his temple

150 18 13
                                    

imagine dragons - sucker for pain

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


imagine dragons - sucker for pain

kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez der tolostoy. damarlardan oluk oluk kan fışkıracak, ruhu bedenini terk etmek ister gibi göğüs kafesini zorlayacak, ses telleri boğazında fırtına koparacak ve beden ızdırap çeker misali haykıracak bu acı tasviri. tenin de yalvardığı halde çalkalanacak, kendini aklamak için günahların acısını senden çıkaracak. maviler şarap kırmızısına boyayacak gündüz geceyle ters köşe olacak senin ruhun benim ruhuma denk düşecek ve bu yangın zapt edilemeyip yüz yıllar boyunca sürdürecek varlığını.

bloom boyutlar arası yolculuğun ne olduğundan habersiz yıkılmaya hazır duvarların yılların acısıyla konuştuğu yaprakları sonbahardan daha solgun bir hayata geçiş yaptığını hissettiğinde, hapsolduğu hapisten daha da kurtarılamaz bir yere düştüğünü fark etti. bir insan parçası nasıl olurda kontrolünü sağlayamadığı güçleriyle yeni bir çağa adım atar? tarihin tozlu sayfalarına hak vermeliydi o olağandışı her bir metin hayal gücünün değil, yaşanmış bir hayatın eseriydi.

"burası...gerçekten bulunmamız gereken yer mi?"

yanındaki adam gözleri buğulu uzaklara dalmış bir ifadeyle ormanın ürkütücü sessizliğini dinliyordu. bu durum bloom'u ne kadar tedirgin etsede onun verdiği söze tutunmaktan başka çaresi yoktu.

"burası... bizim var olduğumuz yer. senin ve benim"

"öyleyse annem ve babam?"

"burada değillerse de... hiç bir yerdeler demektir"

"ne demek istiyorsun?"

valtor cebine sıkıştırdığı ellerini cebinden çıkardı belirsiz bir ifadeyle bloom'a döndü.

"ölmüşlerdir... ruhları boyutta sıkışmıştır şu an bizi duyabiliyor bile olabilirler"

bloom kaşlarının seyirmesine izin vererek "hayır... öyle bir şey olmadı. onları bulacağım hissediyorum"

"pekala... onları cansız diri elbette bulacaksın şimdi benim meseleme gelelim... güçlerimizin farklı boyutların kapılarını açabiliyor olduğunu öğrendin diye artık düşünüyorum"

"yasak olduğunu duymuşsundur şu an bulunmakta olduğumuz bu boyut gibi girişimiz ve çıkışımız bir olmayabilir..."

bloom kollarını iç içe geçirerek bağladı "varlığımı tehlike altına atıyorum neden böyle bir şey yapayım?"

"bana ait olan her şey orada bir büyüyle zincirlendi üstelik bir anlaşma yaptık yalvarmamı ister misin?"

bloom onu görmezden gelerek derin bir iç çekti "şimdi ne yapacağız"

the fate ❧ valoomWhere stories live. Discover now