Yaklaşan Tehdit (11.Bölüm)

247 9 2
                                    

Biraz uyumaya çalıştım ama başaramadım. Kalktım ve acile doğru gittim. Yavaş yavaş ayaklarımı sürte sürte gidiyordum ve ne yapacağımı düşünüyordum. Colin ile yaşadıklarım beni heyecanlandırıyordu. Mutlu da ediyordu. Jong öldükten sonra kimseye karşı bu duyguları hissetmemiştim.
Saat 7yi gösterdiğinde bugünkü mesaim bitmişti. Kıyafetlerimi giydikten sonra yavaş yavaş dışarı çıktım. O sırada kapıda bekleyen Woobin'i gördüm. Ona gülümseyip el salladıktan hemen sonra omzumda bir el hissettim. Hızla döndüğümde bunun Colin olduğunu farketmiştim.
C: Sana beni ara demedim mi?
-Aklımdan çıkmış.
Colin saçlarımı karıştırdı. Bu garip bir şekilde bana çok tanıdık geliyordu. Woobin yanımıza geldi. Colin'e elini uzatıp,
W: Daha önce de karşılaşmıştık sanırım.
Woobin sinirli görünüyordu. Colin'e neden bu kadar düşmanca baktığını merak ediyordum.
Colin sırıttı ve elini uzattı.
C: Hep birlikte bir şeyler yiyelim mi? Eski günlerdeki gibi.
-Eski günler?
Colin bir anda büyük bir pot kırmış gibi sustu. Daha sonra kıkırdadı.
C: Günümüzde hiç arkadaşlar oturup yemek yemiyor. O anlamda söyledim.
W: Bana uyar.
Hep birlikte küçük bir restoranda gittik.
Gecenin sonunda Woobin ve Colin sarhoş olmuştu. İkisini de eve götürmek ise benim üstüme düşmüştü. Restorantta çalışan birinden yardım alarak onları Woobin'in arabasına taşıdım. Colin'i uyanması için ön koltuğa oturtturdum. Woobin'i ise arka koltuğa yatırdım. Sonrada cebinden anahtarı aradım. Arka cebindeki anahtarı almak için resmen Woobin'i baştan aşağı ellemiştim. Ancak bu durumu nedense yadırgamadım. Onu sersem bir şekilde uyurken görmek beni gülümsetmişti.
Daha sonra sürücü koltuğuna geçip ilk önce Colin'in evine sürdüm. Onu alıp yukarı çıkardım. Şifresini girip içeri soktum ve yatağına kadar taşıdım. Üstünü örtüp evden çıktım. Woobin'i de evine bırakacaktım ancak bu içimden gelmedi. Onu sadece kendi evime götürdüm. Maeri teyze,Dojin amca ve abim Busan'a gitmişti. Abim iyileşene kadar ona Maeri teyzenin bakması iyi olacaktı. Woobin'i kendi yatağıma yatırdım ve bende yanına yattım. Ben Woobin'i herkesten önce tutmak istiyordum. Colin ve ya başka herhangi biri değil.. Bugüne kadar yanımda olana kalbimdeki duygular yüzünden ihanet etmeyecektim. Bunun nasıl bir duygu olduğunu en iyi bilen bendim. Başkasına bunu yapamazdım. Jong.... Jong'u ne zaman düşünsem içime bir sızı oturuyordu . Mezarlık sahnesinin gözümün önüne gelmesini bekledim.. Bekledim.. Ama gelmiyordu. Yapamıyordum. Jong'un yüzünü bir türlü hatırlayamıyordum. Mezarlık sahnesi de yoktu. Jong'un yanımda olduğu hiçbir sahne yoktu.. Jong,12 yıl boyunca yüzünü her gün gördüğüm kişi.. Yoktu.
--JONGHYUN---
İşte geri gelmişti. Tam karşımda duruyordu. Yine. Gözlerindeki bakış, hareketleri hala değişmemişti. Ondan nefret etmeyle,aşık olma duygusu içinde sıkışıp kalmıştım sanki. Bunu,başkalarını kandırmaya başladıktan sonra anlamıştım. Tamamen Soohyun'un büyüsü içindeydim. 10 yıl önce beni kandırıp vampir olmama neden olduğundan beri onun hiçbir izine rastlamamıştım ama şimdi sırf canı istediği için geri gelmişti. Evimin kapısının önünde yere oturmuş boş boş duvara bakıyordu. Bense koridorun başında onu izliyordum. Bir gün geleceğine emindim evet ama bu çok erkendi.
''Burada ne yapıyorsun?'',dedim.
Beni görünce önce gözlerini açtı sonra sahte gülüşünden takındı.
''Jong-iii seni çok özledim.''
İstemsizce ağzımdan ''Hah!'' diye bir ses çıktı. Soohyun'un yüzü düşmüştü. Ona hiç bakmadan evimin kapısını açtım. İçeri girerken zaten arkamdan girmişti.
''Neden Seul'desin? Ah seni bulmak ne kadar zordu tahmin edemezsin.'' ,dedi.
''O zaman aramasaydın Soohyun!''
''Aaa Jong-ii beni üzüyorsun ama.''
Cevap vermedim. Aldığım şeyleri dolaba yerleştiriyordum. Beni Bomi'den ayıran, şimdi sahte bir kişilikle yanında durmama neden olan kişiyi boğmak istiyordum ama garip bir şekilde ona sarılmakta istiyordum.
Soohyun gelip poşetlere baktı. Ve küçük bir kahkaha attı.
''Sen yemek yemezsin ki!'' ,dedi.
''Seni ilgilendirmez.''
Karıştırdığı poşetteki çilekli yoğurdu gördü. Yine sinir bozucu bir kahkaha attı.
''Çilekli yoğurt mu? Ahaha bu çok komik Jong-ii'' dedi.
Yoğurdu elinden alıp dolaba kaldırdım. O sırada telefonumun çaldı. Soohyun hemen uzandı ve ekrana baktı.
''Bomi kalp kalp arıyor.. Bekle Bomi? Ahh. Çilekli yoğurt!! Ailene geri mi döndün yani?''
''Seni ilgilendirmez! İlgilendirmez ! İlgilendirmez!!''
Elinden telefonumu almaya çalıştım ancak benden önce davranıp telefonu aldı.
''Bomi?''
Karşı tarafın sesini duyabiliyordum.
''Soohyun?''
Derin bir şekilde nefes aldım. Bu Woobin'di. Arayan Woobin'di.
''Ne yani? Hala Bomi'nin yanında mısın Woobin?'' dedi Soohyun.
Sesindeki kıskançlığı sezmiştim. O ikimizin de Bomi'yi bırakmamasını deli gibi kıskanıyordu. Onun peşini o gitmek istediğinde bırakmıştık ama Bomi'yi hiç bırakmamıştık.

--WOOBIN-
Telefonu kapadıktan hemen sonra Bomi'nin evine gittim. Artık onun tehlike de olduğunu biliyordum. Soohyun'un sinirini telefondan bile alabiliyordum çünkü. Sevgiye bu kadar muhtaç biriyle daha önce karşılaşmamıştım. Soohyun,hep herkes onun olsun isterdi ve canı ne isterse öyle davranırdı. Beni ve Jong'u kandıran oydu.
Bomi neşeli bir şekilde kapıyı açınca içime su serpilmiş gibi rahatladım ve hemen onu kucakladım.
''İyisin değil mi?''
''Oppa!''
''Bomi seninle bir şey konuşacağız,bundan sonra her şey değişecek.'' ,dedim. Bomi'ye tüm bu vampir saçmalığını anlatmalıydım çünkü. Ona bir şey olursa ,bunu düşününce bile nefes alamayacak gibi hissediyordum.
''Bomi,bu söylediklerim seni çok üzecek ve sen kırılacaksın,saçma bulacaksın,inanmayacaksın biliyorum.'',dedim.
''Beni korkutuyorsun oppa!''
''Daha çok korkacaksın. Emin ol.''
Bomi boş gözlerle bana bakıyordu ve ben nereden başlayacağımı bilmiyordum.
''Soohyunu hatırlıyor musun?''
Bomi'nin neşesi şimdi tamamen kaçmıştı.
''Evet,ne oldu?''
''O geldi.''
''Nereye?''
''Seul'e.''
''Ee?''
''Bomi,o ve ben.. Hatırlıyor musun Busan'a lisede taşındığımı sana söylemiştim.''
''Evet.''
''Soohyun ile beraber geldiğimizide biliyorsun.''
''Oppa! Söyleyecek misin artık?''
''O sene benim hayatımda çok önemli bir değişiklik olmuştu. Ailemi,her şeyimi geride bırakıp Busan'a gelmiştim. Soohyun için.''
''Oppa,Soohyun'u hala sevdiğini mi söyleyeceksin bana?''
Bomi bunu söylerken sesi çatlamıştı. Daha önce sevdiği birinin Soohyun'u sevdiğini söylemesi onu kaybetmesine neden olmuştu.
Sarıldım ve başını okşadım. Başının tepesine bir öpücük kondurdum.
''Hayır,hayır.. Benim Soohyun'un peşinden gelme nedenim.... Onu sevmemdi ancak bir şeyden sonra pişman olmuştum. Onun için Busan'a geldiğime.''
''Ne?''
''Bomi, Soohyun ve ben... Biz farklıyız.''
''Nasıl yani?''
''Biz insan değiliz.''
''Oppa?''
''Biz vampiriz.''
Bomi gözleri açık bir şekilde kalakalmıştı. Cevap veremiyordu. Sadece bana bakıyordu. Ve hiçbir şey söyleyemiyordu.
''Ve Colin'de.'',dedim.
Ben yanacaksam,Bomi'yi bu yüzden bırakmak zorunda kalacaksam. Jong'da bırakacaktı.
''Ve o bu sefer seni bulacak Bomi.''

NOT:Hikayenin sonlarına yaklaşıyoruz arkadaşlar. Lütfen yorumlarını yapın.

Don't Say GoodbyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin