14. "Öncü'nün İnci'si"

8.4K 808 1.1K
                                    

Bonus bölüm!!!! :)
15. Bölüm bu bölümün devamı niteliğinde olcak. ❤️

Yüzünü serin bir el süpürdü. Genç adam ele doğru gerindi. Yanaklarında sıcaklık hissetti. Sakallarını süpüren bu yumuşacık his ancak bir hülya olabilirdi. Teni tanıdık hissi biliyormuş gibi gerginliği azaldı ama kalbi gürültüyle çarpıyordu. 

Kulağında bir mırıltı işitti. Eski bir şarkının sözlerini ninni gibi kulağına fısıldayan bu ses, başka birinin sesi olmaktan çıkıp zihninin içine yerleşmiş, adeta kendi sesi kadar tanıdıktı. 

Tugay uyuyor muydu, rüya mı görüyordu bilmiyordu. Uyanıklıkla uyku arasındaki o denizde kaç saat, kaç gün yüzdü onu da bilmiyordu. Ara sıra cehennem azabı gibi ağrılara uyanıyor, yeniden geri uyuyordu. 

Nihayet gecenin bir yarısı uyandığında, sol kolunda inanılmaz bir ağrı ve ağırlık vardı. Tavana bakarak yer olgusunu kazanmaya çalıştı. Neler olduğunu hatırlamak için epey uğraştı. Zihni neden bu kadar pusluydu? Eğilerek koluna baktığında, neden olduğunu anladı. Narkoz verilmiş gibi görünüyordu. Kolunda kocaman bir alçı varda ve asılı duruyordu. 

Kendi için kaygılanması burada son buldu. Çatışmanın tüm ayrıntıları zihnine ulaşınca, korkuyla doğruldu. Sızıyı umursamadan dişlerini sıkarak etrafına bakındı. Rahatlayarak soluğunu bıraktı. Aynı zamanda meleklerin ışığını hayal etmesini sağlayan o solgun tenli göz kapakları çırpınarak açıldı. Odanın loş lambalarının altında hemen üstüne çullandı. 

Hemen ona doğru koştu. Tugay, ömrümde ona doğru böyle mutlulukla koşan başka birine sahip olmamıştı. Belki de ilk yürüdüğünde annesi sevinmişti, belki bir ara, Tugay'ın asla hatırlamadığı bir ara aile bireylerinden biri onu kucaklamıştı. Ama aklı erdiğinden beri ilk kez böyle bir sevgi gösterisine maruz kalıyordu. 

Yaralı olmayan yanına koşan kız, "Nihayet," diye fısıldadı. Tugay daha ağzını açmadan eğildi ve alnını öptü. Genç adam onun kendine apaçık böyle bir temasta bulunmasına da alışkın değildi. Normalde temaslarını hep Tugay başlatırdı. Genç kız sanki kırk yıldır ona dokunuyor, onu sahipleniyormuş gibi tenini dudaklarıyla yoklarken, sakalına ellerini sürdü. Tugay kuruyan ağzını ıslatmak için yutkundu. Genç kız hafif geri çekilirken göz bebekleri bile gülüyordu.

"Günaydın Zehir Öncü," O ölünesi gamzesi gözünün altında, yanağının hemen üstünde belirdi. "Beni çok korkuttun."

Tugay sağlıklı düşünemediği, verdiği kararları hatırlayamadığı ve onu çok özlediği, korktuğu, kokusunun esiri olduğu için sağlam kolunu karısına uzattı ve onu adeta pazılarının arasında sıkıştırarak, dudaklarını dudaklarına yaklaştırdı. 

Karısının itirazı hemen sustu. Sanki onun da böyle bir onaylamaya ihtiyacı varmış gibi, dudaklarının üstünde onayla gibi bir ses çıkarıp, gülümsedi. Tugay onun gülümseyen dudak köşelerinden öptü. Öpücüğünü bitirmeye henüz hazır olmadığı için, onu kendine doğru çekti. Yanına düşen kız söylendi.

"Hastanedeyiz. Her an birileri içeri girebilir."

"Karımı öpüyorum," dedi genç adam öfkeyle homurdanarak. "Kimse yaralı bir askere bu hakkı çok göremez."

Yüsra hülyalı bir edayla gözlerine bakarak gülümsemeye devam edince, Tugay onu sardığı elini uzattı ve kızın yanağındaki gamzeyi gerçek olup olmadığını anlamak istiyormuş gibi okşadı. Kolunun arasında kalmaktan hiç de sıkılmıyormuş gibi görünen karısı, o yanağını süpürürken boynunu öptü. 

"Çok şükür," diye fısıldadı Tugay'ın boynuna doğru. "Seni koruyacağını biliyordum."

"Dua mı ettin İnci?" diye sordu Tugay. Kalbi ağırlaştı ve genzi yandı. "Beni korusun diye dua mı ettin?"

Sana Teslim Oluyorum (Umut Serisi 7)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora