43. İlmek

85 27 9
                                    


Oy atmayı ve yorum yazmayı unutmayın.Keyifli okumalar!!!

🎼Barış Akarsu-Mavi Duvar...



*******************************



Yazarın anlatımıyla

5 mart 2019

On sekiz...Çoğu zaman bir sayıdan daha fazlası. On sekiz... Yanan mumu her üflediğimizde diğerine atladığımız basamaktan daha farklı... On sekiz... İki rakamın bir araya gelmesi kadar kolay olmayan, ikiye ayrılan fotoğraf kareleri...Kalbinin dümenini elinde tutamadığındır on sekiz... Kelebeğin dördüncü gün dileğidir on sekiz...İçine anılar ve acıları sığdıran kapalı kutudur on sekiz...Bir gün elbett açılmalı olan...Dudakta sıcak tebessüm bırakacak yaşanmışlıklar için... Gözlerde yaşlar biriktirecek yaşanamayanlar için....

Biçimli,kalın dudaklarından çıkan soluğu küçük duman halinde havaya karışıp yok oluyordu genç adamın. Taş zeminle buluşan adımlarının sesi kolaylıkla duyuluyordu. Sessizdi çünkü etraf.Kafasının rahatlaması için böyle olması gerekliydi.Üniversite sınavlarına hazırlık onu gerçekten yoruyordu.İki yıldır bunun için durmadan çalışıyordu. Annesinin ve babasının ondan beklentileri büyüktü.Bu beklentileri boşa çıkaramazdı. Günde sadece bir iki saat kendine ayıra biliyordu.Sınavlara çok az kaldığı için stressliydi. Başarısızlık korkusu içini kemiriyordu.Fakat bunu kimseye belli etmiyordu. Küçüklüğünden beri birinden yardım almadan sorunları çözmeyi seviyordu. Annesi küçükken eğlenmesi için ona belirli sayıda yapboz alırdı.Her zaman tek başına çözerdi. Birinin yardımı sinirlenmesi için önemli bir sebepti. Altı yaşında renkli boyalarla masasını kirletse bile kendi temizlemeye çalışırdı.Yedi yaşında oynarken düşüp dizini incitiğinde annesinden öğrendiği bilgiler ışığında yarasını ilk önce su ile temizlemiş daha sonra yara bandı yapıştırmıştı. Okul hayatına başladıktan sonra da bu devam etti. Soruları çözemediği zaman sinirlenirdi.Çünkü bu yardım alma zahmetine girmesi demekti. Elinden geleni yapardı çözüme varmak için.Felsefesine uyuyordu sadece: Anahtar sorunda saklıdır.

Ellerini siyah deri ceketinin ceplerine yerleştirmişti.Ama yine de elleri ısınmıyordu.Martın başı olduğu için ellerinin buz tutması normaldi.Ela gözleri bir noktaya ilişti. Dudakları kenara kıvrıldı.Gülümsemesi göz kenarlarında çizgilerin belirmesine neden oldu.Buraya ne zaman kendini yorgun hissetse o zaman gelirdi. Ruhunun üzerinden sis bulutunu kaldırmak için. Son günlerde daraldığını hissediyordu nedensizce. Bunalmıştı. Bu yaşları sadece sınava hazırlanmak için harcamak adil değildi...

Kulaklarına denizin kabarıp çekilme sesleri doluyordu.Deniz fenerine doğru ilerlemeye başladı.Işık hızla sağa sola kayıyordu.Sağ tarafından dolanarak fenerin önündeki kayalıklardan inmeye başladı.Bu sefer kulağına dolan sadece denizin kıyıya vuran sesi değildi.Müzik sesi... Çok aşağı inmedi genç adam.Kayalıklara otururken sesin geldiği noktaya baktı. İlk önce gözleri tekrardan döndürülen atlı karınca müzik kutusuna ilişti. Mavi ve beyaz renkliydi.Dörd tane mavi at ağır ağır dönüp duruyordu içinde. Durduğunda tekrar döndürüldü.Bu sefer ellerin sahibine kaydı bakışları. Deniz fenerinin ışığı ara ara yüzüne vuruyordu. Işığın aydınlattığı gözleriydi.Masmaviydi.Deniz gibi. Hayır gökyüzü gibi.Değildi.Uzay mavisi. Ya da bunların hepsinin toplamı. Dudakları beğeniyle aralanmıştı adamın.

17 Aralık  (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin