4. Bölüm

20 10 0
                                    

-Ne dedin sen?

Duyduğum şey karşısında şok olmuştum. Babası salgına yakalandığında bulunamamıştı. Herkes olduğunu zannediyordu.

-Bak kulağa çok korkunç geldiğinin farkındayım ama beni dinlemen lazım.

Sakinleşmemi bekledikten sonra anlatmaya başladı.

-Babam hastalandığında çok korktum. Kimseye haber veremedim. Bir süre onu çalışmalarını sürdürdüğü odada kilitli halde bıraktım. Ama gün geçtikçe daha çok korkmaya başladım. Bir yolunu bulup babamı bayılttım. Güvenli hale getirince de çalışmalarına göz gezdirdim. Biraz anlayabiliyordum ve devam etmeye karar verdim. Bulduğum tüm sonuçları babamın üstünde denedim. Her yanlış sonuç babamın durumunu biraz daha kötülestirdi.
-Baban şimdi nasıl?
-Anlatması biraz zor.
-Göster bana.
-Ne?
-Merak ediyorum, göster.
-Benim evime gitmemiz gerekiyor o zaman. Ama biraz uzak. Arabayı almamız lazım kafeden.
-Sen anahtarı ver ben hallederim arabayı.

Anahtarı alıp evden çıktım. Hafif başım dönüyordu. Duyduklarım çok korkunçtu. Aylarca öldü sandığımız ünlü doktor yaşıyordu ama oğlu onu denek olarak kullanmıştı. Ve şuan durumunun çok kötü olduğunu söylüyordu. Ama ne olursa olsun kendim görecektim. Bu belki de annem ve babamı kurtarmak için bir fırsat olabilirdi. Çalışmalarına belki ben de yardım ederdim. Yaptığım araştırmalarda bir çok şey öğrenmiştim.

Arabayı kafeden alıp evin önünde Yiğit'i aradım. Hızlıca gelip arabaya bindi. Evine kadar hiç konuşmadık. O arabadan inince bende peşinden indim. Şehrin dışında bir evi vardı. Evi çok güzel ve aynı zamanda çok büyüktü. Tek başına yaşaması için fazlasıyla büyük... Eve girip merdivenlere yöneldi. Alt kata indi. Bende peşinden gidiyordum. Şifreli bir kapının önünde durdu. Rahatsız olmaması için arkami döndüm. İçerisi soğuktu. Bir sürü deney malzemesi vardı. Bir tabloya hangi gün nelerle karışım yaptığını, nasıl sonuç verdiklerini falan yazmıştı. Her yanlış sonucun yanında çarpı vardı ve bu sonuçların hepsi yanlıştı. Odanın diğer tarafında bir kapı daha vardı. Yiğit o kapının önünde beni bekliyordu. Odayi yavaşça inceleyip yanına gittim.

-Görmek istediğine emin misin?
-Evet.

Yiğit kapıyı yavaşça açıp kenara çekildi. Oda karanlıktı. Işığı açmasını istedim. Tereddüt etse de açtı. Işığı açar açmaz gördüğüm manzara ayaklarımın bir adım geri gitmesine neden oldu.

-Safir istersen geri dönelim . Sonra tekrar geliriz.

Yiğit'i dinlemeden kendimi toparlayıp ilerledim. Babası bir sürü makineye bağlıydı. Her şeyi ölçülüyordu. Makineler sürekli ses çıkarıyordu. Ve en önemlisi babası tıpkı bir ölü gibiydi. Biraz yaklaşıp daha yakından bakma istedim ama tam o anda gözlerini açan adam yüzünden çığlık attım. Adam gözlerini açıp deli gibi çırpınmaya başladı. O kadar güçlü hareket ediyordu ki bir an kollarını ve bacaklarını sedyeye bağlayan demirlerden kurtulabilecegini düşündüm. Yiğit hızlıca makinelerden birinin yanına gidip bir şeyler yaptı. Babası tekrar uyumaya başladı. Ben koşarak odadan çıktım. Tek istediğim oradan uzaklaşmaktı. Babasını bu hale getiren biri normal olamazdı. Tam kapıdan çıkacağım sırada Yiğit beni durdurdu.

-Safir dinlemen lazım. Lütfen beni dinle.
Tek yaptığım şey başımı hayır anlamında sallamaktı.
-Korkunç göründüğünü biliyorum. Ama lütfen dinle. Sonra istersen git asla tutmam.

En sonunda kabul edip içeri geçtim. Yiğit bana bir bardak su getirip yanıma oturdu.

-İyi misin?

Evet anlamında başını sallayınca anlatmaya başladı.

-Babamı götürmelerine izin veremezdim. Güvenmiyorum çünkü orada tedavi edildiklerine. Babam da güvenmediği için çalışmalarını orada yapıyordu. Kolay bir karar değildi benim için. Kendi babamın üstünde bunları denemek. Ama tedaviyi bulursam kurtulacak bir sürü insan var.
-Peki baban bu hale nasıl geldi?
-Bilmiyorum. Yaptığım her şey onu biraz daha değiştirdi. Bazen çok güçlü yaptı, bazen güçsüz. Bazen çok uysal oldu, bazen çok agresif. Bir süredir bir şey yapmıyorum. En son yaptığım deney diğerlerinden daha kötü etkiledi. Babam gün geçtikçe güçleniyor. Ve biliyorsun ki salgına yakalananlar kan içiyorlardı. Babam bu güne kadar bu isteğini yapamadı. Eğer oradan kurtulursa ne olacağını bilmiyorum Safir. İstediği kanı ve her geçen gün güçlendiğini düşününce olabilecek ihtimallerden korkuyorum.
-Neden bir şey yapmadın bir süredir?
-Daha kötü olmasından korktum.

Bir süre duyduklarımı düşündüm. Gerçekten korkunç bir durumdu. Onun için de kolay değildir eminim ki.

-Safir bir şey söyle.
-Ben biraz düşünebilir miyim?
-Tabi. Ben yukarı çıkıp üzerimi degistireyim.

Yiğit gittikten sonra bahçeye çıktım. Biraz düşündükten sonra Yiğit'e yardım etmeye karar verdim. Yiğit elinde iki kahveyle yanıma geldi.

-Abini aradım. Konum attım. Akşam yemeğini burada yemeyi teklif ettim ve kabul etti. Biraz senin burada ne işin olduğunu falan sordu ama bir şeyler geveledim. Uğraşmaktan yorulunca kapattı konuyu.
-Tesekkür ederim.

Bir süre sessizce kahve içtik.

-Ben sana yardım etmek istiyorum.
-Ne?
-Bir çok araştırma yaptım bu konuda. Lütfen yardım etmeme izin ver.
-Safir bu sandığın kadar kolay değil. Her yanlışının bir sonucu oluyor. Bazen güzel sonuçlar olsa da bazen çok korkutucu şeylerle karşılaşıyorsun.
-Olsun, yardım etmek istiyorum.
-Peki sen bilirsin.

Yaklaşık bir buçuk saat sonra abim geldi. O sürede Yiğit yemek yaperken ben evi gezdim. Evin kocaman bir bahçesi vardı. Bahçenin kenarında bir havuz, havusun karşısında aynı kafenin üst katı gibi samimi bir yer vardı. Eve girişte karsi taraf hemen salon, salonun yani açık mutfaktı. Üst katta dört oda vardı. Birisi kütüphane gibi düzenlenmiş, birisi spor yapmak için ayrılmış diğeri ise boştu. Dördüncü odanın Yigit'in odası olduğunu bildiğim için oraya girmedim. Evin alt katı ilk girdiğim yer olduğu için oraya inmedim.
Abim, ben ve Yiğit yemeğimizi yedikten sonra bahçede çay içmeye başladık. Abim ve Yiğit çok iyi anlasıyorlardı. Patron çalışandan daha çok iki dost gibileri. Gerçi abim ise gireli safece bir kaç gün olmasına rağmen Yiğit, ben ve Selim'le de çok iyi anlaşmıştı. Bu durum Selim'i pek memnun etmese de benim umrumda değildi. Çünkü bu kadar samimi olmamızın nedeni babasının deneyleri ve benim annem ile babamın durumuydu. Abime olanlardan bahsetmeyecektim. Yoksa izin vermezdi. Yavaş yavaş uykum geldiği için abime eve gitmek istediğimi söyledim. Abim buraya taksiyle gelmişti. Yiğit bizi ısrarla bırakmak istedi. Abim kabul edince üçümüz birlikte arabaya bindik. Evin önünde abimle Yiğit kısaca birbirlerine iyi geceler dileyip vedalaştılar. Abim beni beklemeden içeri girince Yiğit yanıma geldi.

-Tesekkür ederim Safir.
-İyi geceler.
-İyi geceler.

Eve girdiğimde abim mutfaktan elinde su bardağı ve yüzündeki muzip gülümsemeyle karşıladı beni.

-Sizin aranızda ne var?

Abi sence aramızda ne olabilir daha iki gün önce tanıştık.😒

Ay'ın Karanlığı Where stories live. Discover now