secret door

717 26 13
                                    

"elimde bir nottan fazlası yok onlara dair hiç bir şey bulamadım şimdiye kadar" bloom keyifsizdi notta yazılanlar cadı soyundan gelenlere ne olduğuna dair hiç bir ipucu vermiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"elimde bir nottan fazlası yok onlara dair hiç bir şey bulamadım şimdiye kadar" bloom keyifsizdi notta yazılanlar cadı soyundan gelenlere ne olduğuna dair hiç bir ipucu vermiyordu. daha fazla araştırmak, daha fazla okumak istiyordu fakat okulda hiç bir kitapta ya da materyalde bu talihsiz olayın neye dayandığı söylenmiyordu. bunu ince bir gizlilikle yapmak için çokça çaba sarf etmişti. arkadaşlarının samimiyetine inanıyordu fakat şuan için kimseye güven beslememekte kararlıydı. üstelik geldiği günden beri soru işaretleri sürekli olarak artıyordu. tek bildiği bu altından kalkabileceği kolay bir iş değildi. kağıt parçasına son defa baktı derin düşüncelerinden sıyrılmak adına uzun bir iç çekti notu kitabının arasına koyup yarının düşüncesiyle uykuya daldı.

gün ışığı alfea topraklarında pencerelere yansırken aniden yankılanan ağır ses dalgaları bloom'u sağır edecek kadar kulak zarına ulaştı ve uyanmasını emretti ve bu da gözlerinin ateşin koyu rengine bürünerek açılmasına sebep oldu. dürtüleriyle birlikte uyanmıştı, bunu yapan musa'ydı.


bloom'un anlatımıyla:

"bugün kraliyetten önemli bir büyücü geliyormuş dersimize o katılacak" musa yatak örtüsünü üstümden çekerken aklım profesöre bulduğum notu gösterip göstermemek arasında karmaşadaydı, boşluğa odaklanmıştım onu dinlemiyordum bile. musa bunu anlayıp tepki vermeden örtüyü bırakıp kitaplarını toplamaya başladı. bedenim artık kalkmaya hazır hale geldiğinde kıyafetlerimi geç kalmışcasına üstüme geçirip notu pantolonumun cebine sıkıştırdım. bugün bir şeyler bulmakta kararlıydım ve sanırım ilk işim dersten sonra farah'ın odasına gitmek olacaktı. o kesinlikle bunu duymuş olmalıydı.

"sen gücünü kontrol etmeyi biliyorsun diye kimseyi bu derece yargılayamazsın stella" aisha sesini kontrol edemeyip yüksek sesle stella'ya bağırdığında yine basit bir konudan bu noktaya geldiklerini anlamıştım. uyandıkları gibi birbirleriyle zıt düşmek için elinden geleni yapıyorlardı ve bu neredeyse her hafta yaşanıyordu asla aynı ya da benzer değillerdi. zaman zaman ortak bir payda da buluşsalarda yıldızları asla barışmıyordu.

"ezik psikolojisi barındırdığını biliyordum da bu kadar olduğunu düşünememiştim" stella üstünlük taslamayı severdi onun için bir tür güç gösterisiydi bu, buna soylu ailesi büyütülme şeklide sebepti elbet fakat başkalarını alttan aldığını da hiç görememiştim şimdiye kadar.

asiha sinirle stella'ya baktı "dua et ki bugün işlerim var yoksa şimdiye kadar söylediğin o lafları sana yedirmiştim"

"kızlar...kesin artık vaktimiz daralıyor kimsenin sizi dinleyecek tahammülü yok" dedi ciddiyetle terra.

"doğru söylüyorsun sizi dinlemeye tahammülüm yok" stella gözlerini devirdi onun mantıksız haraketlerine aldırış etmeyen terra ve diğerleri son hazırlıklarını yapıp odadan çıktı.

"bloom hadi artık"

"geliyorum!"

aisha "bugün arena'ya gideceğiz umarım kristal taşlarınız yanınızdadır"

the fate ❧ valoomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin