VI

11 3 0
                                    

Keyifli okumalar.

\\\\

"Uyan artık, okul bitecek. Son derse girdik hala uyuyorsun"

Aşına olduğum ses beni uykumdan uyandırmaya yetmişti.

"Beni ne zaman rahat bırakacaksın?"

"Hiçbir zaman. Kalk artık"

Sakin bir şekilde kafamı sıradan kaldırdım. Sırada normalde tek oturuyordum ama şuan dibime giren Hyun sıramı işgal ediyordu.

"Sonunda bi an hiç kalkmayacaksın sanmıştım."

"Bak ciddiyim beni artık rahat bırak."

"Hayır."

Sakince dediği şeyden sonra başını tahtaya doğru çevirmişti. Görmesemde hocanın sınıfta olduğunu anlamıştım.

Bir saniye neden benim yanıma oturuyordu bu çocuk?

"Hey kalk kendi sırana git ne diye yanıma oturuyorsun?"

"Canım buraya oturmak istedi ve oturuyorum."

Hadi ama bu çok klişe.

Onu daha fazla kâle almamaya çalışarak zil sesini beklemek adına başımı tekrar sıraya koydum.

Zaten bi 10 dakika sonra zil çaldı.

Asla sınıftan ilk çıkmak gibi bir derdim yoktur her zaman en son çıkarım. Neden boş yere kapı önünde sıkışıp kendime eziyet çektireyim değilmi?

Sınıfta hala bir kaç kişi vardı ve çıkacağa hiç benzemiyorlardı. Hala bir şeyler yazıp duruyorlardı.

Sıradan kalkıp sınıftan çıktım. Merdivenlere yaklaştığım sıra tanıdık simalar adımlarımı yavaşlattı.

Sakinliğimi koruyup merdivenlere yöneldim, bir iki basamak indikten sonra bugün adımı 2. kez duydum.

"Hey Felix.. Nereye böyle? Sabahı unuttum mu sanıyorsun?"

Cevap vermedim. Merdivenleri inmeye devam ettim. Biraz sonra yanıma gelip kolumu tutması ile ona dönmüş oldum.

"Derdin ne Jeon? Ne istiyorsun yine?"

"Her zaman ki şeyi Lix."

"Kaç kere diyeceğim bir daha Lix deme!"

"Uhh küçük Lix sinirlenmiş.."

"Kolumuda bırak artık. Beni bunlarla korkutamazsın Jee."

Ona Jee denmesinden nefret ettiğini demişmiydim? Kısa bir sessizlik oldu ortamda. Kimse konuşmadı. Ardından kolumu bıraktı. Sinirli bir şekilde merdivenleri tırmanmaya başladı.

Jee Jeon. Klasik olarak neredeyse her Kore okulunda bulabileceğiniz kişi. Kendisini herkesten üstün görmekten asla çekinmeyen biri. Uzun zamandır benimle uğraşıyor. Asla bir sebebi yok. Yada ben öyle sanıyorum..

Okuldan çıkıp ev denebilecek yere geçtim. Minho şuan büyük ihtimal evde. Dinleniyor olmalı. Aynı okula gidiyor olsakta o her zaman beni beklemeden eve gelir.

Kapıyı aralayıp eve girdim. Minho'nun odasına doğru ilerledim. Odasında yoktu. Salondan geçmiştim oradada değildi zaten. Mutfakta olacağını düşünmediğimden benim odama ilerledim. Kapıyı aralayıp içeri girdiğimde onu yine bulamamıştım.

Hızla telefonuma sarılıp Minho'nun numarasını tuşlayıp aradım.

Uzun bir çalıştan sonra açan olmamıştı.

Tekrar ve takrar aradım açan olmamıştı. Sonunda pes edip evden çıktım. Okul yoluna doğru ilerledim, onun geçebileceği her sokağa girdim, benim geçtiğim yollarda gezindim. Onu bulamamıştım.

Bu kadar endişelenmemin tek nedeni annemin emaneti olmasıydı. Ona bir şey olmamasına yemin etmiştim. Ve şuan onu bulamıyorum.

Tekrar aradım. Birkaç kez denedim. 5. aramamın sonunda biri telefonumu açmıştı.

'Abi?'

"Minho'm. Nerdesin abim?"

'Abi korkuyorum..'

"Nerdesin Minho? Bana olduğun yeri söyle!"

'Abi yanımda senin arkadaşın olduğunu söyleyen abiler var.'

"Telefonu onlara ver Minho."

'Onlar seni duyuyorlar abi.'

"Ulan şerefsiz herif. Derdin benim lan senin ne istiyorsun ondan. Bırak onu hemen!"

'Bak sen dedin ya hemen bırakıyorum Lix.'

"Ben ciddiyim anasını satayım. Neredesiniz lan söyle geliyorum hemen!"

'Ah çok istiyorsan gel tabi... Konum attım geldimi bakalım?'

"Bekle lan beni!"

Telefonu hiç düşünmeden suratına kapatmış hemen atılan konuma ilerleme başlamıştım.

Yol boyunca sürekli sakin kalmaya çalışmış asla başarılı olamamıştım.

Sonunda gelen konuma varmıştım. Depoyu andıran bir yerdi. Dikkatlice içeri geçtim.

"MİNHO!!"

"ABİİ!?"

"Geldim Minho'm.."

Onları bulmuştum. Bir masa başında Minho ve Jeon oturuyordu.

"Geldiniz demek ki?"

"Lee buraya gel hadi!"

"Gidebilirsin Lee."

Jeon'un dediğinden sonra Minho ayaklanıp yanıma geldi. Ona dönüp konuşmaya başladım.

"Şimdi eve gidiyorsun ve asla evden çıkmıyorsun. Anladın mı beni?"

"Hı hı." derken başını sallamayı ihmal etmemişti. Evin anahtarını ve kendi telefonumu ona vererek onu eve gönderdim.

"Ahh ne güzel bir ilişki. Gözlerim yaşardı(!)"

Sakinliğimi korumam gerekiyordu. Sağ sağlim eve gidecek ve Minho ile ilgilenecektim.

"Derdin ne Jeon?"

"Küçük bi oyun oynamak istedi canım. Baktım seni bulamıyorum belki kardeşini kullanarak seni bulurum diye düşündüm. Çok kolay oldu.."

"Zaten hergün okulda uğraşıyorsun benimle."

"Kardeşin güzelm-"

"Sakın! Sakın onun hakkında tek kelime etme Jee. Okuldaki benden çok farklı biri ile karşılaşırsın!"

"Şuan korktum."

"Beni ve onu rahat bırakın."

Hızlıca arkamı dönerek depodan ayrıldım. Bana ne olacağı zerre umurumda değildi. Ama ona bir şey olacak korkusu içimi yiyordu..

\\\\

Biraz uzundu. Sıkıldıysanız üzgünüm.

silent\\hxWhere stories live. Discover now