10. BÖLÜM

7.3K 72 4
                                    


10. Bölüm

"Bu kaçış kadere yolculuk."






.....


Bu bir rüyamıydı? Gözlerimi açtığımda gördüğüm şey rüya olamazdı. Arabadaydık Cihat uyuyordu hava kararmış ay ışığı etrafı aydınlatıyordu. Gördüklerimle kirpiklerimi kırpıştırdım.

Bu gerçekmiydi?

Dışardamıydım? Ardında özgürlüğün olduğu görünmez camlar yoktu.
Başımı kaldırdığımda izbe duvarlar çarpmıyordu gözüme. Elimi zoklayan başıma değdirdiğimde anlımda bir bandaj olduğunu farkettim. Gözlerim hızla etrafı süzüyor yaşadığım şoku atlatamıyordum. Bu kadar çabukmuydu yoksa bu kadar basit mi? Ne yani beni ordan gerçekten çıkarmışmıydı?

Bir gün çıkacağımı biliyordum ama böyle hayal etmemiştim. Bir çetenin liderinin beni kendi elliyle oradan çıkarabileceğini asla düşünmemiştim.
Gözlerimi kıstım hala durumun çokunu atlatamıyordu.

Ben bir karanlık görüyordum. Tüm şehrin karanlığını aydınlatan binlerce ışık. Geçip giden arabalar, insanlar, başı boş gezen iki köpek...ben dışardaydım. Gözlerimi kapalı pencereden gökyüzüne diktiğimde kirpiklerimi kırpıştırdım bu gerçekti. Gökyüzü binlerce yıldızla kaplıydı ve ben, on iki yılın ardından ilk defa gökyüzünü görüyordum.

On iki yıl...

Boğazım düğümlendiğinde  hıçkırıklarımı durduramadım. Deli gibi ağlamaya başladım. Ellerimle ağzımı kapayıp sesimi bastırdım.

Arkasında özgürlüğünü olduğu o camlar yoktu artık. Kan kokusunun duvara boya olduğu o yer...orası artık yoktu.

Tam on iki sene boyunca göremediğim ve göreceğime inanamadığım her şeyi görüyordum.

Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlıyor hala bir düş gördüğümü düşünüyordum. On iki sene önceki beyazlar içindeki o küçük kız yıllar sonra gökyüzünü görüyordu.

Sekiz yaşında çocukluğunu, özgürlüğünü, ailesini kaybeden o küçük kız ilk defa bir dünyanın olduğunu görüyordu.

İçimde acıdan farklı bir şey vardı şimdi, Sevinç ve adını koymakta kararsız kaydığım bir çok his.

Arabadan inip toprağı avuçlamak  istiyordum.
Yere kapanıp saatlerce deli gibi ağlamak, yeri öpmek istiyordum.
Deli gibi koşmak istiyordum, dört duvar arasındaki koşuştan farklıydı bu istediğim kadar koşabilirdim. Toslayacağım bir duvar olmayacaktı. Tenime çarpan doğal bir rüzgar olacaktı.


Belki bir sürü kuş görecektim onlar gibi olmayı düşleyecektim sonuna kadar özgür ve herkesten uzak.

Belki güneşi görecek yağmurda ıslanacaktım. Çiçeklere dokunacaktım buram buram kokularını çekecektim içime.

Akan göz yaşlarım dinmek bilmiyor içimdeki duygu patlamasını kontrol edemiyordum.

Gülümsemem gerekmiyormuydu?
On iki senelik cehennemimden kurtulduğum için mutlu olmam gerekmiyormuydu? Peki niye böyle dindiremiyordum göz yaşlarımı? Niye kendime engel olamıyordum!

+18Doğarken Ölenler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin