3

46 12 26
                                    

"Al bakalım." dedi Changmin bilgisayar çantasını Chanhee'de verirken. Chanhee ise bilgisayarı alıp sıkıca sarıldı Changmin'e.

"Senin gibi birisini bulmak zor biliyorsun değil mi?" dedi gülerek ardından Changmin'in gülüşüyle karşılaştı.

"Bir şey değil. Hadi hallet şunları az zamanımız var zaten." dedi Changmin.

"Eğer bugün fotoğraf çekimi olursa bütün iş sende." dedi gülerek Chanhee. Changmin ise 'tamamdır' diye bağırdı arkasından.

Chanhee ise koşa koşa kendi odasına gitmiş ve bilgisayarı açmıştı. İşe gelmeden önce ilk olarak açık bir tamirci bulup bilgisayarını teslim etmiş sonra da işe gelip Changmin'in bilgisayarını almıştı.

Bugün yoğun olacak gibiydi.

Bilgisayarı açtıktan sonra masaüstünde sadece 1-2 klasör olduğunu görmüştü. Klasörlerden birinde dünkü çekilen fotoğraflar diğerinde ise birkaç tane müzik vardı. Chanhee önce müzik klasöründen rastgele bir müzik açtı ardından ise flaşını takıp uygulamaları yüklemişti. Bu uygulamaları bilgisayara olacak herhangi bir duruma karşılık kopyalayıp flaşa aktarmıştı.

Sonuçta o uygulamalar için çok para harcamıştı.

Uygulamanın yüklenmesini beklerken kendisine bir çay yapmanın iyi geleceğini düşünüp mutfağa indi. Kendisine çay yaparken Changmin'e seslendi.

"Changmiiiin çay ister misin?" bir süre cevap bekledi ancak cevap gelmesi yerine mutfağa inen adım seslerini işitti.

"Tabii ki de." dedi gülerek Changmin. Ardından bir tane çay poşeti alıp bardağına koydu sonra da sıcak suyu bardağa boşalttı.

Şeker almadan gittiğini fark eden Chanhee "Şekersiz mi içeceksin çayı?" diye sordu. Changmin ise gülerek kendinde 'değişikler' yapmak istediğini söyleyip odasına geçti.

Chanhee de çayını hazırlayıp iki şeker attı. Sonra da odasına gitti. Hâlâ uygulamalar yüklenirken biraz telefonda takılmak zarar gelmez diye düşündü.

Bir süre oyalanırken kapının tıklatıldığını duydu ve 'gel' dedi.

İçeriye Changmin'in girmesini beklerken kalın bir mont ve yüzünü kapatan maske ve şapkayla içeri Younghoon girdi.

"Selam!" dedi neşeyle Younghoon. Chanhee neye uğradığını şaşırmış az kalsın çayı bilgisayarın üstüne döküyordu. Neyseki dökmemiş olacak bir kazayı da önlemişti. Bir de işini kaybetmeyi.

"Hoşgeldiniz Bay Kim? Nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu büyük bir kibarlıkla Chanhee. Younghoon ise Chanhee'nin bu davranışına kahkaha atmış ve sessizce sevimli olduğunu dile getirmişti.

"Sadece oturmaya ve işinizin nasıl gittiğini sormak için geldim." dedi Younghoon Chanhee'nin masasının karşısındaki koltuklardan birine oturarak. Sonra da üstündeki montu çıkarıp koltuğa yerleştirdi. Maske ve şapkasını da koltukların arasındaki sehpaya koymuştu. Chanhee ise göz kırpmadan onu izliyordu. Ardından onu rahatsız etmemek adına işine odaklanıyormuş gibi davrandı.

"Çay falan ister misiniz?" diye sordu Chanhee. Younghoon ise "bir tane kahve ama sütlü olsun" dedi. Chanhee de siparişini Changmin'e iletti.

"Ee nasıl gidiyor işler?" diye sordu Younghoon kısa bir sessizliğe son vererek. Chanhee ise derin bir nefes verdi. "Henüz başlayamadım. Akşam eve geldiğimde bilgisayarım bozuldu şimdi ise stajyerimin bilgisayarıyla yapacağım ancak çok yavaş yükleniyor uygulamalar."

"Sizin için üzücü olmalı." dedi Younghoon anlayışlı bir şekilde.

Chanhee ise bilgisayara baktığında yüklenmesi gereken bir uygulama daha olduğunu görmüştü. Gözlerini tavana dikti.

photographer ✧ bbangnyuWhere stories live. Discover now