10 | değişik hisler

3.2K 311 242
                                    




10 | değişik hisler

Ertesi sabah uyandığımda Hoseok ortalıkta görünmüyordu. Etrafta ondan bir iz yoktu, evimdeki her odayı ve köşeyi kontrol ederek bundan emin olmuştum.

Etrafta kimsenin olmaması bir an için kendimi yalnız hissettirdi. Sırf suçlular evimi terk etti diye gözyaşı dökecektim neredeyse. Hızla bu saçma duygudan kurtuldum.

Onların yokluğunda bir şeylerin eksik olduğunu düşünmenin aptalca olduğunu düşünsem de hiçbir şey olmamış gibi davranacak gücü kendimde bulamıyordum ve buna izin verilmiyordu.

Ne kadar kendime itiraf etmekte zorlansam da o iki gün boyunca hissettiğim adrenalin bağımlılık yapmıştı ve onsuz, şimdi her şey sıkıcı görünüyordu.

Taehyung'un gideceğini söylediği birkaç gün boyunca adını zar zor duymuştum. Rutinime geri dönmüş ve işteki hiç kimse Jaeyoon'un gitmiş olmasını garip bulmamıştı. Etrafa sorduğumda, yeni tanıştığı bir çocukla tatile gittiğini söylemişlerdi.

O çocuktan bahsedilince midemde bir düğüm oluştu çünkü kim olduğunu biliyordum, küçük CEO'suna hayran olan aşık çocuk rolünü oynamaya zorlanan ben olmuştum. Bu beni hasta ediyordu.

Salı günü işteyken Taehyung'dan bir mesaj aldım. Yanımda Jisu varken bu mesaja bakmamın akıllıca olmadığına karar verdim ve hızla ekranımı kilitledim.

Mesajı temkinli bir şekilde açtım. Fotoğrafta görünen ciltle, içeriğin ne olduğunu tahmin etmek çok zor olmadı bu yüzden kapattım ve telefonumu yüzü aşağı bakacak şekilde masanın üzerine koydum.

"O neydi?" Diye merakla sordu Jisu, üzerinde çalıştığım ekranı kontrol etmek için eğilirken ellerini masaya koydu.

Kendinden emin bir şekilde prova edilmiş bir kıkırdama ile başımı salladım. "Sadece bir arkadaş."

"Arkadaşların mı var?" diye bağırdığında cevabı beni hazırlıksız yakaladı. Bunun kaba olduğunu hemen anladı. Sözlerine gücenmedim hatta bu kadar şok olması beni gülümsetti. Ama aynı zamanda hayatımın ne kadar azının sosyalleşme etrafında döndüğü perspektifini ortaya koydu.

"Yani, demek istediğim bu değildi ama üzgünüm. Cuma günleri şirketle içmeye gittiğimizde seni hiç görmüyorum, bu yüzden bu tür şeyleri yapmaktan hoşlanmadığını varsaydım ve-"

"Tamam, peki sakin ol. Affedildin, az da olsa arkadaşlarım var." Dedim ve kıza bir kez daha yalan söyledim.

Tabii, takıldığım birkaç kişi vardı ama hepimiz işimizle çok meşguldük. Karşılaştığım sorun ne olursa olsun onlara güvenebilsem de, değer verdiğim insanlara sahip olduğumu bilmek bu çetenin onları, bana karşı koz olarak kullanabileceklerini düşündürüyordu, bu yüzden onlarla vakit geçirmek artık güvenli gelmiyordu.

"Gerçi bu daha çok... nasıl demeliyim..." Meslektaşım? Sizi korkunç suç örgütlerine katılmanız için tehdit eden, sonra da sizinle en kötü şekilde flört eden birine ne denirdi ki?

Flört mü ediyordu yoksa sadece kaba mıydı onu bile bilmiyordum. İç çektim, doğru kelimeleri bulmaya çalışırken hayal kırıklığıyla yüzümü kapattım.

"Üzüldün mü? Yoksa ilgilendiğin biri mi?" Diye sordu Jisu heyecanla.

Yüzümü hızla açıp başımı iki yana salladım. "Hayır, kesinlikle hayır. Böyle bir şey yok, o çok sinir bozucu ve kötü biri."

"Ama numarası sen de var... ne kadar kötü olabilir ki?" Eli telefonuma kaydı ve kilidi açmaya çalıştı, ama şifremi bilmediği için başaramadı.

god of the city; taekook Where stories live. Discover now