River... Kusursuzdu Vance. Bana kendimi olduğumdan da yetersiz hissettirecek kadar kusursuz... Damarlarında akan asil kanla hayata bir sıfır önde geldiği yetmezmiş gibi, siyaset, adalet ve ekonomiye yön veren, birbirinden önemli atalarla dolu bir ailenin ortasında, müthiş bir ilgi ve büyük bir servetin içinde büyümüştü. Alnına dökülen altın rengi perçemleri, gri gözleri, atletik vücudu ve yersiz onlarca özelliğiyle kendini beğenmek hakkıydı sanırım. Bense onunla aynı havayı soluduğumuz her an kendimden biraz daha nefret ediyordum.

"Vance?" dedi River oğlan yanına ulaştığında. "Sen... Sen nasıl..."

"Milli haber verdi," dedi Vance. Eli anında River'ın yanağına uzanmıştı. "Sen iyi misin?" Gözleri patlayan pencereyi, ayaklarımızın altına saçılmış cam kırıklarını taradı. "Ne oldu burada?"

Milli, River'ın yanında gelen arkadaşı olmalıydı. River ihanete uğramış gibi ona baktığında kızın suratı ağlamaklı olmuştu. "Senin için endişendim Rivs," dedi özür diler gibi. "Aklıma Vance'i çağırmaktan başka fikir gelmedi."

Bu durumun River'ı rahatlatmak bir yana delicesine tedirgin ettiğini görebiliyordum. "Bir... Bir şey yok," diye kekeledi. "Bir kaza oldu. Önemli bir şey değil. Hadi, gidelim buradan."

SEKİZWhere stories live. Discover now