22.bölüm

53 3 18
                                    

Bir, iki ve ya beş sayamadığım saatler geçmişti ardından bir yıl görmediğim ışığımın geri gelip canımı bu kadar yakması....
Saatlerce o camın kenarında öylece oturup kapıyı izlemiştim belki geri gelir yanıma diye hasret kaldığım kokusunu, dudaklarını  ve o güzel yüzünü gösterirdi diye lakin gelmedi. Gelmemişti. Ne kadar beklesemde hiç bir ses çıkmamıştı çok sessizdi her yer, her şey. Kafamı kemiren sesler yoktu, jungkook'un özlediğim kaba bi o kadarda naif sesi yoktu. Her şey ölüm sessizliğine bürünmüştü.

Bu ölüm sessizliğinden bir hayli korkuyordum. Bir yılın acısı ve özlemiyle yanıp tutuşan tarafım ölüm sessizliğinden korkmuştu. Hemde çok fazla. Acılarıma korkum karışarak daha fazla yok oluyordum. Ruhumu yok ediyordu bu sessizlik. Sesli de olsa yok oluyor ruhum. Ama bu acı ve korku dayanılmazdı....  Denizlerim taşıyor yüzümden yavaşça sanki gitmek istemezcesine yavaşça süzülüyor ve ordan da damlayarak beyaz gömleğimin üstünde yok oluyorlardı.

Bazen sözlerin önemi olmazmış anladımki; göz göze olana dek insan kolay sevmezmiş, ben ise onu görmediğim her an özlemi ile yanıp tutuşuyordum. Eriyor ve bedenim sanki dayanamıyor ruhum  yanıyor canım çokça ruhum bu kadar çığlık çığlığa yardım isterken kimse duymuyor bu aciz çığlıklarımı.... Duymak mı istemiyorlardı? Ve ya umursamıyorlarmıydı? Aciz çığlıklarımı içinde ruhum ölyordu en acı şekilde..... Çarpan şimşekler gibi çok ses var beynimde ve susuyor sessizce dudaklarım. Dayanılmaz bir acı içinde yok oluyordum. İyi gelmiyor bana artık çokça hayat Yarım kalanlarım o en güzel anlarım. Her anım batıyor sanki. Kanım,

Bedenimdeki yorgunluk  giderek artıyordu ölümü bir çıkış yolu olarak saymamla hata yapmıştım ve bu hatam pahalıya patlamştı kendimi ölümün tek çıkış yoluna inandırmak büyük bir hataydı. Çıkış yolu ararken bir çukura düşecektim. Şimdi ise en baştan başlamıştım yolunu bilmeyen bir yunusutum kos koca okyanusata kayalara çarpmaya korkan bir yunusutum. Eğer bu yunus kendini köpek balıklarının önüne atmasaydı her şey daha kolay olurdu. Ama yunus en geç olmadan kurtulmanın verdiği hırsla geri dönmüştü. Yeni bir başlangıç yapmak istiyordu, kötü olan her şeyide arkasında bırakıp gitmeyi istiyordu hoş her zaman yaptığı şeydi bu herkesi arkada bırakıp tek başına devam etmeyi pek sevmezdi.

Gözlerimdeki ağırlık artık dayanmıyor du iradesizce kapanıyordu göz kapaklarım kurmuş denizlerimden akan damlalar artık sonuna gelmişti. 

Birden kulağıma doluşan kpının açılma sesi gelmişti. Lakin gözlerimi açamıyordum göz kapaklarım yapmıştık sanki.......
yavaşça havlanmamla birlikte hafif bir esinti olmuştu. Lakin bir terslik vardı ki bu jungkook'un kokusu değildi. Sanki tanıdık bir kokuydu ama tam net bir kokuda değildi.

Bendenim yumuşak bir yere koymuştu. Sanırım bu yataktı anımda hissettiğim yumuşak şeyle anlımı öptüğünü anlamıştım. Ne kadar zorlamaya çalışsamda gözlerimi açmamıştım. Üstüme bir şey örtmesinin ardından bir kaç dakika sonra ise kapının kapanma sesi doluşmutu.

Ne kadar zorlasamda o kokuyu çıkaramıyordum. Yumuşak bir kokusu vardı....

Kimdi bu? Jungkook mu? Lakin onun kokusu değildi bu....

Her gün düşüncelerimi kemiren soru tekrardan aklıma gelmişti... Beni bu hale sokan kişi benim sevgimi hak ediyormuydu ki? Onun yüzünden bu kadar acı çekmem haksızlık degilmydi ah kalbim bir kere söz dinleseydi.  Belki aklıma uyup kurtlurdum..... Lakin bu çıkmaz sokaklardan çıkmak o kadarda kolay değildi her ilerlediginde yeni bir duvar, her yanlış düşündüğünde yeni acılar....

Yormuştu. Yorulmuştum. Hemde çok fazla..... İstedim ki bir an küçük bir kuş olup acılarımdan uçarak kurtulmak, bir yunus olmak istedim ki en derin sularda bile yüzmek en karanlık köşelerde bile yönümü bulmak.... İstedim ki bir ölü olmak her şeyden kurtulmak.

DeceivedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin