24- Kabulleniş

32.9K 2.2K 1.6K
                                    

Selam yavrular. Okullar açılalı bir hafta olmuş, dün de kpss vardı umarım iyisinizdir, ben genelde iyi olmuyordum. Neyse değilseniz de bu bölüm ilaç gibi gelecek zaten.

Bu arada bölüme başlamadan önce yanınızda büyük bardakta buzlu bi su bulundurun... ihtiyacınız olacak:)

"Ya abi!"

Duyduğum ince ve cırtlak sesle irkilirken, yaklaşık yarım saattir açık olduğu halde ekranda oynayanları görmediğim televizyondan bakışlarımı çekip gelen kişiye baktım.

"Noldu?" Umursamazca sordum.

Salonun kapısında duran küçük cadı bu tavrımdan hoşlanmamış olacak ki, elleri iki yanında yumruk olmuştu. Salon girişindeki iki basamaklı merdiveni tekte inip hızlıca yanıma geldi ve yanıma, boş olan kısma oturdu oflayarak.

İlk bir bana sonra yanımda duran pikeye baktı. "Burada mı geceledin?" Sadede gel der gibi baktığımda. "Neyse konu bu değil. Artık Güngör'ü rahat bırak." Diye çemkirdi.

"Çemkirme kulağımın dibinde, başım ağrıyor." Gece boyu uyumamıştım.

"Bana ne!" Derken daha çok bağırdı.

Bir elim, olduğu tarafımdaki kulağıma giderken yüzümü buruşturdum. "Özgür 22 yaşında kızsın 2 yaşında bebek gibi davranıyorsun, utan az."

"Sevgilimi rahat bırak, ağzına sıçmışsın dün." Dün işe gitmemiş tüm işleri o piçe yıkmıştım.

"Haketti o göt, sen karışma." Dediği şeyin yeni anlayıp kaşlarımı çattım. "Sen lavukla mı görüştünde biliyorsun bunu?"

"Tabi ki görüştüm, başını bile okşadım yavrumun." Yavrum derken gözlerindeki hırs anlık olarak kaybolmuştu.

"Özgür ben sana demedim mi ben diyene kadar görüşmek yok diye."
Benim öfkelenmem onu biraz rahatlatmış gibi kollarını göğsünde bağlayıp koltuğa yaslandı.

"Demiş olabilirsin abiciğim ama hatırlıyorsan ben de sana mağaranda bizon avlamaya devam edebilirsin demiştim."

"Ulan-" diyecek bir şey bulamayıp ayaklandım. "Eğer sözümü çiğnemeye devam edersen yarın şehir dışında olan işe adamlardan birini göndermek yerine o piçi gönderirim, nah görür senin yüzünü bir hafta." Salondan çıkarken son sözümü söyledim.

"Piç deme sevgilime!" Diye bağırırken sesi tüm evde yankılandı.

Mutfağa geçtim ve kendime soğuk su koydum.

Aslında dün işe gitmememin sebebi Güngör falan değildi, o gece gördüğüm rüya... O rüyanın sabahında soğuktan nefret etmeme rağmen buz gibi bir suyla duş alıp kendime gelmeye çalışmıştım. O da yetmeyince Güngör'ün canına okuyup dikkatimi dağıtmaya çalışmıştım ama yok, amına koduğumun rüyası tüm dengemi sikip atmıştı.

Belkide uzun bir zamandır tatmadığım bir duyguyu tadıp korkmuştum. Dün gece uyumaktan korkmuştum.

Aynı şeyleri görme ihtimali beni çıldırttığı için tüm gece gözümü bile kırpmamıştım.

Gece boyu sadece düşünmüştüm. Rüyamda onu görmemiş sadece hissetmiştim, herhangi birisi de olabilirdi ama onu görmüştüm. Çünkü manipüle ediyordu piç, bilerek yapıyordu. Şu ana kadar hiç görmediğim şeyleri şimdi görmem kesinlikle bundan kaynaklıydı.

Üzerine bir de son zamanlarda kendime hiç zaman ayıramamıştım.

"Evet." Dedim sonunda bulmuş gibi. "Sarı saçın, mavi gözün..." Onun koyu renk gözleri ve saçları. "Ve kıvrımlı bir vücudun beni kendime getirmemesi mümkün değil." Derken söylediklerimin aksine kıvrımlı bir vücut belirmedi gözümün önünde, kaslı ve uzun bir beden belirdi.

ZİKO (bxb)Where stories live. Discover now