-25-

657 64 48
                                    

"Gerçekten..!"

Kılıcımı kuşağından çıkardığım gibi vücudumu eğip hazır pozisyonda karşımdaki Hilichurllere bakmaya başladım. Birinin ani hareketiyle üçünü birden alabilirdim, öyle değil mi?

Fakat tahmin ettiğim gibi olmadı. Birinin üzerime atlamasını beklerken, köşeden gelen devi fark edememiş, yere devrilip kendi kılıcımla elimi yaralamıştım. Gözüme kaçmış olan toprağın acısı ayrı, sertçe yere düşen bedenimde hissettiğim acı ayrı ağrıyordu.

Gözlerimi açmaya çalışıyor fakat her seferinde toprağın verdiği acıdan dolayı eskisinden de daha sıkı yumuyordum. Çay partisi verdiğim yoktu, dolayısıyla dinimde duran canavarlara karşı oldukça hızlı davranmam gerekiyordu ama olduğum yerde çökmüş hiçbir şey yapamıyordum.

"Lordum! Kendinize gelmeye çalışın!"

Gözlerimi ovuştururken yakından duyduğum seslerle Thoma'nın olayı kontrolü altına aldığından emin olabilirdim. Duyduğum her mızrak sesi ve hilichurl bağırışı ile gözlerimi daha sert ovuşturuyor, elimden geldiğince hızlı kendime gelmeye çalışarak Thoma'ya yardım etmek istiyordum.

Sonuçta bir klanın lideri olarak tek başıma kaldığımda ölebilecek bir duruma girersem kendimi kınamalıydım.

Acının gittiğini hissetmeye başlar başlamaz gözlerimi açıp ayağa kalktım. Ah, sanki biri dibimde beni ateşe vermişte göz şiş yapmış gibiydi. Görebiliyordum, ama görebildiğim kadar da göz damarlarımı hissediyor, gözbebeklerim yanıyordu.

"Lordum."

Neden sesleri kesildi diye düşündüğüm hilichurlleri çoktan yere devirmiş olan Thoma, yanıma çömelmiş oturuyordu. O kadar mı aciz haldeydim? Basit bir yaratığı bile doğa yüzünden yenemiyorken Thoma bana nasıl lordum diyebiliyordu?

"İyiyim, sanırım."

Acıya alışmaya çalışırken başımı yukarı kaldırdım. Tüm o harika vakit birkaç hilichurl yüzünden mi mahvolmuştu gerçekten?

"Geri dönelim mi?"

Bugünlük bu kadar yeterdi. Güzel bir anı yaratmak isterken beceriksiz olmak benim suçum olabilirdi evet, ama tamamen hazırlıksız yakalanmıştım. Evet, hazırlıksız yakalanmıştım! Herkes bazen hata yapabilir veya dikkatsiz olabilir, bu tamamen insancıl bir şey! Sürekli tetikte olamayız. Babamın dediğinin aksine her insan hata yapabiliyor ve her zaman yapmaya devam edecek çünkü hayatın her saniyesi bir öncekinden daha da farklı...

Bu yüzden kendimi suçlamayı bırakmalıyım.

***

Yol boyunca hiçbir şey söylemeyip, Thoma'nın örgü maceralarını dinledikten sonra nihayetinde klana varabilmiştik. Tüm yol boyu nereden geldiğini bilmediğim ağlama hissini bastırmaya çalışırken yumruklarımı sıkmış, avuç içlerimi kanatarak yara yapmıştım. Belki de ufak bir hata üzerine çok düşünüyordum, acak sık sık başına denk gelmeyen şeyler bir anda ortaya çıkınca insan şaşırıyor doğrusu.

Şimdi ise odamda, yatakta Thoma ile birlikte uzanmış uyumaya çalışıyordum. Thoma İçeri girer girmez birlikte uyumayı teklif ettiği gibi ben de beklemeden kabul etmiştim, çünkü sarılacak birilerine ihtiyacım vardı. Hem Thoma ile daha fazla vakit daha keyifli olmaz mıydı?

"İyi geceler lordum."

Başıma konan öpücüğün ardından yüzüm yanmaya başlarken Derin bir nefes alıp, Thoma'nın suratına hava üfledim. Kendisi kıkırdamaya başlarken ben de gülümsemiş, bir diğer yandan da ona sarılmıştım. En azından yanındayken kendimi mutlu hissedebiliyordum ve her saniye ailemi düşünmüyordum.

Şimdi düşününce, hayatımın pek bir anlamı var mıydı? Belli bir kısmını Thoma'yla kalan vakitte de işlerle ilgileniyordum. Monoton bir aşk hayatım bile yoktu, sadece Thoma'ya partner olmayı sormuştum ve kendisi de kabul etmişti.

Yine de Yae Miko ile yaptığım sohbetlere göre Thoma da benden hoşlanıyor olabilirdi. Yae Miko'ya güvenmemem gerekirse de okuduğum kitapların bir kısmı görüşlerini kanıtlıyordu.

Thoma'nın vücudunan biraz uzaklaşarak gözlerimi yüzüne doğru çevirdim. Uyumaya çalıştığı için gözleri kapalıydı, dolayısıyla kendisine baktığımı fark edemezdi ve kim bilir, belki de çoktan uyumuştu.

"Thoma?"

Seslenmeme rağmen geri gelmeyen cevap eşliğinde Thoma'nın suratını incelemeye başladım. Uyku taklidi yapan birinin yüzünde az da olsa ifade ve sıkılık olurdu, Thoma'nın ise tüm yüz hatları gevşemiş ve ifadesizdi. Göz kapaklı bir gram bile hareket etmiyordu ve dudakları sabitti.

"Gerçekten aptal biriyim."

Thoma'nın güzel uyuyan yüzüne yaklaşıp, dudaklarına küçük bir buse kondurduktan sonra bedenimi geri çektim.

"Bir gün beni seversen söyle, olur mu?"

Gözlerimden gelen yaşlarla birlikte konuşurken sesim kısılmış, çoğu harfi yutarak konuşmaya çalışmıştım. Hala hilichurllere karşı beceriksiz bir saldırı göstermenin üzüntüsündeydim, öyke değil mi? Bunun başka sebebi olamazdı.

En azından kimse fark etmeden bir süreliğine ağlayarak duygularımıkendime ve gecenin karanlığına gözyaşlarım ve bastırılmış hıçkırıklarımla ifade edebilirdim..

***

Bu kitap için aklıma sürekli gelen tek bir son var ve eğer tek hücreli beynim o sonu final olarak yapmak isterse hep birlikte kafayı yeriz.(*'-')

Bir de bu bölüm biraz kötü oldu gibi, o yüzden kusura bakmayın TT.

Boba Tea(Thoma x Ayato)Onde histórias criam vida. Descubra agora