1. "BAŞLANGIÇ NOKTASI"

143 7 11
                                    

Benim için güzel ve çok şey öğreneceğim bir kurgu ile karşınızdayım. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, umarım beğenirsiniz.💫

**

Sona ulaştığınız ve bir adım daha bir adım daha ilerleyemeyeceğinizi düşündüğünüzde, hayatın tüm amacını yitirdiğini düşündüğünüzde; yeni bir sayfa açarak, sil baştan başlamak için ne harika bir fırsat yakalarsınız.

Eileen Caddy

**

Hirai Zerdüş- Ölüyoruz Bir Köşede

**

Günümüz

Biletimde yazan sıra numarası olan cam kenarı koltuğa nihayet oturduğumda sıkıntılı bir nefes verdim. Sıcağı asla sevemiyordum ve sıcak havalar hala devam ederken bunalmamak elde değildi. Bavullarımı bagaja koydukları için elimde sadece el çantam kalmıştı. Çantayı kucağıma çekip bakışlarımı seyir hale geçen otobüsten dışarı çevirdim.

Konya'dan Artvin'e gidecek otobüse bindiğimde on üç saatten fazla sürecek yolculuğu göze almıştım ama bu sıcaklık pek de işimi kolaylaştırmıyordu. Bir uçağa binip daha çabuk gidebilirdim ama bunu istememiştim. Sanki ne kadar geç gidersem o kadar iyi olacakmış gibi gidip en geç saatte kalkan otobüse bilet almış ve uzun saatler sürecek otobüs yolculuğunu göze almıştım.

Oysa gittiğim yer memleketti, ait olduğumu hissetmem gereken topraklardı. Ama içimde o aidiyet duygusu yoktu. İnsan gurbete alışınca kökünü unutuyormuş, öğrenmiştim.

Planlarım arasında olmayan bu Artvin yolculuğu ne yazık ki zorunlu olarak beni bulmuştu. Zorunlu doğu görevimden sonra Konya'ya tayinim çıkmış ve yaklaşık iki senedir burada yaşarken, iki ay önce amcamın ısrarlı isteği yüzünden Artvin'e tayinimi istemek zorunda kalmıştım. Gerekli şartları yerine getirdiğim için tayinim çıkmıştı ve sonuç olarak şu an Artvin'e doğru yola çıkmıştım.

Aslında amcama kolaylıkla hayır diyebilirdim çünkü hiçbir adımımı birilerinin rica ve ya minnetine göre atmamaya alışmıştım ama dedemin ani kaybı ve amcamın bu kaybın sarsıntısını aşamamış olması elimi kolumu bağlamıştı.

İhmal ettiği babasını aniden kaybettikten sonra gerek geçmişin öfkesi gerek şimdi ki pişmanlığı onu hayatının en radikal kararını almaya itmiş ve İstanbul'da ki düzenini aniden bırakıp, her şeyi ardında bırakıp ailesiyle topraklarına -babam yüzünden gitmek zorunda kaldığı topraklarına- dönmüştü.

Aslında amcamın içinde bulunduğu duygu harbini anlıyordum. Öyle apar topar bir şekilde ayrılmıştık ki Artvin'den, ardımızda kim kaldı bakamamıştık. Daha doğrusu bakamamışlardı. Dedem ısrarla Artvin'de kalmayı seçmişti ve babamın sağladığı o kaos ortamında seveni, sevmeyeni, yargılayanı, anlayanı kim varsa hepsinin karşısında kaçmadan dik bir şekilde durmuştu. Amcam onun kadar dirayetli olmamış ve çareyi kaçmakta bulmuştu. Bununla da kalmamış dedemi bir telefondan öteye geçip görmeye gitmemişti.

Kaçtığı şeylerden öyle korkmuştu ki bir daha dönmeyeceğine dair ant içmişti. Bu yüzden de dedemin hastalığını bilememiş ve ani ölümü ile sarsılmıştı. Sonrası ise çorap söküğü gibi gelmiş, artık kaçmayacağına dair kendisine söz verip memleketine geri dönmüştü. Dönmekle de kalmamış şimdi de peşinden beni sürüklüyordu ve bende buna razı geliyordum.

Oysa birilerinin beni bir yerden bir yere sürüklemesine artık izin vermeyeceğime dair kendime verdiğim o söz bana varlığını ve ona ihanetimi her an hissettirirken bunu yapıyordum.

Mecburiyetlerden nefret ediyordum. Buna beni mecbur bırakacak zayıflığı göstermekten daha çok nefret ediyordum.

Tekrar sıkıntılı bir nefes verip yanımda oturup beni inceleyen kadını görmezden gelerek başımı cama yasladım. Aklım amcamla olan telefon konuşmamıza gitti. Şu an bu otobüste olmama sebep olan telefon konuşmasına.

IŞIKLAR TEPESİWhere stories live. Discover now